Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️
Jooheon bu bilgi karşısında şaşırmamıştı. Birinin ondan hoşlandığını öğrenince kalbi pır pır edecek yaşı geçmişti çoktan. Ancak gerçekten hiç bu şekilde düşünmemiş olduğunu fark etti.
"Bunu düşünmemiştim daha önce. Öyle hissettirmedi bana."
"Sen ona öyle bakmıyorsundur belki. Bu yüzden hissetmemişsindir."
"İyi bir arkadaş ve çalışan benim için sadece."
"Anladım."
"Beş dört yeniliyor muydum?"
"Dört üç yeniliyorsun."
"Yenilgiyi kabul ediyorum, sen devam etmek istiyor musun?"
Changkyun minik bir omuz silkmeyle şezlongun kenarına oturdu.
"İstemiyorum."
"Pekala, cezam nedir?"
"Düşüneceğim."
"Bekliyorum öyleyse."
Changkyun gözlerini bakıyor olduğu atıştırmalıklara dikip hangisini yiyeceğini düşünürken onaylar anlamda sallamıştı kafasını. Gidip kendisine bir şeyler aldı ve geri yerine oturup yemeye başladı.
Jooheon da aynı şekilde yapıp geri gelmişti. Sonra da buz kovasının içindeki viskisinden doldurdu bardağına.
Güneş batana kadar orada sohbet ederek vakit geçirdiler. Serinlik çöktüğünde ise içeriye gittiler. İkisi de kendi odalarına gidip duşlarını almışlardı. Ancak Changkyun kalacağını buraya gelene kadar bilmiyor olduğu için yanına pijama almamıştı. Bu sebeple bornozuyla birlikte Jooheon'ın odasına gidip kapıyı tıklattı.
"Gel."
Kapıyı açtığında Jooheon'ın çoktan giyinmiş olduğunu görmüştü. İçeriye girdi ve üzgün şekilde konuştu.
"Benim pijamam yok."
"Bulalım sana pijama."
Ona elini uzatıp odasının içinden gidilen giyinme odasına götürdü. Bir takım çıkarttı ve uzattı eline.
"Çorap da ver, üşürüm."
"Bu sıcakta?" dedi Jooheon şaşırarak.
"Geceler soğuk."
"Tamam peki."
Jooheon çekmecesinden daha önce giyilmemiş olan çoraplardan çıkarttı ve uzattı ona. Changkyun hepsini kucağında tutarak kendi odasına gitti koşarak. Sonra da giyindi hemen üzerini. Akşam yemeği için hazırlanmış olan masada buluştular sonrasında.
"Yedek diş fırçan var mı?"
"Odandaki banyoda var."
"Görmemiştim, tamam."
Jooheon gülümsedi sadece. "Alkol alacak mısın?"
"Evet."
"Ne istiyorsun?"
Changkyun bir anlık kararsız kalsa da tabağındaki et ona şarap içmesi gerektiğini hatırlatmıştı. "Kırmızı."
"Peki, ben de kırmızı içeceğim öyleyse."
Jooheon kadehlerine uygun miktarda şarabı doldurdu. Sonrasında ise yemeye başladılar.
"Su beni çok yordu." dedi Changkyun son lokmasından sonra. Gözleri ağırlaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy - JooKyun ✔️
Novela Juvenil"Lütfen dikkat! Charles de Gaulle Uluslararası Havalimanı'ndan gelen yolcularımız, bagajlarınızı yedi numaralı karoselden alabilirsiniz."