Yavaş yavaş kararan havaya baktım. Bugün oturup sohbet ederken Çakır'ın oynarız diye evinden getirdiği voleybol topunu çıkartmasıyla voleybol oynamaya başladık. Tabiki Çakır rahat durmayıp komşularımızı da çağırdı.
Tabi onlara dediği şey bunu kaynaşmamız için yapıyorum. Maksat burada geçen günlerimizin birlik ve beraberlik içinde olmasıymış! Buna kim inanır!
Yuvarlak oluşturup oyuna başladığımızdan beri Çakır'ın sözde bu kaynaşma oyunu içersinde (!) her gelen topa smaç vurmasıyla Cenk'in vücudun da topun çarpmadığı yer kalmadı. Tabi bu konuda ona yardım eden kişi biricik sevdiceği Caner idi. Her seferinde topu -kasıtlı olarak- havandırırak Çakır'a yolluyordu.
"Yeter be kardeşim! Her yerim ağırdı. Özellikle topu her seferinde bana atıyorsun." dedi Cenk.
Çakır "Kuru iftira, bak iftira atma sonra bu iftirandan ötürü ruhum gece seni bırakmaz musallat olur haaaa!! Ruhum benden de beterdir." dedi. Çakır'dan beter bir insan daha varsa bence de kesinlikle yine Çakır'dı.
"Bilerek yaptığın bariz belli!" dedi Sarp denen çocuk.
"Sana atan oldu mu kardeşim, niye atlıyorsun lafa!" dedi Caner.
Cenk kaşlarını çatarak "Böyle oyun mu olur?!" dedi.
Çakır topu beli ve kolu arasına alıp "Duyanda topu götüne soktum da çıkartmadım sanıcak. Altı üstü bir iki kere top çarptı." dedi.
Araya giren Melis oldu. "Bir iki kere mi, iki saattir topu arkadaşıma atıyorsun. Görmedik mi yani?"
Ada parmağını kaldırıp "Bana bak çıngıraklı yılan senin o sesini keserim. Sus, dur yerinde!" dedi. Ardından Sarp'a dönüp "Sıçan çocuk sende akıllı ol bir daha bok sineği gibi, her lafa atlama."
Caner "That's my girl!" dedi. Gerçekten işte bu bizim Ada'mız.
"Sen de atlama her şeye o zaman. Hareketlere bak!" dedi Melis.
"Bak sarı kafa benim sinirimi bozma." dedim. Bunun dili fazla uzun.
Çakır keyifle güldü. "Cenk senin lakabın ne olsa acaba?" Biraz düşünür gibi yaptı. "Hah buldum, kokarca! O günden sonra bok kokusunu takip eder bulabiliyorum da senin çadırını!"
Cenk "Bana bak sen!" diyip tam Çakır'ın üstüne yürüyordu ki, Çakır hemen Ada'nın arkasına saklandı.
"Kız samara kovsana bunları." dedi Çakır. Ben gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ada, Çakır'a göz devirirken bana bakış attı. Hemen ciddiyetime döndüm.
Onlara doğru bir adım yürüdü, Ada. " Tek adım daha atma! Hadi çadırınıza hadi!"
"Sen çok konuşuyorsun!" dddi Sarp denen çocuk.
"Konuşuyorum, ne yapıcaksın sıçan? Hadi ikileyin!" diye bağırdı.
Tam bizimkiler onlara doğru yürüyeceklerdi ki Ada bizim 3 avele bakıp "Sizde geçin yerinize oturun, sinirlendirmeyin beni! Kafanızda saç bırakmam." dedi. Bizimkiler hemen gidip sandalyelerine oturdular.
Ada parmağını kaldırıp "Şimdi sizler; çıngıraklı yılan, sıçan, kokarca ve sarı yelloz hadi kendi çukurunuza, hadeeee!" diye bağırdı.
Çakır, Ada'ya bakıp kisık bir sesle "Ama Buse'nin bir suç-" diyecekti ki Ada'nın bakışlarından sonra durdu. "Aferin Ada reis haklısın, yanındayız. Hepsini kov!" diyip sandalyesinde iki büklüm oturdu.
Tam Cenk, Ada'nın üstüne yürüyordu ki araya geçip nereden geldiğini bilmediğim bir güçle yumruk attım. Çocuk afallamış bir şekilde bana baktı.
Sarp denen çocuk hemen Cenk'i kolundan çekip "Bunların hepsi manyak abi! Bırak! " dedi. Ve kendi çadırlarına doğru gittiler. Grup olarak artık manyak deniliyorduk, normaldir.
Çakır hemen Caner'e baktı. "Lan oğlum sen niye korumuyorsun beni? Adamlara iki yumruk vursaydın ya!"
Caner sabır diledi. "Ben Ada'nın işine karışıcaktım ha, sonra benim manitte benim yakama yapışırdı! Ben daha o kadar canıma susamadım."
Caner bana bakıp "Kızım sen nasıl bir hastasın? Susup susup çat diye vurdun adama. Ne uğradığını şaşırdı adam." dedi.Çakır gülerek "Bizim şeytanın çırağınında eli armut toplamıyor tabi." dedi. Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Canım melek o melek." diyip hemen kurduğu cümleyi değiştirdi.
Ada, Çakır'a bakınca Çakır hemen konuşmaya başladı. "Adacım, güzel Ada'mız bizim helal olsun sana. Benden daha cesursun ama tabiki benden daha yürek yemiş olamazsın."
Ada elini Çakır'ın omzuna koyup bastırınca "Yengecim benim, canım yengem! En sevdiğim insan, biliyordum beni burada koruyabilecek tek kişinin sen olduğunu. Zeba- ay aman bir prenses gibi çöktün üstlerine." dedi gülerek.
"Samara ha!" dedi Ada.
"Yok kız prenses diyecektim de samara çıktı ağzımdan. Eskiden bir arkadaşıma derdim bu lakabı da ondan heralde aklımda kalmış. Yoksa samara kim ki senin yanında be, onu bile korkutursun sen!" Sonra ne dediğinin farkına varınca "En iyisi ben susayım yoksa kesin beni gömmek zorunda kalıcaksınız!" dedi.
Arkadan gelen iki ciyaklama sesiyle dona kaldık. "Selam millet biz geldik. İkizler."
Çakır onlara baktı. "Bi gulyabanilerimiz eksikti zaten!"