Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️
İlacın etkisi geçince Jooheon başını oynattığı an yine sızı girmişti boynuna. O anda elini atıp ovaladı acı çektiği anlaşılan bir surat ifadesiyle.
"Neyin var?" diye sordu Changkyun.
"Boynum ağrıyor biraz."
"Krem var mı? Sürebilirim..."
"Olacaktı. Yemekten sonra sürersin."
Changkyun başıyla hafifçe onayladıktan sonra kalan yemeklerini de yemeye devam ettiler ve bittiğinde ise kalkıp salona geçtiler beraber. Çalışanlardan biri kremi getirdiğinde Changkyun Jooheon'ın yanına dizlerinin üzerinde oturdu.
"Dön."
Jooheon ise söylediğini yaparak ona sırtını döndü ve üzerindeki beyaz tişörtü iki elini de ensesine getirip çekiştirerek çıkarttı. Changkyun'un içi gitmişti geniş sırtına. Salyaları akmadan kendine geldi ve kremi boynuna sıkarak eliyle yaymaya başladı. Bir süre sonra iki elini birden boynunda gezdirerek masaj yapıp sürdü.
"Düzgün yapıyor muyum? Acıyor mu?"
"A-acımıyor..."
Changkyun konuşurken kekelediğini fark edince yüzüne doğru eğildi. "Emin misin?"
Jooheon gözlerini kapatmıştı ellerini teninde hissettiği ilk anda. "İyi geliyor. Yorulunca bırak."
"Tamam. Vücudun emdiğinde bırakırım."
"O- Mm... Olur." diyebildi Jooheon sadece. Rahatlıyordu gerçekten de.
Changkyun, söylediği gibi krem komple emilene kadar devam etti. Ellerini çekip bir yere değmemeye çalışarak kalktı koltuktan.
"Tuvalet nerede?"
"Düz git, sağda göreceksin."
O ellerini yıkamaya gittiğinde Jooheon da tişörtünü geri giyip koltuğa yayılmıştı. Bacakları açık, başı ise koltuğun arkasına doğru yaslı şekilde duruyordu. Changkyun geri gelip de onu o halde görünce aklı bulanmıştı. İçi, kucağına oturma hissiyle dolup taşmıştı.
"Teşekkür ederim, çok iyi geldi." dedi Jooheon başını kaldırmadan baygın gözleriyle ona bakarken.
"Rica ederim." diyerek yanına oturdu yine Changkyun. Ona doğru dönmüştü bedeniyle beraber. Kendi aklını dağıtmak için soru sormak istedi. Yoksa kendini tutamayıp atlayacaktı üzerine Jooheon'ın.
"Senin ailen nerede?"
"Yok."
"Hiç mi?"
"Hiçbiri yok."
"Üzüldüm..." dedi Changkyun yüzüne de yansımış şekilde.
"Yapacak bir şey yok." dedi Jooheon. Yokluklarına çoktan alışmıştı zaten.
"Kendi başına mı böyle başarılı oldun?"
"Evet."
"Çok güzel."
"Bence de öyle..." dedi Jooheon gülümseyerek.
"Ben de senin gibi olacağım."
"Olabilirsin."
Bir süre sessizlik oldu aralarında. Jooheon gözlerini asla kaçırmadan onu seyrederken Changkyun utanıp sürekli başka yerlere bakıyordu. Sonunda aklına yine gelen bir soruyla sessizliği bozmak istedi.
"Akşamları neler yapıyorsun?"
"Bazen spor yaparım, bazen film izlerim, bazen uyurum... bazen dışarı çıkarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy - JooKyun ✔️
Novela Juvenil"Lütfen dikkat! Charles de Gaulle Uluslararası Havalimanı'ndan gelen yolcularımız, bagajlarınızı yedi numaralı karoselden alabilirsiniz."