İkiz ve Kardeşler

199 12 0
                                    

Selammm. İnsta hesabında bir çizim paylaşıcam hesap nazz.wattyy Muhtemelen yarın atarım, çizim harika değil ama dikkatli bakınca birkaç spoiler varr. Bence bakmakta fayda varrr. Bir de oylayalım lütfennn 🌟 öpüldünüzzzz

~ Tuana Naz Tiryaki'den

Günlerden pazar, bizimkilerle buluştuk ve şuan bir binanın çatısında oturmuş dedikodu yapıyorduk. Çağan bir işi olduğunu söyleyip gitmişti. Alisa ve Arda da birlikte kafedelermiş, ne demiştim ben size?

Yağız, Ülkü, Leya ve ben. Ve tabii ki dedikodu. Yağız bu işleri cidden iyi biliyor gibi çünkü Alisa'dan daha iyi olduğu çok belli.
Konumuz mu? Cenkler. Yağız onlarla olan geçmişi anlatıyor ve biz art arda sorular sormadan duramıyoruz.

" Bir keresinde Cenk ve Bora benim eski sevgilime bulaşmıştı, biz de Çağan'la onları elden geçirmiştik. Şerefsizler gidip Dilan'a çiçek almıştı."
dedi sesi bile nefret kusarken.

Ben ve Leya gülmemek için kendimizi sıkarken Ülkü Yağız'a sanki yiyecekmiş gibi bakıyordu. Yağız ne dediğini farkedince dudağını ısırıp yavaşça Ülkü'ye baktı.

" Yani ESKİ sevgilim hayatım, zaten o tam bi' kaşardı. Sen benim kraliçemsin benim çilli sultanım, gönlümün efendisi, iki gözümün çiçeği."

Biz Leya ile gülmeye çoktan başlamıştık bile, Ülkü'nün ise kaşar kelimesini duyduğu gibi kaşları havalanmıştı.

" Kaşar he? Ulan kütük sen utanmıyor musun bir kıza kaşar demeye! Ayıp değil mi? Hem madem o kadar değerliydi gidip onun peşinden koşsaydın, ne işin var benim yanımda!?!"

"Kütük mü? Güzelim ayıp oluyor ama kızların yanında kütük falan. İnsan bir aşkım, balım, böceğim falan der. Yaban arım desen ona bile tamamım ama kütük ne yaa."

" Yaban arısı soksun seni Yağız git gözüme görünme!"

Yağız'ın gözleri fal taşı gibi açıldığında ben gülmekten nefes alamaz hale gelmiştim bile, Leya desen benden bile beterdi.

Onlar birbirlerini yerken biz de Leyayla konuşuyorduk. Havadan sudan konuşmak eğlenceli bir şey. Yani bence.

Arkamızdan bir ses geldiğinde dördümüz de oraya döndük. Bir dakika geçmeden üç çocuk karşımızda dikilmeye başladığında hepimiz ayaklandık. Yağız otomatik olarak Ülkü'nün elini tuttuğunda ben de Leya'nın dibine sokuldum. Birşeyler ters gidecek gibi geliyordu. Çocuklar bizden olsun üç yaş büyüktü, hepsi çok uzundu ve biri kumral, diğeri sarışın ve sonuncusu esmerdi. Esmerin elinde bandana bağlıydı ve gözleri yemyeşildi.

" Nabersiniz tıfıklar? Buralar size göre yerler değil, uzayın şimdi."

Ben de gitme taraftarı idim ama Yağız ve Leya kararlıydı.

" Bilmem, belki başka zaman ama şimdi gidecekler sizlersiniz bundan eminim." dedi Leya sert ve güçlü bir sesle.

"Katılıyorum, ilk biz geldik ve gitmek gibi bir niyetimiz daha yok, olursa söyleriz." diye ekledi Yağız.

Esmer olan öne adımladığında ben korkup Ülkü'nün yanına kaydım, kavga çıkacak gibiydi ve benim şimdiden nefes alışverişim hızlanmıştı. Ülkü de kızgındı ama beni görünce tedirgin olmuştu.
Esmer çocuk Ülkü ve bana doğru gelmeye başladığında ellerim çoktan titriyordu, göğüs kafesim hızla çıkıp iniyordu ama belli etmiyordum.
Yağız çocuğa doğru gittiğinde sarışın çocuk Yağız'ı, kumral olan da Leya'yı durdurdu.

Esmer olan Ülkü'ye bakıp gözlerini bana çevirdi. İçimden birşey olmaması için dua etmiyor bildiğin yalvarıyordum. Beni Ülkü'den ayırdı ve Ülkü'yü diğerlerinin yanına ittirdi. Yağız'ın gözü dönmüştü ve çocuğu her an öldürebilir gibi bakıyordu.
Çocuk etrafımda yavaşça dönmeye başladı ve elleri yüzüme değdi. Çok naif bir şekilde okşuyordu yüzümü, ama ben iğrenmiştim ve korkudan birşey yapamıyordum. Bildiğin donmuştum.

DüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin