Beden dersi

403 21 5
                                    

~ Tuana Naz Tiryaki'den

Dünkü olaydan sonra eve gittim. Annem zaten yoktu, rahattım. Ertesi gün beden dersimiz var, beden derslerinden nefret ederim. Ayrıca iyi değilim. Sporda yetenekli biri değilim, bi' paten kayabilirim işte.

~ Ertesi gün~

Erkenden okula gidip tiyatro salonu gibi bir odaya girdim. Daha dersin başlamasına bi' yarım saat var. Resim defterimi çıkartıp birşeyler karalamaya başladım. Dün annemle kavga ettiğim için kafam dolu ve boşaltmam gerekiyor. Müzik dinlemek yardımcı oluyor. Ben de kulaklıklarımla Emircan İğrek-Devriliyorsam dinliyordum.

Şarkının daha ilk bir dakikası olmadan karşımda Çağan'ı gördüm. Gelip yanıma oturdu, kulaklıklarım kablosuz airpods olduğu için birini ona vererek çizmeye devam ettim.
 

Artık şekersiz içmeye başladım kahveyi.Çok düşünüp az konuşuyorum babam gibi.Yok hayır, ayrıntılar senle ilgili değil.Halin hatrın nasıl diye sordun, ondan dedim.

Tam onbeş saniyenin sonunda Çağan başladı; "Hep çizer misin?"
" Evet kafamı boşaltmama iyi geliyor."
Dedim yüzümü ona çevirip gözlerim hala çizmeye çalıştığım kıvırcık saçlardayken.

"Harika çizdiğini söylesem yalaka der misin? Çünkü çok güzel çizmişsin. Bana da benziyor he." Dedi koluyla beni hafiften dürtüp. Kahkaha atıp önce Çağan'a sonra resme baktığımda gerçekten de benziyordu.

Resme imzamı atıp kopardığımda şaşkınlıkla bana bakıyordu, umursamayıp kağıdın sağ üst köşesine Naz'dan Çağan'a yazıp verdim.
Kağıdı alındığı gibi  Çağan'a  yazdığım yeri silip geri verdi. "Efe'ye" yazar mısın?" dedi çekinerek. Hemen kağıdı aldım ve Naz'dan Efe'ye  diye düzelttim.

Zil çalıyordu ve biz birlikte sınıfa çıkıyorduk, resmi hediye ettiğimde gözleri doldu ve bana sarıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zil çalıyordu ve biz birlikte sınıfa çıkıyorduk, resmi hediye ettiğimde gözleri doldu ve bana sarıldı. Evet Çağan Efe Ak bana sarıldı. İçim kıpır kıpır oldu ve kalp atışlarım hızlandı ama çaktırmamaya çalıştım. O andan itibaren ikimizden tek kelime etmemiştik. Sınıfa girdiğimizde ben direkt olarak Leya'nın yanına gidip oturdum. Leya beni dürtüp bir şey mi var dercesine kafa sallasa da ben ona bir şeyim yok bakışlarımı attı.

Beden dersi son ders olduğu için son ders aşağı inip üstümüzü değiştirdik. Yakartop oynayacaktık. Eskiden iyiydim, yani eski oturduğumuz semtte arkadaşlarımla oynardık. Ama artık paslandığıma eminim. Zaten hiçbir şey yapmayı planlayamıyorum. Yakartop için kullanılan toplar zaten yumuşak olduğu için vurulmakta sorun yok, yani yoktu.

Oyun başladı ben ve kızlar birlikte bi'kenarda duruyorduk. Biz kızlarla bir takımda, Çağan ile Yağız da bir takımdaydı. Ben sabah olanları düşünürken diyaframıma sert bir şey çarptı. Bir an nefes alamadım ve gözlerim karardı ama yine de Ülkü'ye tutunup ayakta kaldım.

Bi' 5 dakika sonra kendim tamamen gelmiş, nefes alışlarımı düzenlemeyi başarmıştım. Ben kenarda otururken bir anda bi' patırtı kopması ile ayağı kalktım. Çağan bizim sınıftan bi' çocuğa yumruk atmış, Yağız da Çağan'ı tutuyordu

Hızlıca Ülkülerin yanına gittim.
"Ülkü n'oluyor? Çağan neden çocuğu dövüyor?" korkak bi' ifadeyle sordum. "Çağan basket topunu senin krnına atan çocuğu dövüyor, gözü döndü. Yağız bile alamadı elinden baksana" dedi Ülkü çatık ama bi' o kadar da zevk alan gözleriyle onları izliyordu.

Çağan çocukla uğraşırken bir anda beni gördü. Hemen çocuğu bırakıp yanıma gelmeye başladı. Ben irkilip geri geri kaçtığımda durdu. Şiddet benim çocukluk travmam olduğu için yaşadığım. Ama Çağan bunu anlamış olacak ki yavaş adımlarla yanıma geldi ve bana sarıldı. Evet yine sarrıldı, ve ben yine ve yine kendimi güvende hissettim. Bi' yarım dakikanın sonunda ayrıldığında ben de geriye çıktım. Gözlerinde büyük bir endişe vardı ve ben bunu hissedebiliyordum. Ama neden endişeliydi? Sınıfa yeni gelen bir kızın karnına basket topu yemesi miydi onu bu kadar korkutan?

"Naz! İyi misin bir şey var mı? Bak hiçbir şey yok, kimsenin zarar görmedi, sen iyisin, herkes iyi. Korkmana gerek yok biz yanındayız." diye rahatlatmaya çalışıyordu Çağan beni. Ellerim sanki -20°'de bir saat geçirmiş gibi titriyordu. Bu basket topu yüzünden değildi, bu Şiddetti.

Yine de iyi olduğumu söyleyip giyinme odalarına gitti. Üzerimi giyinip okuldan erken çıktım, bu günlük bu kadar aksiyon bana oldukça fazla gelmişti. Tam okuldan çıkarken birinin bana seslendiği duyuldu. Çağan.

Yanıma geldiğinde doğrudan konuşmaya başladı, sesinde sevgi ve huzur vardı ama gözleri endişeliydi." Tuana bak ben seni korkutmak istemedim çok özür diliyorum, eğer bilseydim yapmazdım. Sana söz bir daha asla böyle bir şey olmayacak." dedi tek nefeste. Neden kendini daha 3 günlük bi' kıza affettirmeye çalışmıyordu?

"Sorun yok ben biraz fazla tepki gösterdim, özür dilerim." dedim sakin bir sesle. "Sorun değil haftaya görüşürüz, kendine iyi bak" dedi Çağan. Sesinden bile neşesinin yerine geldiği belliydi. "Haftaya görüşürüz." dedim el sallarken. Doğru ya, cuma günü. Eve gidip dinlensem çok iyi olacak. Bu gün çok karmaşıktı.

Çağan'ın beni anlaması benim mutlu hissetmeme yol açtı, sanki Çağan beni kendime getiriyordu. Aynı eskiden babamın yaptığı gibi...

Selamm ilk olarak Çağan için olan çizim benim ve Çağan'a benzemediğini biliyorum idare edin başka çizim yoktu. Bi' de hikaye nasılll? Düzeltmem gereken şeyleri varsa uyarabilirsiniz ;⁠)

DüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin