İKİ KARDEŞ- Bölüm 60

2.1K 143 7
                                    

Konuşmamı bitirdiğimde herkesin gözlerinde yaşlar vardı. Ağabeyim bana sarılarak "Bana bak küçük sersem, hiçbir insan bizim ailemizi dağıtamaz, artık korkmaktan vazgeç. Senin yetimhanede tek başına büyümüş olman hepimiz için bir yara. Bizler de şimdi sana zarar gelmesinden korkuyoruz. Seni ben götüreceğim adaya annem öldüğünden beri ben de hiç gitmedim, kızgındım ve de kırılmıştım anneme beni bıraktığı için. Annemizi hiç tanıyamamış olmakta tanıyıp kaybetmiş olmakta büyük bir acı. Seni ben götüreceğim ve ben de yıllardır görmeye cesaret edemediğim anılarla yüzleşeceğim. Anlaştık mı, artık gizli saklı iş yapmak yok"

..Peki diyerek ağabeyime sarıldım. Sonra amcama gittim önünde durup yüzüne baktım, bana olan kızgınlığı, anlattıklarımın verdiği hüzünle karma karışık olmuştu. Bana öylece derin derin bakıyordu. Sonra beni çekerek kucağına oturttu, sım sıkı sarıldı bana, "Sana söz veriyorum Arya bundan sonra korkmayacaksın. Korkularını birlikte yok edeceğiz. Ama sen de her şeyi bize anlatacaksın, kızacak olsak bile, anlaştık mı?"

"Anlaştık amcacığım ama bana söz ver. Suzan istiyor diye kimse bu evden asla ayrılmayacak. Sonra Funda teyzem oturdu yanımıza saçlarımı okşadı, yanağımdan öptü.

"Bizi çok korkuttun Arya ,sakın bizi bir daha korkutma," dedi.

Hafta sonumu hep yatarak geçirdim. İlaçlarla biraz toparlanmış gibiydim. Hafta içi ise okulda olmak ve Burak ve Işıl 'la birlikte olmak bana iyi geliyordu. Babam tatilden dönünce hızla işlerine vermişti kendini. Tatilden döndüğünde doğru düzgün vakit geçirme fırsatımız olmadı. İyi ki okulum ve arkadaşlarım vardı. Bir de Işıl ve ben okulun dans kulübünde dans etmeye başlamıştık. Farklı aktivitelerle kafamdaki sorunlardan biraz olsun uzaklaşıyordum.

Haftada iki gün dans dersi vardı. Haftada bir günde Burak'la birlikte satranç ve go derslerine yazıldık. Zeka oyunlarında kendimi geliştirmek istiyordum. Sonuçta strateji oyunları zekamızın da gelişmesini sağlayacaktı. Babama dans dersinden bahs etmekten korkmuştum.

Bugün günlerden cumartesi ilk kez ağabeyimle adaya gelmemizin heyecanını yaşıyoruz. Ağabeyimin bu evde ne çok anısı vardı. Hepsi güzel anılar değildi belki ama onundu. Evin bahçesine girer girmez ağabeyim kapıda duran bisikletine özlemle baktı. Sonra içeriye girdik. Zordu; onun için çok zordu, ben yaşayamadıklarımın, ağabeyimse kaybettiklerinin acısını yaşıyordu. Ağabeyimle annemin odasına girdik. Annesini kaybetmiş iki çocuktuk biz. O anılarda kaybolmak bizim için anlık gelişebilen bir olaydı. Ağabeyim annemin eşyalarına dokunurken, ben annemin kolyelerini, tokalarını takıyordum, naftalin kokan giysilerini üzerime geçiriyordum. Öyle komikti ki aslında halim. Dışarıdan bakan bir insan halime gülerdi. Ama ben acınacak haldeydim şu anda. Eşyaları karıştırırken, gardroba saklanmış yeşil boyalı ahşap bir kutu buldum. Kilitliydi kutu, acaba içinde ne vardı?

Ağabeyim öylece etrafını seyrediyordu. Bense annemden kalan takı kutularını karıştırarak kutunun anahtarını buldum. İçinde bir günlük, üç tane de mektup vardı. Annemin yazdığı mektuplar babam bunları görmüş müydü? Ağabeyim öyle sessizce duruyordu, sonra kalkıp odasına bakacağını söyledi. Ben de mektupları okumaya başladım.

Nasıl bir acıyla terk edilmişti ki bu ev? Anılarla birlikte yalnızlığa mahkum edilen evimizdi burası. Belki de ben bu evde büyüyecektim. Ağabeyimle oyunlar oynayarak büyüyecektim. Ama biz savrulduk, ayrı ayrı yerlere savrulduk. Babam ve ağabeyim anılarından uzaklaştı bense kimsesizliğin kucağında buldum kendimi. Ama bizi savuran kader sonunda bir araya da getirmişti. Şimdi her şeyi anlamıştım. Kendimi tanımaya başlamıştım.

Elinde mektupla öylece oturuyordu. Sarıldım ona, sımsıkı sarılırken, onu çok sevdiğimi söyledim.

İşte bizim hikayemiz buydu. Ağabeyim yıllar sonra büyük bir acıyla uzaklaştığı yuvasına varlığından yıllarca haberdar olmadığı kız kardeşi ile geri dönmüştü. İki çocuktuk şu anda. İki acı dolu çocuktuk. Sorularımızı çözmeye gelmiştik evimize, geçmişle yüzleşmeye gelmiştik. Artık anılarımızı tozlu odalarda bırakmayacaktık, onlarla birlikte yaşayacaktık belki. Çünkü anılardan kaçmak mümkün değildi. Onlar içimizde yaşıyordu çünkü. Geleceğe umutla bakabilirdik belki. Elimde son bir mektup kalmıştı. Onu funda teyzeme götürecektim.

Adım Arya' kimsesizliğin kucağında büyüyen saçlarında asilik ışıltıları olan kız. Mucize eseri hayatta kalmıştım. Mucize eseri ailemi bulmuştum. Bir daha asla kimsesizliğime sarılmayacaktım artık. Hazin bir Ezgi değildim artık. Ben annemin kızıydım ve annemin vasiyetini yerine getirecektim. Annemin günlüğü bana rehber olacaktı.. O günlüğü asla yanımdan ayırmayacaktım.


FİNALE DOĞRU: ARKADAŞLAR ARYA FİNALE YAKLAŞIYOR.

ENGİN VE SUZAN EVLENECEK Mİ?

FUNDA EVDEN AYRILACAK MI?

ARYA RUHUNDAKİ ASİLİKTEN KURTULACAK MI? ÇOK YAKINDA ....DESTEKLERİNİZİ ESİRGEMEYİN LÜTFEN.


ARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin