Dertleşme

319 16 19
                                    

~ Tuana Naz Tiryaki'den

"Ben dokuz yaşıma kadar dünyanın en mutlu çocuklarından biriydim, mutlu aile tablosunda yer alan normal bir çocuk. Ben paten kayarım biliyor muydun? Üç koca şehirler arası ve tam yedi okullar arası şampiyonluk.
Babam öğretmişti, o kaymayı bilmiyor fakat ben kuzenimde gördüğümde çok kıskanmıştım. Babamda "Benim Naz'ım ister de almaz mıyım ben" deyip paten almıştı bana. Annem zaten heves edip bi' haftaya bırakıyor boş para dese de babam almış ve ümit kesmeden bana öğretmişti. Az koşmadı sokak sokak peşimden." dedim gözlerimden yaşlar süzülürken buruk bi' kahkahayla.
"Hep arkamda durur, ben yanında, arkanda ve tam kalbindeyim benim cam kuşum derdi. Cam kenarında otururum hep o yüzden lakabım cam kuşu oldu." Çağan sadece beni buruk bir tebessümle dinliyordu. Ela gözleri dolmuş ve kızarmıştı fakat ben kendimi frenleyip durduramadım." Ben tam dokuz yaşıma girdiğimde bana bir çizim hediye etmişti, bir post-it üzerine çizili küçük bir pasta. Üstünde de benim cam kuşuma, Naz'ıma diye not düşmüştü.
Bana hep Naz derdi, resmi sana verdiğimde üstüne Naz'dan yazdım ya hani?" dedim sesim küçük bir çocuk gibi çıktığında. " Naz'dan yazmama ben bile şaşırmıştım çünkü artık naz ismimden nefret ediyorum." diye eklediğimde Çağan şaşırmış ama bi' o kadar da sesimin  sert çıkmasına hayran kalmış bir şekilde beni dinliyordu. " Dokuz yaşımdan sonra işler değişti, her gece eve sarhoş gelir, annemi döver döver sızardı." dediğimde beni kollarına sarıp sırtımı okşamaya başladı. Bense hıçkıra hıçkıra ağlarken devam ettim; " Bir gün annemin hamile olduğu haberini aldık. Ben çok sevinmiştim, babamsa hiç birşey demeden evden çıktı. Geldiğinde saat gece yarısıydı. Elinde demir bir sopayla annemi dövdüğüne gözlerimle şahit oldum. Birşey de yapamazsın ki, dokuz yaşındasın sonuçta."
Ben kendimi tutamayıp ağlamalarım feryatlara dönüşünce önüme çöküp bana sarıldı. Saçımı okşarken geçti diye mırıldanmaya başladı. Ağlamalarım iç  çekişlere döndüğünde sarılmayı bırakıp tekrar yan yana oturduk. Ben kendimi az da olsa toparlayıp devam ettim;
" Ben on iki yaşındayken şiddetini bana da sardı. Eve her geldiğinde bir posta dayak yemek artık günlük rutinimiz haline gelmişti. Bir gün dayağı abartıp kafamda ben sekiz yaşındayken babama hediye olarak boyadığım vazoyu kırdı. Ardından camlarıyla teker teker kollarımı çizmeye başladı. Sonrası bulanık bende, sanırım hastaneye götürmüşler beni. Tek bildiğim birkaçının izleri hâlâ duruyor. O olaydan sonra da evi terk etti zaten." dediğimde Çağan'ın gözlerinde öfkeyi gördüm. Sanki yakıp  yıkmak istiyormuş gibiydi. Fakat yine de bana döndüğünde yüzüne sahte de olsa bi' gülümseme oturttu.

" Sen ne yaşamış olursan ol, Tuana Naz Tiryaki, ben hep senin yanında olacağım. Sana bir dost, bir abi, bir kardeş. Sana bir baba olacağım. Sana Tuana veya Naz demem birşey değiştirmeyecek, ben seni her halinle sevdim ve buna devam edeceğim. Seni ilk kez merdivenlerde gördüğümden beri bana farklı bir enerji veriyorsun. Kendi ayaklarının üzerinde durabilen küçük bir kız çocuğu. İlk gördüğüm andan beri kalbimin ritmini değiştiriyorsun. Senin için bırak şiddeti kendimden bile vazgeçebilirim. Bana ne yaptığını bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var ki;
Seni seviyorum Tuana Naz Tiryaki, sahip olduğum her şeyle ve her zaman seveceğim.
Beni sevmek zorunda değilsin ama ben senin hep arkanda olacağım. Yanında, arkanda ve tam kalbinde olacağım."

Çağan'ın bu sözleri bütün kararsızlığımı, ve soru işaretlerimi doldurmaya yeter de artardı.

" Çağan Efe Ak, sen benim ilk gördüğüm andan itibaren içimde bilmediğim bir duyguyu canlandıran çocuk. Bana babamın bana yaptığını yapmayacağının sözünü verirsen seni dünyanın en mutlu insanı yapabilirim. Benim de kalbimde olan anlamlandırmadığım o hisse bir isim koymak senin yapabildiğin birşey. Aşk. Ben sana bir bakışınla aşık olan kız, senin her daim arkanda olacağıma ve seni asla yüz üstü bırakıp arkandan bıçaklamacağıma  söz veriyorum. Peki sen Çağan Efe Ak, sen söz veriyor musun?"

 
Beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. Başını boynuma gömdü ve ellerini belime doladı. Bu evet demekti ama ona yetmemiş olacak ki geri çekildiğinde yanaklarımı avuç içine hapsedip gözleriyle gözlerimi birleştirdi.

" Sana söz veriyorum, babanın yaptığı şeyi sana iki elim kanda olsa dahi yapmayacağım. Sen beni bir göz temasında Mecnun'dan daha aşık, bir gülüşünde dünyanın en mutlu insanı yaptın. Ve senin her bir düşen gözyaşın benim içime düştü, onlarla birlikte içimden de bin parça düştü. Sana söz onlar sadece mutluluktan düşecekler."

Bu dedikleriyle birlikte ona sıkı sıkı sarıldım. Bu konu hakkında hiç konuşmayıp birlikte sohbet etmiştik. Ona paten kayışlarımı gösterdiğimde ağız açık izlemişti. Ve şimdi eve gidiyordum. Kararsızlıklarımdan ve soru işaretlerinden kurtulmuştum. Her gece onu düşünmem, onun beni koruması, birinin bana aşık olduğunu duyunca olan öfkesi ve diğer herşeyin sebebi budu.

Aşk


~ Yazadan~
Selamm, huzurlu bölümler biz bekliyorrr. Ama iletişimin çok az olması üzücü. Eğer mümkünse oylayabilir miyizzz? Bir de biraz yorum yapın ayol okunmuyor gibime geliyor. Sizce bölümler kısa mı mesela?

DüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin