2

410 37 19
                                    

Felix
Haftasonu
Sabah kalktığım gibi giyinip dışarı çıktım çünkü Jisung da dışarı çıkmıştı. Boynuma kameramı asıp onu takip ediyordum. Tüm bir haftadır koridorlarda veya asansörlerde geçen sohbetlerimizden sonra Jisung'u az çok tanışmıştım.

Saatlardir Jisung'u takip ediyordum. Bu çocuk nereye gidiyor?

Çalan telefonumu ikinci çalışında fark edince hemen açtım. Bu iş yerinden Wonyoung idi.

"Felix naptın yerleştin mi evine falan?"

"Yerleştim, hem de şu an dışarda Han Jisung'u takip ediyorum."

"Patronun verdiği boş görevleri yapmak zorunda mısın? Bunları sadece senden istiyor çünkü bir tek sen yapmaya razısın."

"Bu seferki farklı ama."

"Evet bu seferki farklı. Bu sefer resmen bir adamın sapığı konumuna giriyorsun!"

"Wony- BİR DAKİKA."

Telefonu kapatıp cebime koydum ve Jisung'un konuştuğu kişiyle fotoğraflarını çektim. Bu bir erkekti. Sarıldıklarında daha da fazla fotoğraflarını çektim. Tamam bunlar yeterli olacaktır. Bu kişinin Jisung'un sevgilisi olmadığından emindim. Bana bekar olduğunu söylemişti. Ama yine de insanlar için sevgilisi gibi görebilecek fotoğraflar çıkmıştı ortaya.

Fotoğrafları çektikten sonra çektiklerimi çıkartmak için eve doğru yol aldım. Eve vardığımda hemen fotoğrafları hallettikten sonra ne yapacağımı düşündüm. Galiba yine bir şey demeyecektim iş yerindeki herhangi birine. Biraz daha beklemeliyim.

Bir saat boyunca ne yapsam diye düşündüm. Öyle bir ikilemde kalmıştım ki hangisini seçsem bilmiyordum. Mantığım ve duygularım birbirine uyuşmuyordu. Jisung çok iyi biriydi. Bu yapmaya çalıştığım şeyi haketiyor muydu?

Ben evde bunu düşünürken tamamen aklımdan çıkan dört saat sonra benim evimde gerçekleşecek parti aklıma geldi. Hemen anahtarlarımı ve cüzdanımı alıp dışarı çıktım. Evin yakınındaki markete girdim. Partide yetişkin insanlar olacağı için içki alma kararı almıştım. Tabii yanında yemek de yapacaktım.

Alışverişimi yaparken içki reyonunda karşılaştığım Jisung ile gülümsedim. Ama gülümsediğim gibi bugün onun için planladığım şey yüzünden içimde bir suçluluk duygusu hissetmemle beraber gülüşüm soldu. Jisung beni fark edince gülümsedi.

"Selam Felix."

"Selam."

Gergin olduğum halde normal davranmak istediğim için şaraplara bakmaya başladım.

"Şarap mı seviyorsun?"

"Parti için. Yoksa içki içmek pek benlik değil."

Jisung güldü.

"O zaman kesinlikle şarap alma. Bizimkilerin tek içtiği içki sojudur."

"..Tamam o zaman. Teşekkürler."

Jisung gözlerimin içine baktı.

"Bir şey değil."

Bir süre baktım ona. Neden böyle hissediyorum? Hoşlanacak başka birini mi bulamadım? Of Felix.

Jisung gözlerini kaçırınca ben de kaçırdım. Alışverişim bitince de kasaya gittim. Her şeyi halledip tam marketten çıkıyordum ki Jisung peşimden geldi. Beraber çıktık marketten. Jisung lütfen git.

"Bu kadar poşeti eve kadar götürmek yorucu olmaz mı? İzin ver sana yardım edeyim."

"Gerek yok."

Jisung beni dinlemedi ve elimden iki poşet aldı. Şu an Jisung kendi poşetiyle birlikte üç poşet taşırken ben iki tane taşıyordum.

"Bugün keyfin yok gibi? Bir şey mi oldu?"

"Bir şey olmadı."

Jisung önüme geçti ve beni durdurdu.

"Seni çok tanımıyor olabilirim ama bu ifadeyi takınmış birinin hiçbir sorunu olmaması imkansız."

Yine fazla yaklaşmıştı. Geri adım attım yakınlıktan rahatsız olup. Belki ondan hoşlandığımı kabul etmezsem ondan gerçekten de hoşlanmam.

"Geçebilir miyim?"

"Kırıcısın. Dün böyle değildin ama?"

"Dün dünde kalırmış. İzninle."

Yanından geçmeye çalışacaktım ama yine önüme geçti.

"Vermiyorum."

"Of.."

"Benden nefret mi ediyorsun?"

"Hayır."

"Ne var o zaman?"

"Yok bir şey."

Jisung kulağıma yaklaştı.

"Felix tüm hafta flörtleştin benimle. Şimdi pişman mı oluyorsun anlamadım."

Bana baktığında şaşkınlığımı gizleyemedim. Bunu bu kadar kolay söyleyebilmesi şaşırtıcıydı.

"Flörtleşmek..?"

"Ne yani şimdi o hareketlerinden sonra hetero olduğunu mu söyleyeceksin?"

"...Hayır. Ama çok dürüst konuşuyorsun."

"Ve aynısını senden de bekliyorum."

Jisung fazlasıyla ciddiydi. Çok garip gelmişti bana bu davranışları.

"Sadece kötü bir gündü o kadar."

"Neden? Ne oldu?"

"...İşimden kovuldum."

Dedim. Aklıma gelen ilk yalanı söyledim. Jisung inanmışa benziyordu.

"Kötü olmuş... Nerede çalışıyordun?"

"Şey...gazetecilik."

"Anladım... belki sana yeni bir iş bulabilirim. Çevrem geniştir. Üzülme böyle şeyler için tamam mı?"

"Tamam."

Kalbim hızla atıyor, nabzım yükseliyordu. Bu hissettiğim şeyleri susturmak bir o kadar zor, bir o kadar da acı vericiydi. Kabul etsem belki her şey daha güzel olacaktı. Ama aynı zamanda bu hissettiğim suçluluk duygusu kendini daha da gösterecekti.

Jisung gülümsedi. Ben de gülümsedim. Jisung yolumdan çekilince yürümeye başladık. Evimin önüne gelince de bana poşetleri verdi.

"Partide görüşürüz sarışın."

Güldüm.

"Görüşürüz."

Jisung bir süre durdu. Bir iki saniyeliğine dudağıma baktı ama anında vazgeçmiş olmalı ki tekrardan gözlerime bakıp kafasını hafif salladı ve kendi evine gitti. Jisung'un evi tam karşımdaydı. Bunlar aslında tam olarak şansa olmuştu. Ben sadece yakın bir yere taşınmak istemiştim ama görünen o ki kapı komşusu olmuştum.

Ben de evime girdim. Parti için hazırlıklara başlamam gerekiyordu.

 Parti için hazırlıklara başlamam gerekiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Magazin || JilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin