Jangmul'un arabasını alıp lunaparka gittik. Ben Eun'un dönme dolaptan inmesini beklerken Mo Tak aradı.
"Efendim Ajussi?"
"Ailenle ilgili birşey söyleyeceğim ama sakin ol"
"söyle"
"Uh sey.. Eun ile kardeşmişsiniz"
"Ne?"
"Senin aileni araştırınca farkettim. ama sen Eun'a söyleme beraber söyleyelim"
"Tamam ajussi.."
"Görüşürüz"
Eun ve ben kardeş miyiz şimdi? Tamam biraz benziyoruz ama.. Ailemi ben de hatırlayabilsem keşke.
Eun dönme dolaptan inince yanima geldi ben de kendimi toparladım.
"Ben tüm oyuncaklara bindim gidelim mi Ji Woo?"
"Olur"
sığınağa gelince de yemeğini alıp odasına gitti. Sonra Ajussi beni çağırdı.
"Efendim Ajussi"
"Eun'u buraya çağırsana"
başımı sallayıp Eun'un odasına gittim ve kapıyı tıklattım.
"Gir"
"Eun, Mo Tak hepimizi çağırıyor"
"geldim"
Salona gittiğimizde herkes oradaydı.
"Ne konuşacağız Ajussi?"
"Otur Eun. Bak.. ilk önce sakin ol"
"tamam."
ikimiz de oturduk. Eun dikkatlice dinlemeye başladı.
"Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama.. Siz Ji Woo ile kardeşmişsiniz"
"Ne?"
"Sonunda Ji Woo'nun ailesiyle ilgili birşeyler buldum diye düşünmüştüm halbuki senin aileni derince araştırsaydım bulurmuşum. Önceden farkedemediğim için özür-"
Ajussi konuşamadan Eun sarıldı. Sonra çekilip,
"Hangimiz daha büyüğüz?"
"Söylemeyi unuttum ama ikizsiniz"
"Ne?!"
(ikinci bir şok geliyor bir dakika PUAHAHAHSLSHSLN)
"Öhöm evet"
"Ben Eun'dan daha uzunum"
"Yoo ben daha uzunum"
Mun bağırmaya başladı;
"ŞU ANDA KONUMUZ BU MU"
Eun, "evet" dedi.
--Eun'dan- sabah
Kahvaltı hazırlanınca Ji Woo'nun yanına gittim.
"GUNAYDİN İKİZCİM"
"gunaydin Eun.."
"uyansana be"
gözlerini ovarak kalktı. Side eye atıp,
"ben giyinip geliyorum"
"tamam çabuk ol"
kapıyı çarpıp kaçtım. Arkamdan koşmaya başladı. yakalayınca gidiklayip koltuğa attı.
"Hehehe"
"Civcivli pijamaların mükemmel"
"Dalga geçme. Ben giyinip geliyorum"
O gidince ben de Bayan Chu'ya yardım etmeye başladım.
---
kahvaltı ettikten sonra parka gittim. Banklardan birine oturup telefonumla ilgilenmeye başladım.
Biraz sonra kalkıp sığınağa doğru yürüdüm. Bayan Chu aradı. Marketten eksikleri almamı istedi. Markete girip istediği şeyleri sepete koymaya başladım.
---Wong'dan
Marketten su alıp kasaya geçtim. Önümdeki kadın nerden tanıdık geliyordu?
"Hanımefendi benim sadece bir suyum var da-"
"Wong?"
"Melegim.."
"hayır hayır hayal görüyorum, sen öldün..."
"Hayal değil Eun, ölmedim ben.."
Hemen aldıklarını ödeyip hızlıca marketten çıktı. Suyu bırakıp arkasından koştum.
"Gelme"
"Ama melegim-"
"Neden gittin?"
"..."
"NEDEN BENİ YALNIZ BIRAKTIN?"
"Melegim seni korumak için-"
"Beni korumak mı?"
"Jae Woo ve Minie hapisten kaçmışlardı. Sana zarar vermekle tehdit ettiler"
"Ne?"
"Evet.."
Eun'dan--
yavaşça yaklaşarak sarıldım.
"Öldün sandım"
"sığınağa mı gidiyordun?"
"evet, gelicek misin?"
"bilmem"
"gel"
---
"hoşgeldin Eun-"
Hana Wong'u gördüğünde çok şaşırmıştı.
"Wong geldi!"
---
Kimse Wong'un yaşadığını düşünmüyordu ve çok şaşırmışlardı. Yemekte herkes neşeliydi ve sohbete dalmışlardı.
------------------₊˚🖇️✩ ₊˚🎧⊹♡--------------------
biliyorum kısa oldu ama birsuru fikrim olmasına rağmen olaylar arasındaki bağlantıyı pek kuramıyorum :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUC fic | "My Princess" | Wong ~☆
Fanfiction"𝘼𝙢𝙖 𝙨𝙚𝙣 𝙠𝙤𝙩𝙪 𝙧𝙪𝙝 𝙤𝙡𝙖𝙢𝙖𝙮𝙖𝙘𝙖𝙠 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙞𝙮𝙞𝙨𝙞𝙣" "𝙨𝙚𝙣 𝙙𝙚 𝙜𝙚𝙧𝙘𝙚𝙠 𝙤𝙡𝙖𝙢𝙖𝙮𝙖𝙘𝙖𝙠 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙗𝙪𝙮𝙪𝙡𝙚𝙮𝙞𝙘𝙞𝙨𝙞𝙣"