11/A

838 21 13
                                    

İnsta: tekirdaglibirbayann

~ Tuana Naz Tiryaki'den
 
"Tuanaa! Kalk artık geç kalacaksın!"
Saat sabahın körü ve annem tarafından suratıma bir bardak su dökülerek uyandırılıyorum, aman ne hoş.

Uyku sersemliği ile birlikte dolabımdan yüksek bel bir jeans ve bol bi' crop giyiyorum. Galiba okulun tek iyi yanı üniforma olmaması.
Ve evet, okul. Hatta düzeltmem gerekirse yeni okul ve yeni sınıf. Sanki diğerleri ile çok iyiymişim gibi bir de yeni bir sınıf daha mı?

Sanırım kendimi tanıtarak başlamam lazımdı. Ben Tuana Naz, ama Tuana'yı kullanıyorum. Naz'ı babam koymuş, ama bu başka bi' konu. Sonra belki bahsederim.

16 yaşındayım ve 11. sınıfa gidiyorum. Annemin iş yerine daha yakın olduğu için yaklaşık bi' hafta önce taşındık. Yeni okulumun adı ise " Mithatpaşa İlköğretim Okulu".

Hobilerime girmemiz gerekirse — ki bence gerekmiyor — paten kaymaya bayılırım, eski okulumda 3 şampiyonluğum vardı hatta! Günümün çoğunu ders çalışarak geçiririm, geriye kalan zamanlarda da genelde müzik dinler, çizim yaparım.
Annem işte olduğu için ev bana kalıyor, yalnızlığa alıştım denilebilir.

Bu kadar kendimden bahsetmem yeter, artık okul vakti. Acaba nasıl uzaylılar ile karşılaşacağım.

~ Okulda ~

Bisikletimi kilitleyip okula girdim. Evet hâlâ bisiklet kullanıyorum ve bundan memnunum. 4. kata çıkarken bir çocuk ile göz göze geldik. Uzun, ela gözlü, kumral ve kıvırcık. Garip bir his oturdu içime, boş ve hissiz bir şekilde baktığında. Belki de hissetmesine yardımcı olucak biri yoktu.

Her neyse, ben sınıfıma girdim. 11/a.
İlk ders boştu. Yani boşmuş, sınıfa girince gürültünün aynı desibel de kalması ve kimsenin keyifini bozmamasından belliydi.

En arka sıraya geçip oturdum, belli ki boştu. Yanıma iki kız geldi. Biri yemyeşil gözlere ve hoş bir gülümsemeye sahipken diğeri daha sert bakışlı ve kendinden emindi.

"Selam, Leyla ben sınıfımızda hoş geldin. Adın neydi bu arada?"
Bunu diyen yeşil gözlü olandı.
"Selam hoşbuldum, Tuana ben de" dedim elimi uzatıp. Tokalaştığımızda diğeri lafa girdi;
"Selam Tuana tatlım, Ülkü ben de. Sınıfa tekrardan hoşgeldin, bizimkiler berbattır ama biz yanındayız" göz kırptı. " Özellikle Çağan ve Yağız'dan uzak dur, uğraşmaya değmeyecek tipler" diye ekledi Leya arkadan.

"Eski sınıftakileri düşününce çantada keklik olduklarına eminim ama yine de sizi dinlerim" dedim tebessüm edip.
"Eee göstermeyecek misiniz bu "tehlikeli" arkadaşlarımızı." Diye ekledim sesimi inceltip tehlikeliyi bastırarak söylediğimde.

Leya tabii der gibi başını sallayıp yanıma oturdu. Elini omuzuma attı ve sınıfın sağ üst köşesinde yan yana oturan iki çocuğu işaret ettiği. Ve ardından, "Kumral, ela gözlü olan Çağan ve yanındaki kara, kıvırcık saçlı olan çocuk Yağız." diye ekledi.
"İlkokuldan beri birlikte oturuyorlar ve hep yan yanalar. Onları hiç kavga ederken gören olmamış" dedi Ülkü onlara bakarken.

Çağan. Merdivenlerde göz göze geldiğim o hissiz gözüken çocuk. Yeni sınıfının ana zorbası. Şansa bak bee!

Biz kızlarla havadan sudan konuşurken birden üstümüzde 2 silüet gördüm, bunlar Çağan ve Yağız'ın gölgeleriydi.
Biz kızlarla birkaç saniye bakıştıktan sonra Yağız lafa girdi;
"Nabersiniz bebeler, çaylak için bilgilendirmede mi bulunuyorsunuz?" Çağan güldü.
" Hey çaylak!" diye devam etti Yağız "Sana bi' tavsiye, bizden uzak dur ve kendi çapında keyifine bak. Bizi rahatsız edersen problem, anladın?"
Son kelimede işaret parmağı havada  bir tur döndü. Saçmaydı.

"Benimle uğraşmayan kimseyle uğraşmam fakat beni karşınıza almak istemezsiniz, anladın?" dedim onun taklidini yapıp.

Yağız bozulmuşa benziyordu, Çağan ise ses etmemiş boş gözlerle bana bakmıştı. Merdivenlerde ki gibi. Yine.

~Yazardan~
Selammm. Bu ilk kitabım ve ilk olarak çok çok heyecanlıyım. Ama size söz, okuduğunuz belki de en iyi watty kitaplarından biri olucak. Şimdiden tskkkk:)

DüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin