Sahil

265 13 3
                                    

Oylarrr unutulmasın lütfennn.
Yoksa bölümler geç gelirr. Bir de size bir daha komik bölüm yok insan hiç mi etkileşim vermez yiiaağğ😒
 

~ Tuana Naz Tiryaki'den

26.11.2021

Okulda Alisa ile biraz daha vakit geçirip evlere dağılmıştık. Ve ben şu an sahile gidiyorum. Tekirdağ'da yaşamanın belki de en iyi yanı, sahili. Kısa olan deniz feneri kalabalık olduğu için uzak ve uzun olana gittim.  Saat akşam 20.30 civarlarında yani hava karardı kararacak. Annem bu gün bir arkadaşında kalacağı için eve saat 23.00/00.00 gibi gitmeyi planlıyorum. Bizim buralar o kadar da tehlikeli değildir, yani Aydoğdu tarafları hariç.

Yanımda kulaklıklarım ve karalama defterim de var. Kulaklıkları takıp Emir Can İğrek - Franco dinlemeye başladım. İlk bi' yarım saat dalgalarla konuştum. Evet kulağa saçma geliyor ama  su derdini alıp götürüyor. Geçmiyor ama en azından gidiyor.

" Yıllar sonra babam ile ilgili yaralarımı deştiler. Ama onları sarıyorlar. Çağan bana iyi geliyor, benim için kaba biri olmaktan vazgeçmesi benim yıllardır kalbimde olan boşluğumu dolduruyor gibi hissediyorum. Sanki beni kimse daha önce bu şekilde sarmamış gibi. Sanki ondan başka kimse beni sevmemiş ve sevemez gibi geliyor. Çok saçma değil mi daha birkaç günlük birine bu kadar bağlanmak?"

Yirmi7 - Adım yok çalmaya başladığında ben de konuyu değiştirdim. Bir deli gibi dalgalarla dertleşiyorum resmen.

" Kızlarla tanıştım bir de. Sanki hayat benim yüzüme gülmeye başladı. Belki Leya ve Ülkü'nün gülüşü bilemem. Hiç kız kardeşim olmadı, bir kuzenim veya kız kardeşim diyebileceğim biri. Ama onlar beni sadece iki haftadır tanısalar dâhi hep arkamdalar."

Şarkının o kısmı geldiğinde sesi fulleyip söylemeye başladım. Kimse yoktu ve olsaydı da birşey farketmezdi.

" Bir koza içindeyim. Hayat bu mu adaletin? Sen sarmadın yaralarımı, sardı benim kardeşlerim"

"Ben daha önce de birilerine bu kadar çok güvenmiştim biliyor musun? Onlar benim güvenimi boşa çıkardılar ama kızlar yapmazlar. Yağız bile yapmaz."

Bir anda alışık olmadığım bir şarkı çaldı. Heijan feat. Muti - Birader. Arda bu tarz şarkılar dinleyip sevdiğim dizilerdeki dostları çizmekten  zevk alırım. Yüzümde kocaman bir sırıtış belirdi.

" Yağız Çağan'ın kardeşi, ama bana samimiyet göstermesi Çağan yüzünden değil buna eminim. Belki beni de kardeşi gibi görüyordur kim bilir. Onu bilmem ama ben uzun zaman sonra bir erkeğe dostum diyebiliyorum. Bir zamanlar bir dostum vardı. Ona da çok güvenir kardeşim derdim. Tabii onunla birlikte söylemek için şarkılar biriktirmiştim, bu şarkı da onlardan biri hatta. Ama o benle dalga geçip üstüne beni tehdit etmeyi seçti. Bizimkilerin de böyle olmayacaklarını bilemem ama inanabilirim. Hemde iki gözüm kapalı."

Konuşmamın sonunda çizmeye başladım. Kulaklığım kulağımdaydı fakat bir kulağımı  boşta bırakıp dalgaları dinlemeyi de ihmal etmedim. Ben ilk çizime detayları verirken  omzumda bir hırka hissettim. İrkilip arkamı döndüğümde kalemim kayalıklardan yuvarlanıp denize düştü. Bu Marmara Denizi'ne verdiğim yaklaşık 10. kalemim. Aman ne hoş. Neyse arkamda Çağan'ı gördüğümde içim rahatladı. Çağan gelip yanıma oturdu.

" Neden ceket alınmadı Naz hanımefendi? Hastalanıp bu gamzeli prensi harab etmek gibi bir planınız var da ben mi bilmiyorum?"

Çağan'ın dediklerine kıkırdayıp beline sarıldım. O da belimi sardığında bi' 2 dakika sessizce durduk. Tek kelime etmeden. Huzurla.
Sessizliği bozan kişi ben oldum.

" Efe, belki saçma gelecek ama sen veya kızlar veya Yağız beni yarı yolda bırakır mısınız?"

Yanaklarımı avuç içine hapsettiğinde gözlerim doldu ama dinlemek istedim. Arkadan yaralarını ben sarayım çalıyordu, belli ki o açmıştı çünkü benim kulaklıklarım telefona bağlıydı.

" Naz, kimse seni yarı yolda bırakmaz, biz her daim arkandayız. Ben seni asla bırakmam. İstesen de istemesen de hep yanında, arkanda ve tam kalbinde olacağım. Kızlar senin kardeşlerin Yağız da senin abin ve bu hep böyle kalacak. Her ne olursa olsun birlikte üstesinden geleceğiz. Ama şimdi bir çakma Frida Kahlo'nun  eve gidip sıcak duş alması gerek yoksa hasta olup gamzeli prensi harab edecek."

" Sen gamzeli prens de ben niye çakma Frida Kahlo oluyorum? Adil değil ya!" dedim çocuk gibi kollarımı birbirine bağlayıp sırtımı döndüm.
Çağan önce eşyalarımı toparladı ve çantama yerleştirdi. Çantamı sırtına aldığında kalkıp bana elini uzattı. Benim elini tutmayacağımı anladığında bir anda beni kucağına aldı. Hemen kollarımı boynuna sardım çünkü aksi takdirde düşerdim.

"Çağan bırak düşüncem." dediğimde sırıtıp yürümeye devam etti.
"Ben affedilene kadar kucağımdasın küçük hanım. Bana trip atmak neymiş gör bakalım."
" Tamam benim gamzeli prensim, ela gözlüm, kıvırcığım. Hadi indir beni bak ben yüksekten korkarım. Hadi sevgilim."
Dediğime ben bile şaşırdığımda Çağan da şaşırmış olacak ki beni kibarca yere indirip yüzüme bakmaya başladı.

" Ne dedin sen bakayım?"

"Hiç, hiç birşey demedim. Sen çantamı versene bi' annem saat 22.00'da evde ol dedi de."  dedim onu atlatmak için.
Bir anda beni belimden çekip  yanağıma nazik bir buse kondurdu.

" Sen sevgilim dedin ama ben sana karım diyeceğim. Sadece zaman küçük hanım."

Söyledikleri ve yanağımdan öpmesi elimin ayağıma dolaşmasına sebep oldu. Ben de bir cesaret onun yanağını, tam gamzesinin olduğu yeri  öptüm. Yanaklarımın alev aldıklarını hissediyordum.

" Utanma hadi gel buraya" dedi Çağan gamzelerini belirginleştirerek gülüp bana sarıldı. Boy farkımız sayesinde kafam tam göğüsünün hizasına geliyordu. Kulağımı kalbine koyup sadece kalp atışlarını dinlemeye başladım. Benim yaşama sebeplerimden birini yani.

Kulağıma eğilip fısıldayarak konuşmaya başladı. Nefesi kulağıma deydiğinde kalbim çıkacak gibi atıyordu.
" Bu kalp sadece senin için atıyor küçük hanım, ve hep senin için atmaya devam edecek."

Bu söylediklerine cevap veremeyip kıpkırmızı yanaklarımla birlikte ona bakmakla yetinebilmiştim. Çantamı kollarımdan dikkatlice geçirip saçlarımı öptüğünde beni eve yolladı. Ben eve giderken düşünmekten az kalsın telefonumu düşünüyordum.

Ben böyle birini hak edecek ne yapmıştım ?

DüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin