His Lips And My Heartbeat

182 28 39
                                    

arkadaslar ayip olmasin diye bise demiyorum ama lutfen bolumlerimi kopyalamayin allah rizasi icin emek var burda hadi onu gectim cok mu begendin kendi hikayenede mi eklemek istiyorsun bana soyle eger bana soyleyip yaparsan bise demem ki mutlu bile olurum hayirda demem ama bana soylemediginiz zaman olmuyor iste. Boyle olunca ne yeni bolum atasim geliyor ne de yedekleyesim bu yuzden alacaksaniz bana soyleyin.


Tom: Yürü.

Judy: Tom çok ağır konuşmadın mı?

Tom: Konuşmadım, dahada bulaşmaz umarım.

Judy: Ama

Tom: Ya Judy, şu son bir iki haftadır neler yaptığını, nasıl yabancılaştığını görmedin mi? O seni tek kalemde silmeye hazırken sen neden silemiyorsun ki?

Judy: Ne bileyim. Hâlâ sev-

Tom: Sus allah aşkına.

Elimi tuttu ve eve doğru yürüdük, hiç konuşmuyorduk. Yağmur yağıyordu ve sırılsıklam olmuştuk. Eve girince bir şey demeden üst kata çıktım. Üzerimi değiştirmiştim şimdide aynanın karşısında saçlarımı kurutuyordum. Tom geldi.

Tom: Yardım edeyim mi?

Bir şey demeden saç kurutma makinesini ona uzattım, aldı ve saçlarımı kurulamaya başladı. Bitirince kapattı ve dudağımı öpüp makineyi fişten çekti.

Tom: Sessizsin.

Judy: Boşluktayım.

Tom: İnan bana, kendini bizim tarafımızdan görsen, hiç üzülmene gerek yok o kıza. Ama sen onunla zamanında yakın arkadaş olduğun için üzülmene pek bir şey diyemiyorum. Buda her şey gibi geçicek.

Gülümsedim ve sarıldım.

Tom: Nasılsın.

Judy: Derin nefes alamıyorum ve dimdik duramıyorum o kadar.

Tom: Fena vurmuş.

Judy: Üstelik bunu sadece sabah birlikte geldik diye yaptı. Bu dediklerinden sonra beni öldürür herhalde.

Tom güldü ve bana baktı, gülmediğimi, son derece ciddi olduğumu görünce gülmeyi bıraktı ve konuştu.

Tom: Hiç bir şey yapamaz merak etme.

Judy: Zaten bir değerimde yokmuş gözünde öldürür beni bende kurtulurum oda.

Tom: Hey Bu şekilde konuşmayı bırakır mısın? Ne o öyle bende kurtulurum falan. Sensiz ne yaparım ben?

Omuzlarımı kaldırdım.

Tom: Juju yaa. Düzelt moralini.
Dedi ve beni sıkıca sarmalayıp sarıldı, aynadan kendimize bakıyorduk.

Judy: Sen ve Dorothy olmasaydınız ölü olurdum.

Tom: Ama varız o yüzden sus ve konuşma böyle.

Judy: Ah ben, ben şey yapmadım. Ben Dorothye yemek vermedim geldiğimden beri.

Gidiyordum Tom olduğu yerden kıpırdamadı ve elimi tutup geri aynı hâlimize getirdi.

Tom: Verdim been.

Judy: Gerçekten mi?

Tom: Evet.

İşte o zaman onun benim için süper birisi olduğunu düşündüm.

Tom: Ağlıyor musun sen,

Judy: Eveet.

Tom: YA APTAL YA.

Judy: Ya ben ne yaptım ki başıma geldin.

Tom: Ağzını yerim senin.

Judy: Ay yok lütfen rica ediyorum.

Tom: Bırak ağlamayı yoksa yerim.

Judy: Ya ama ya.
Dedim ve boyununa sarıldım.

...

Tom ile birlikte Film izliyorduk, Zil çaldı. Kalkacaktım ama bırakmadı kendisi kalktı. Bill gelmişti.

Bill: Oğum Kylie kafayı yedi. Kusura bakma çat diye geldim valizlerle ama diğer eve geçme zamanım olmadı.

Judy: Gel gel sorun yok.

Tom aynı yere geçti, yanıma oturdu ve battaniyemi onunla paylaştım.

Judy: Bu kadar uzun olma ayaklarını kapatıyorum karnın kapanmıyo, karnını kaptıyorum ayakların açılıyor.

Tom güldü, gözleri kısıldı ve kolunu boynuma attı, Bill'e bakarak beni kendisine iyi çekti.

Judy: Boğulcam.

Tom: İyi iyi bıraktım.

Bill: İDBDOSDOSNDOS.

Judy: Napıyordu?

Bill: Yerde çökmüş ağlıyordu en son dedim noldu eve getirdim bi baktım bişeyler geveliyor. Sonra dedi aldattı mı ne hemen dedim oo tamam her şey açığa çıkmış uçtum hemen valizlerimizi toparladım. Buraya geldim.

Tom: İyi yaptın.

Judy: Bilemiyorum açıkçası, ona karşı sebepsiz bir şekilde bağırıp çağıran bendim. Belkide bana katlanamadıda böyle yaptı? Belkide benim suçu-

Tom: O yo yo yo, şşhhh. Hemen suçlama kendini, Sana gerçekten değer verseydi neden böyle bir anda ona karşı kabalaştığını mersk ederdi, hemen düşmanın olmazdı.

Bill: Tom'a katılıyorum.

Judy: Pff bilmiyorum.

...

Fikir tükendi, fikirler gelsin lütfeeen. Oy kullanmayıda unutmayalimm

Are We Still Friend?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin