"Günaydın sarışın."
"Günaydın."
Jisung sabah ziyaretime gelmişti benim. Ben daha yeni kalkmış halimle kapıyı açtığımda bana gülümseyerek bakmıştı. İçeri geçtiğinde ise neden burada olduğunu anlamıştım. Yapacak başka bir işi yoktu ki. Onun şu an tek işi dışarı çıkmamaktı.
"Bu akşam buraya arkadaşlarımı çağırırım diyorum. Ne dersin? Seni tanıştırmak istiyorum onlarla."
Galiba evimi benden çok sahiplendi. Ama bu bir bakıma hoşuma da gitmişti. Bana yakın hissetmesi falan. Hoştu işte.
"Kim bu bahsettiğin arkadaşlar?"
"Apartmanın yarısı desem doğru demiş olurum galiba. Ama saymam gerekirse... toplam altı kişiler. Chan ve Changbin'i biliyorsun zaten. Hyunjin ve Seungmin ile de tanıştın... bugün Minho ve Jeongin ile tanışırsın."
"Bana bunların bir özgeçmişini çıkarsana. Şimdi kendimi utandırmayayım."
Jisung güldü.
"O zaman otur bakayım."
Jisung'un gösterdiği yere oturdum. Jisung anlatmaya başladı. Meğersem herkes birbirinin aşkıymış. Böyle bir aşk hikayesi başka hiçbir yerde duymadım.
Chan ve Changbin platonik aşıklarmış. İkisi sırf arkadaşlıkları bozulmasın diye birbirilerinden hoşlandıklarını söylemiyormuş. Zaten Jisung sevgili olursalar da çok garip olacaklarını düşünüyormuş. İkisi de dominant kişiliklere sahiplermiş çünkü.
Hyunjin ve Seungmin ise ev arkadaşıymış. Hyunjin 12 yaşından beri Seungmin'den hoşlanıyormuş ama Seungmin bunu anlamamak için sanki bilerek uğraşıyormuş gibiymiş.
Minho ve Jeongin ise lise aşıklarıymış. Birbirilerine benzetildikleri için tanışmış olan ikili, şimdi beraber yaşıyorlarmış. Jeongin doğduğundan beri bu apartmandaymış ama Minho Jeongin'lerin yan dairesini tutunca, Jeongin aile evinden ayrılıp oraya gitmiş.
Apartmanın diğer sakinleri normal (Cinsel yönelimle alakalı bir tabir değildir bu.) insanlarmış. Nayeon Abla ve Taeho Amca dışında da Jisung'un konuştuğu biri yokmuş bu apartmanda. Bir bu arkadaşları, bir de Nayeon Abla ve Taeho Amca.
Nayeon abla da bunları gerçekten ablaları gibiymiş. Normalde tek çocukmuş. Zaten Taeho Amcanın torunu kendisi. Taeho amca apartmanın sahibi. Ama burdaki herkesi çok sevdiği için buradan taşınmak hiç istememiş. Nayeon "Abla" 'nın sadece dedesi varmış onu yetiştiren. Annesi ölmüş babasının ise kim olduğunu hiçbir zaman bilememiş.
Buradaki herkes aile gibiymiş. Apartmanda birkaç kişi dışında herkes birbirini sever, kendi aileleriymiş gibi sahiplenirler birbirilerini.
"Öyle işte..."
Gülümsedim istemsizce. Çok güzel bir ortamda büyümüş Jisung. Ama hepsinin aynı zamanda birçok yarası da var. Gerçekten ev hissi veriyor bu insanlar bana.
Aklıma gelen soruyla Jisung'a baktım.
"Ha bu arada aç mısın?"
"Aslında ben biraz erken kalktım... çok sıkıldığım için buraya geldim de. Yedim yani."
Kendimi suçlu hissettim. Yutkunacaktım ama onu bile beceremedim. Boğazıma yumru gibi oturdu.
"Sen yeni kalktın ama galiba. Eğer istersen eşlik ederim sana."
Gülümsedim.
"Olur."
Ayağa kalktım ve mutfağa gittim. Jisung da beni takip etti. Zaten mutfak amerikan tarzı olduğu için sadece birkaç adım attık. Beraber kahvaltı hazırladıktan sonra sofraya oturduk. Jisung ekmek kemiriyordu bir şey yiyor imajı vermek için. Ben ise kahvaltımı yaparken boş konulardan bahsediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magazin || Jilix
FanfictionÜnlü bir magazin sayfası için çalışan Lee Felix, grubu yeni çıkış yapmış olan 3Racha üyesi Han Jisung hakkında bir skandal yazmaya hazırlanıyordur...