1. KADER OYUNU

895 55 23
                                    


Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın!!
Keyifli okumalar<3

Her şey oyun gibiydi. Doğarsın, doğduğun an kaderin belirlenir. Büyürsün, büyüdüğünde yavaş yavaş hayatı öğrenirsin. Mutluluk, korku, endişe, pişmanlık, hatalar ve binlerce duygu insana hayatı öğretir. Ve ölürsün, haftalar sonra unutulacağını bile bile...

Hayat oyunsa, oyunun ismi de kader oyunu.

Kader sana iyi bir aile, geniş bir çevre, hayallerinin yaşantısını verdiyse mutlu yaşarsın. Hata yapmaktan korkmazsın çünkü yanında duran birileri her daim vardır.

Kader sana kötü bir aile verirse işte o zaman ne çevrenin ne de hata yapmanın önemi kalır. Çünkü kaderin çoktan kötü bir hayat seçmiştir. Yanında ailen bile durmazsa kime güvenebilirsin ki?

Ben Devin Umay. Kader bile bana ne vereceğini şaşırmışken, kendimi kaybetmenin eşiğindeydim.

Bir zamanlar iyi bir aile, geniş bir çevre, hayat hayallerimin yaşantısını verdiğinde mutlu yaşardım. Hata yapmaktan korkmazdım çünkü yanımda annem ve babam vardı. Kendim olmaktan çekinmezdim çünkü etrafımdaki insanlar beni olduğum gibi kabul ederdi.

Şimdi ise bir zamanlar sanki var olmamış gibi yaşayan bir ailem vardı. Çevrem ise meğerse çekinmem gereken insanlarmış.

Ve hayallerim...

On yedi yaşındaki Devin'in emin olduğu her şeyden vazgeçmiştim. En çok da hayallerimden vazgeçmiştim.

Peki ya bir başkasının kaderini belirlemek? Herkesin kaderi yazılıdır ama değişebilir. Bazen farkında olmasak da insanların kaderleri ile oynayabiliriz. Ve belki de bu yüzden büyük bir pişmanlık çekmeliyiz. Benim için pişman olurlar mı hiç bir zaman bilemem ama ben pişman olmuştum.

"Cumhuriyet Savcısı Devin Umay"

Masamın ortasında duran büyük yazıya bakarken derin bir nefes aldım. Olmak istemediğim ama tek güvenilir hissettiğim yerdeydim. Kendimi güçlü görmek için bu yazıya ihtiyacım vardı.

Bakışlarımı yavaş yavaş karşımdaki aynaya yönelttiğimde her zamanki gibi farkında olmadan derin bir şekilde kaşlarımı çattığımı fark ettim. Omzum bir daha yıkılmayacağına emin bir şekilde dik duruyordu. Bakışlarım bugüne kadar bir çok insanın korkusu olmuştu. Farkında olmadan çok sert bakardım. Kahve gözlerimi ben bile tanımıyordum. Yıllardır boyadığım siyah dalgalı saçlarım ise artık boyadan bıkmış görünüyordu. Normalde bembeyaz olan tenim bugün biraz solgun duruyordu. Suratımdaki hafif çilleri ise kapatıyordum.

Kendime göz gezdirdiğimde bir kere daha derin nefes aldım. Yıllardır yeni görünüşümü tanıyamıyordum. Ne zaman kendime baksam babamın bana olan bakışları aklımda canlanıyordu.

Yıllar sonra beni gördüğünde iğrenir gibi bakar ve "Ne yaptın sen böyle kendine?" diye sorardı. Halbuki iğrenerek baktığı kişi onun şaheseriydi.

Annemin ihaneti ile biten aşkları bana ilk zamanlar hiç yansımamıştı. Her günümün nasıl geçtiğini soran, başımı okşamadan, öpmeden yatmayan babam gün geçtikçe değişmeye başlamıştı. Sorumlusu ise hayatına giren başka bir kadındı. Hatta öyle ki, o kadından sonra beni evden atmıştı. Hiç bir zaman unutmazdım. Nasıl unutabilirdim ki? Yağmur deli gibi yağıyordu. Şimşek her çaktığında olduğum yerde titriyordum. Gözümün önünde eşyalarımı toplayıp beni kapı dışarı etmişti ve beni hiç görüşmediği annesine, babaanneme bırakıp gitmişti.

TUTSAK ÖZGÜRLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin