ENGİN'İN PLANI- Bölüm 12( DÜZENLENDİ)

3.9K 267 4
                                    

Selam..Bu bölüm biraz kısa ama Engin'in Arya'yı neden yetimhaneye geri getirdiğini anlatmak istedim. Arya'yı biraz olsun törpülemek uğruna uyguladığı plan bakalım işe yarayacak mı? 

Destek bekliyorum. Keyifli okumalar dilerim...

*****************************

Küçük sincap, kendi yüz ifadesini görse bence kendi haline gülerdi. Bacak kadar boyu ile kalkıştığı işlerle beni deli ediyor. Ama ben onu eğiteceğim, kendi kendime söz verdim. Onu kaybetmeyeceğiz, kazanacağız. Şaşkın henüz bizi tanımıyor. Ailemize dahil olan küçük bir çocuğu asla bırakmayacağımızı bir gün öğrenecek. Ama o gün bugün değil; önce akıllanıp uslu uslu poposunun üzerine oturması gerektiğini öğreteceğim ona. Şimdi odasında içi içini yiyordur. Poposuna tokat atıp odasına gönderdiğim için deli olmuştur. Normalde onu bulduğumda öyle yapacaktım. Onu dizime yatırıp bir güzel dövecek, sonra da oda cezası verecektim. Ama olmaz, bu küçük sincap akıllanmayacak buna eminim. İnatçı, asi ve küçük burnunun dikine gitmeyi çok seviyor. Ama itiraf etmeliyim ki; bu küçük sincabı gördüğüm andan itibaren içime işledi. Tıpkı hayallerimdeki gibi bir kız çocuğu, İnci ile hiç sahip olamadığımız kızımız: Arya gibi bir kız olabilirdi. Tabi İnci Efe'den sonra sadece kariyerine odaklanma kararı aldığı için kız babası olma hayallerim suya düşmüştü.

Ablam kararını bana açıkladığında önce kızmıştım. Yıllar önce işini bırakmıştı. Kendini yalnızca hayır işlerine adamıştı. Daha doğrusu şehir şehir dolaşıp çocuk esirgeme kurumlarındaki çocukları ziyaret ediyor. Kurumların bazı ihtiyaçlarını karşılıyordu. Başlarda kendi çocuğu olmadığı için böyle didindiğini düşünmüştüm. Ama sonra o düşüncemden vazgeçtim. Ablamın çocuğu olmasa da o Efe'nin halası değil, annesi gibiydi. Bu çocuğu istemesinin sebebi neydi?

Ankara'dan geldiğinde coşkuyla aldığı kararın haberini verirken, işlemleri de yapmaya başladığını anlatmıştı. Deliye dönmüştüm, sadece kendi hayatını değil, hepimizin hayatını etkileyecek bir karar almıştı. Hiç istememiştim. Hatta karşı çıkmıştım, ama Kerem ve Efe beni ikna etmişlerdi. Ablamın hayatındaki çocuk boşluğunu henüz dolduramadığı için bir kız çocuğunun ona iyi geleceğini söylemişlerdi. Sonrasında zaten işlemler büyük bir hızla yapıldı. Ama küçük cadı inatçıydı, birlikte büyüdüğü ablasını da ablama kabul ettirmeyi başarmıştı. Sessiz sakin evimiz bir anda küçük cadılarla dolacaktı. Onu görene kadar düşüncem bu yöndeydi.

Onu ilk gördüğüm anda içimde farklı bir his uyanmıştı. Halsiz bedeni ve solgun yüzü ile çok savunmasız görünüyordu. Çok hastaydı, kendini hasta etmek için yaptıklarını da Ahmet anlatmıştı. Nedense ona o anda çok kızmıştım. İnatçı ve asi olduğunu zaten öğrenmiştik. Ona soğuk ve mesafeli davranmıştım. Çünkü hepimiz birden şımartırsak sonrasında bu küçük cadı ile baş etmek mümkün olmazdı.

Onu tedavi etmek de zordu, sürekli bize karşı çıkıyordu.  Şimdi bu küçük cadının  davranışları yüzünden başını derde sokmasını istemiyordum.

Evden kaçtığı gün çok sinirlenmiştim. Onu elime geçirir geçirmez bir güzel dövecektim. Ama onu o kuaförde çaba sarf ederken görünce basit bir cezanın işe yaramayacağını anladım. Küçük cadı bize kafa tuttuğu gibi hayata da kafa tutuyordu. Böyle devam ederse zarar görecekti. Başına gelebilecekleri düşündükçe ona olan kızgınlığım da arttı. Bu yüzden evdekilerle konuşup bu cezayı uygun gördüğümü açıkladım. Ablam ve Zeynep önce bu cezaya karşı çıktılar. Ama ben evinin değerini anlamasını, bizi bir aile gibi görmesini istediğim için onları da ikna ettim. 

Kafasına estiğinde evden kaçmayı alışkanlık haline getireceğinden korkuyordum.Üstelik kuruma karşı da sorumluluklarımız vardı.Cezamın işe yarayacağından emindim. Onu en zayıf yerinden vurmuştum. Zeynep'i onunla göndermeyecektim. Zaten Zeynep bizi öylesine benimsemişti ki aile açlığı ile sürekli bizi memnun etmeye çalışıyordu. Üstelik gerçekten de sorumluluk sahibi akıllı bir kızdı. Arya, Zeynep yanında olmayınca afallayacaktı, emindim. Zeynep yanında olamayacaktı ve küçük cadı kısa zamanda hatasını anlayacaktı. Üstelik bu süre zarfında, yetimhanede kalıp hem onlara yardım edecek hem de küçük cadının hayatını çekilmez bir hale getirecektim. Planımı başarıyla da uyguladım. Aklımı seveyim.

Yattığım yatakta kendimi tebrik ederek artık uyuma hazırlığına başladım. Çünkü sabah kahvaltısından sonra çok işim var. Yurttaki bütün çocukların muayenesini yapacağım. Burada olmak içimi acıtıyor. Çocukların gözlerindeki o masum ışıltıları görmek, küçücük nedenlerle mutlu olduklarını görmek ruhumu yoruyor.

Sabah erkenden uyandım. Müdire hanım da uyanmış olmalıydı. Ama önce küçük sincabın odasına gitmeliydim. Eminim hala uyuyordu. Sessizce odaya girdim, tüm çocuklar uyuyordu. Kimisinin üstü açılmıştı, hemen üstlerini örttüm. Kimisi sayıklıyordu. Ama bir tek bizim küçük sincap yoktu, yine kaçmış olabilir miydi? Başucundaki dolabı açıp baktım, eşyaları yerindeydi. Yatağına oturup bekledim. Bir kaç dakika sonra küçük cadı pijamalarıyla odaya geldi. 

" Günaydın küçük sincap, bakıyorum erkencisin." 

"Bana küçük sincap demekten vazgeçecek misin?"

"Yooo bence bu lakap sana çok uydu."

Bana umursamaz bir tavırla baktı. "Hem ben her sabah güneşle uyanırım. "

Vaay küçük fırlama mı demeliyim. Laf cambazı mı?  Umursamaz tavrı ile dolap kapağını açarak kitabını aldı ve tekrar yatağa uzandı. Sonra kafasını kaldırdı ve kurduğu cümle ile beni hayrete düşürdü. 

"Beni kontrol etmene gerek yok, buradan kaçmayacağım. Çünkü bir gün babam gelecek ve beni buradan alacak. "

Üzülmüştüm, küçük sincap kendini bildiğinden beri bu umutla yaşıyordu. Küçük bir çocuğun hayallerinin gerçekleşmesini dilemekten başka çarem yoktu. Ayağa kalktım.

"Ben müdire hanımın odasına gidiyorum."

Arkamdan mırıldandı.

"İsabet olur." 

Söylediğini duymuştum. ama duymazlıktan geldim. müdire hanımın odasına giderek kahvaltı saatine kadar çocukların dosyalarını inceleyerek bilgi toplayacaktım. Fakat en çok da Arya' nın dosyasını merak ediyordum. Müdüre hanım tek tek dosyaları önüme dökmüştü. Önce Arya' nın dosyasına baktım. Hayatının ilk üç yılına ait bilgi yoktu. Kafamı kaldırdım ve sordum.

"Arya' nın üç yaşına kadar olan bilgiler yok, neden?"

"Yetimhane yangınında dosyalar yanmış o yüzden de sonraki bilgileri mevcut. O yıllarda bilgisayar yokmuş yetimhanede eski müdürden öğrendiğim kadarıyla durum bu." 

Anladığımı belirterek dosyaya baktım. Arya'nın sağlık durumu pek iç açıcı değildi. Hastane fobisinin nasıl oluştuğunu anlamak zor değildi. Bağışıklık sistemi ile ilgili bir sorun olduğu ortadaydı. Daha önce bir çok tetkik yapsak da, anti dna, hlab -27 gibi ileri tetkikleri yaparak bağışıklık sistemindeki sorunu bulabilirdim. Onu iyileştirebilirdim. Tüm dosyaları inceledikten sonra kahvaltıya indik. Saat on olmuştu. Hafta sonu olduğu için kahvaltı saatini ileriye almışlardı. Çocuklar okula gitmeyeceği için bugün hepsine bakabilirdim. Çocuklara şöyle bir alıcı gözle baktım. Gözlerim küçük sincabı arıyordu. Sonra onu gördüm ve rahatladım. En köşedeki masaya sinmiş muhtemelen benimle karşılaşmamaya çalışıyordu. Ve bence haklıydı da onunla daha çok işim vardı. 

Tüm çocukları muayeneden sonra bu kez de bowling oynamaya götürecektim. Ama Arya gelmeyecekti. Çünkü onun cezası bitmemişti.

ARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin