0.6

5.9K 326 13
                                    

Hakan Peker - Karam

Gözlerimi araladığımda gördüğüm şey koca bir boşluktan fazlası değildi.
Koca bir boşluk, uçsuz bucaksız bilinmezlikler, huzursuzluk veren insanlar.

Uyursam geçer dediğim hiçbir şey geçmiyor, zamanla üstüne koyarak önümde sonu gözükmeyen bir yığın oluşturuyor. Ertelediğim her şey bir süre sonra tekrar karşıma çıkarak kendini hatırlatıyor. Kalbimi parçalamaktan başka bir işe yaramıyor.

Omuzlarımdaki yük gün geçtikçe çoğalıyor, dik duruşumu zedeliyor. Sırtımdaki kamburun oluşumuna katkı sağlıyor.

Barbaros'un benden gidişi ise boynumu büküyor.

Bugün yine Barbaros'un yanında o kadını görmüştüm. Koluna girmiş gülerek bir şeyler anlatıyordu. Barbaros ise onu dikkatle dinliyor sonrasında gülümseyerek cevap veriyordu.

Bazen biraz da olsa kalbimdeki acı geçti diyorum sonra yine bir şey oluyor ve o acı tekrar baş gösteriyor.

Buraya gelmeden önce Barbaros'u unuttum sanırdım. Bitti artık benim için hiçbir şey ifade etmiyor,bitirdim diyordum ama onu tam karşımda görünce sadece kendimi kandırdığımı anlamıştım.

Sadece kendimi kandırmakla kalmayıp çevremdekileri de kandırmıştım. Unuttum, aklıma bile gelmiyor derken de geceleri başımı yastığa her koyduğumda da gözümün önüne gel yüz onun yüzü, aklıma gelen isim onun ismi, kulaklarımda uğuldayan ses onun sesi oluyordu. 

Ben unuttum sanarken bile bilirdim unutmadığımı. Aynı şeylerin Barbaros için geçerli olup olmadığını bilmiyordum. Hemen mi aştı beni yoksa yeni yeni mi önüne geçti bu durumun bilemezdim.

Koskoca beş yıl geçmiş aradan, ömrü boyunca beni bekleyecek değildi ya. Zaten arkasına bile dönüp bakmadan çekip giden kendisiyken beklemesi biraz saçma olurdu.

Düşüncelerimi bölen Çavuşun sesiyle fazla oyalanmadan yataktan kalktım. Havlumu alıp omzuma atarak banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından birkaç gündür tıraş olmadığım için hafiften uzamış olan sakallarıma baktım. Yüzüme tıraş köpüğünü sürerek hızlıca tıraş oldum.

Koğuşa dönüp üniformamı giyindim ve diğerleriyle birlikte içtimaya çıktım. Gözlerimi etrafımda gezdirip Barbaros'u göremeyince önüme döndüm. Hakan komutan geldi, bir şeyler söyledi en arkada kaldığım için ne dediğini duyamıyordum. En son serbest bırakmış olacak ki askerler dağılmaya başladı.

"Barbaros komutan bugün yokmuş."

"Evet, niye yok acaba merak ettim ben."

Az ilerimde konuşan iki askeri merakla dinlerken Ahmet yanıma gelip birden kolunu omzuma attı.

"Ne diye bekliyorsun oğlum burada?" diye sordu kolunu kendine çekip boynumu sıkıştırırken.

Başımı eğerek elinden kurtulmaya çalıştım. Dışardan nasıl görünüyorduk bilmiyorum ama pek iyi gözüktüğümüzü de sanmıyordum.

"Ya bıraksana!"

Sürekli debelenerek söylenmeme dayanamamış olacak ki en sonunda kolunu çekerek beni serbest bıraktı. Göğsüne vurarak çatık kaşlarımla Ahmet'e baktım.

"Ayı mısın be adam?" Hayıflanarak sorduğum soruya cevap verme gereği bile duymadan sadece güldü.

"Gel hadi."

Arkasını dönüp giderken ben de onu takip etmeye başladım. Salihlerin yanına vardığımızda çimlere yayıldıklarını görüp hemen ben de atmıştım kendimi yere.

--
Avluda kimse kalmışken Salih, Ahmet, Ercan, koğuşun en büyüğü olan Turan abi ve ben vardım sadece.

Onlar sakince otururlarken ben nereden geldiğini anlayamadığım bir enerjiyle elime çimlerin arasından bulduğum bir çiçeği almış koşuşturarak şarkı söylüyordum.

Etrafıma biraz bakındım ve gözüme Ercan'ı kestirdim. Uğraşacak birilerini arıyordum.

"Bilemem yarını göremezsem seni şansın yok."

Elimdeki çiçeği burnuma götürüp kokladım.

"Çalarım kapını başka çarem yok."

Hepsinin de bakışları bana dönerken etrafımda dönerek elimdeki çiçeği mikrofon yaptım.

"Al artık koynuna beni karam.
Günahın boynuna can karam."

Ercan'ın esmer olması işime gelirken gülerek şarkıyı söylemeye devam ettim.

"Anladım sensizlik haram."

Ahmet gülmeye başlarken diğerleri de ona eşlik etmişti. Ercan'a yaklaşıp elimdeki çiçeği ona uzattım ve sesimi biraz yükselttim.

"Gel artık insafa be karam!"

Kendimi Turan abinin yanına attığımda gülmesini kesmeden bana baktı ve elini enseme atıp başımı kendine çekti. Dudaklarını şakağıma bastırıp öperek geri çekildi. Bize kardeş gözüyle baktığını ve öyle de davrandığını bildiğim için sesimi çıkarmadım.

"Ulan bebe, sesin ne güzelmiş senin. Sabaha kadar şarkı söyleyen dinlerim." dedi elini omzuma atıp sıkarken. Kısık sesle gülerken Turan abiye bakıp göz kırptım.

"Eh biz de zamanında boş durmadık. Var bir şeylerimiz." diye gururla göğsümü kabartarak konuştum.

Ahmet enseme fazla sert değil ama yine de canımı acıtacak şekilde vurdu. Ahmet'e dönüp ellerimi boynuna sararak üzerine atladım. İkimizde düşerken sıkmadan tutuyordum boynunu.

"Öldüreyim mi lan öldüreyim mi!" diye gülerek konuşurken yanımızdakiler gülerek bize bakıyordu. Onlara da eğlence çıkmıştı.

Ahmet beni itip üzerime çıkacaktı ki her zaman Barbaros'un kapısında gördüğüm asker çatık kaşlarıyla bize bakarak yanımıza geldi. Ahmet doğrulup elini uzattı. Elini tutarak ben de doğruldum. Asker gözlerini bana çevirip sert sesiyle konuşmaya başladı.

"Barbaros komutan seni odasına bekliyor."

Arkasını dönüp uzaklaştığında öylece bakakaldım. Hakan komutan Barbaros'un bugün burada olmayacağını söylemişti. Sonra neden karar değiştirip de geldiğini merak ediyordum.

-

Sikmese bari
Sizi biraz beklettim üzgünüm :((
Okumadan atıyorum yanlışım varsa affola.

Sikmese bari Sizi biraz beklettim üzgünüm :((Okumadan atıyorum yanlışım varsa affola

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ig:lionsraven

muhtemel aşk [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin