Kader

109 11 6
                                    


Ayyy hellöö, bekletmeden atoorum bölümü oylamayı unutmayınnn.
Seviliorsunuz, keyiflu okumalar efenimm 💕

~ Cumartesi, 30.09.23

Neredeyse iki yıl geçmişti aradan.
Acılar unutulmamış, bastırılmıştı,
Yaralar kapanmamış, yara bandı ile örtülmüştü,
Özlem dinmemiş, geçiştirilmişti.

Aynı şehirdeyedi bu iki genç, aynı semtte.
Aynı yerlere gidiyor, aynı insanlara görüşüyorlardı.
Ama birbirlerinin yüzünü görmeyeli 19 ay olmuştu, haftalar günleri, günler saatleri, saatlerse dakikaları kovaladı, fakat birbirinin yüzünü görmediler.

Yağız bir zaman sonra Tuana'nın fotoğraflarla daha da üzüldüğünü farketmiş, bir daha fotoğraf vermemişti.
Tek bir fotoğraf vardı Tuana'nın elinde, o gün çekildikleri fotoğraf, onu öperken gamzelerinin parladığı o fotoğraf.

Güzel Tuana unutmuştu Efe'nin kokusunu, ama hissettirdiği hissi unutmamıştı.
Çağan ise şanslıydı, Tuana'nın kokusuyla uyuyor, yastığına sıkıp sarılıyordu.

Şimdi bir soru; Kader nedir?
Mecbur musun kaderi  yaşamaya?
Yoksa senin elinde mi herşey?

Kimin umrunda, o kader bu gün yarım kalmış bir çifti karşılayacak,
Birbirlerini tamamlayıp tamamlamaları ise, onların elinde...

     
       
                           <•••>

Cumartesi, 30.09.23

~ Tuana Naz Tiryaki'den

" Naz! Uyansana kızım saat dört! Kursa geç kaldın Naz hadiii!"

Ve, yüzüme bir bardak su dökülerek uyandırılıyorum, aman ne hoş.

" Yine mi? Offf Hilal offff, bak çilli, bir daha yüzüme su atarsan seni ısırırım, hiç acımam kanatırım!"

Kıkırdadı, Allah'ım bu kız beni öldürecek.

" Ege'ye yaptığın gibi yani?"

Gözlerimiz kısık biraz birbirimize baktığımızda ikimizde gülmeye başladık.

Hilal Tuana'nın yanına taşınmıştı, Tuana'nın evi Namık Kemal Üniversitesi'nin yakınlarındaydı, Tuana, Hilal ve Leya  N.K. Üniversitesi'nde oluyorlardı. Leya onlarla yaşamayı reddetmişti, Leya'nın hareketleri Hilal'e garip gelmeye başlasa da dile getirmemişti.
Tuana okulu kazanmıştı, hemde en yüksek puanla.
Hayır, hekimlik seçmedi Tuana, hukuk seçti.
Belki Efe'yle karşılaşır diye avukatlık seçmişti.

Üzerimi giyindiğimde aşağıya indim, altıma siyah bir kot, üstüme yeşil saten bir bluz giydim.
Normalde asla yapmasam da bugün saçlarımı sıkı at kuyruğu yaptım.
Çantamın eşek ölüsü kadar ağır olmasına sessizce sitem ettiğimde yavaşça aşağıya inmeye başladım. Resim kursunda ek iş olarak resim öğretmenliği yapıyordum, kafamı dağıttığım için para almak iyi geliyor vallahi. Hilal'in yavşak çıkan ıslığı ile ona döndüm.

" Hanımefendi, bu ne şıklık böyle, gözlerim kamaştı."

Elini uzattığında elinden tutup bir tür kendi etrafımda döndüm, elim çenemin altında durduğunda ufak bir kahkaha çıktı ağızından.

Dejavu...

" Teşekkür ederim balım, hadi ben kaçtım."

" Babays aşk."

DüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin