7

238 25 7
                                    

Haftalar sonra yeni hayatıma alışmaya başlamıştım. Artık yeni bir işim vardı. Herkesten çok sevdiğim bir sevgilim -bir süre sonra çıkma teklifi etmem gerektiğini anladım- ve yeni bir arkadaş ortamım vardı.

Artık Jisung'a yaptığım şey için o kadar suçlu hissetmiyordum. Zaten tüm her şeyi çöpe atmıştım. O da bu skandalı kolaylıkla atlatmıştı.

Her şey garip bir şekilde çok güzel geçiyordu.

İşimden çıkıp eve geldiğimde garip bir hava sezmiştim. Neden bilmiyorum ama bugün huzurum bozulacak gibiydi.

Daire kapısını açtığımda Jisung'un bilgisayarıma baktığını gördüm. Boşluğa bakar gibi bakıyordu.
Benim geldiğimi görünce bana baktı. Gözünden bir göz yaşı düştü. Anlamıyordum. Neyi gördü? Yoksa...?

Hemen Jisung'un yanına gidip bilgisayar ekranına baktım. Jisung ben onun yanına geldiğimde ayağa kalktı. Ekranda patron ile en son konuşmamız vardı. Ona fotoğrafları attığım gün ve istifa mektubumu ilettiğimi söyleyen bir sohbet. Yutkundum.

Jisung koltuktaki yastıkları düzeltmeye başladı. Elleri titriyordu ama belli etmemek için hızlı davranıyordu. Bir kaç adım attım ona.

"Jisung.."

"Biri hesabını falan ele geçirdi galiba. Saçma sapan konuşmalar vardı."

Sesi titrekti ama gülümsüyordu.

"Özür dilerim."

Yastıkları bıraktı ve bana baktı.

"Neden? Ger.. gerçek mi ki bunlar?"

Konuşmaya bile gücü kalmamıştı. Kendi zorlayarak oluşturduğu gülümseme bile gitmişti ve elleri titriyordu. Ya şu an açıklama yapacaktım ya da gidecekti.

"Zorla attırdı bana fotoğrafları. Şantaj yaptı."

"...Yani o fotoğrafları sen çektin?"

Jisung'un göz yaşları dökülüyordu ama isteyerek ağlamadığı o kadar belliydi ki. Güçlü durmaya çalışıyordu. Göz yaşlarını silmeye başladı.

"Daha seni tanımıyordum Jisung. Daha bir hafta olmuştu."

Jisung titreyen ellerini dudaklarına götürdü.

"Öpüştüğümüz gün çektin. Tabii ya."

Jisung sendeledi ve ayaklarını hareket ettirebilmenin verdiği güç ile kapıya gitti. Arkasından gidip tuttum onu.

"Jisung inan bana böyle olmasını hiç istememiştim. Ben-"

"Ben de böyle olsun istemezdim Felix. İyi akşamlar."

Beni itti ve çıktı kapıdan. Gittiği gibi yere çömeldim ve ağladım. Sadece ağladım. Sesli de değil. Sadece göz yaşlarım vardı ağladığımı belli eden. Ona söyleseydim keşke. Her şey daha güzel olurdu.

***

Kavgadan sonraki gün yerde uyudum. Ağladığım yerde uyuyakalmışım bir süre sonra. Şimdi ise kapının dışına çıktım ve kapıya yaslanmış Jisung'un dışarı çıkmasını bekliyorum. Saatlerdir yerde oturmuş Jisung'un kapısına bakıyordum ki yan daireden Changbin çıktı dışarı. Yanıma geldi.

"Günaydın."

"...Saat kaç?"

"Dokuz. Jisung dışarı çıkacağını, o yüzden içeri
geçmeni söyledi."

Duyduğum şey ile hareketlenip ayağa kalktım ve Jisung'un kapısını çalmaya başladım.

"Jisung lütfen konuşalım!"

Magazin || JilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin