Gerçekten zehirlenmiştim. Midemi temizledikleri için dinlenmem ve o gün hastanede kalmam gerekmişti. Hana ve Mun sığınağa döndü, Wong'a da en azından uyumasını söylemiştim ama dinlememişti.
Sabah uyandığımda önümde kahvaltı duruyordu. Yedikten sonra Wong geldi. Göz altı torbalarından uyumadığı belliydi.Elinde bir çiçek demeti vardı.
"Günaydın meleğimm" diyerek elindeki demeti uzattı. Çocuk gibi sevinçliydi.
"Günaydınnn"
"nasılsın?"
"iyiyim"
"sığınağa gidebiliriz şimdi, doktor izin verdi"
gülümseyip kalktım ve banyoda üstümü değiştirip çıktım.
--
sığınaktakiler geldiğim için çok mutlulardı.
"Minie'yi görürsem öldürürüm" dedi Mo Tak.
"Sakin ol Ajussi"
"zehirlemek nerden çıktı!"
"haklısın ama-"
"Aması yok Eun"
sesi sert çıkmıştı ben de sustum.
---2 hafta sonra
"Ben geldimm. Film gecesi yapalım mı Hanaa"
"olur, moralin yerinde gibi ha?"
"Az önce gittiğimiz 2. seviye görevinde kötü ruh Minie'nindi. tutuklandı."
"Sevindimm"
gülümseyip sarıldım.
---Yarın sabah
"Günaydın Woong"
"Günaydın meleğim. Akşam yemeğe çıkmak ister misin?"
"olurr"
kahvaltıdan sonra göreve gidip geldik. Digerleri antremana gitti biz de Hana ile
beni akşam için hazırlamaya başladık."bu beyaz elbise sana çok güzel olur, neden giymedin ki bu güne kadarr"
"O ablamdan kalmıştı da. Hatırlamamak için giymemiştim. Ama sorun değil"
"Seni anlıyorum.." diyerek omzumu sıvazladı.
ondan ayrılıp elbiseyi denedim. Gerçekten güzeldi.
---
akşama kadar heyecandan yerimde duramamistim. Wong dışardaydı. 30 dakikaya geleceğini söyleyen bir mesaj attı. Aceleyle tekrar elbisemi giyip hafif bir makyaj yaptım. Saçımı doğal şekliyle açık bıraktım ve hazırdım. 30 dakika geçmişti. Sığınaktan çıktım. Wong beni bekliyordu.
O da siyah takım elbise giymişti. Bir süre konuşmadı.
"Çok güzelsin.."
"Sen de cok yakışıklısınn"
Jangmul'un arabasını alıp restoranta gittik.
---
"masamız şurası"
"tamam- neden restorant bomboş?"
"Sey- ben ayarladım"
gülümseyip masaya doğru ilerledim. Sandalyemi çekti sonra da kendisi oturdu.
"seni çok seviyorum tamam mı?"
"tamam da neden birden sordun ki?"
"öylesine.."
---
gece normal geçmişti. sohbet edip yemek yedik ve sığınağa döndük.
"iyi geceleer"
"iyi gecelerr"
odama girdiğim an Hana beni soru yağmuruna boğdu. Anlattıktan sonra uyudum.
---
"Eun uyan"
"noldu Hana.."
"Wong yok"
"Ne?"
"Sığınakta değil. 2 saat önce markete gitti ama şuana kadar gelmesi gerekiyordu."
hemen kalktım ve sığınakta gezinmeye başladım. Bulamadıkça kalp atışlarım hızlanıyor, gözlerimden yaşlar geliyordu. En sonunda dışarı çıktım. En yakın markete gittim. Yoktu..
2 gün sonra--
"Ajussi kameralara iyice baktığına emin misin?"
"Eminim Eun"
birşey olmamıştır umarım..
3 ay sonra--
Hâlâ yaşadığını düşünmeye çalışıyordum ama umudum tükenmeye başlamıştı. Diğerleri öldüğüne inanmaya başladılar.
Ben odamda otururken Ji Woo geldi;
"Biraz dışarı çıkmak ister misin?"
"Olur, kapıda bekle geliyorum hemen"
hızlıca giyinip çıktım.
(üşenmeyip foto koycam)
Küçük bir markete uğrayıp atıştırmalıklar aldık ve parka gidip oturduk.
"Ji Woo"
"Efendim?"
"Sence yaşıyor mu?
bir süre sessiz kaldı. Umut vermek istemediği belliydi.
"Bilemiyorum Eun"
"Öldü değil mi.."
Ji Woo'dan
gözleri dolmaya başlayınca sarıldım. Artık benim kardeşim gibiydi ve üzülmesine dayanamıyordum.
"Lunaparka gitmek ister misin"
"Olur"
------------------₊˚🖇️✩ ₊˚🎧⊹♡--------------------
bölüm atmadığım için özür dilerim ama hem hiç ne yazacağımı bilmiyorum hem de sınavlar malum :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUC fic | "My Princess" | Wong ~☆
Fanfiction"𝘼𝙢𝙖 𝙨𝙚𝙣 𝙠𝙤𝙩𝙪 𝙧𝙪𝙝 𝙤𝙡𝙖𝙢𝙖𝙮𝙖𝙘𝙖𝙠 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙞𝙮𝙞𝙨𝙞𝙣" "𝙨𝙚𝙣 𝙙𝙚 𝙜𝙚𝙧𝙘𝙚𝙠 𝙤𝙡𝙖𝙢𝙖𝙮𝙖𝙘𝙖𝙠 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙗𝙪𝙮𝙪𝙡𝙚𝙮𝙞𝙘𝙞𝙨𝙞𝙣"