-4- Takıma hoş geldin Cüce

1.8K 84 53
                                    

tribünlerin arkasına oturdum ve dizlerimi kendime çektim. Kafamı dizlerimin üstüne koydum. Dayanamamıştım. Ağlamaya başladım hıçkıra hıçkıra.
Aradan 2 dakika geçtikten sonra omzumda bir el hissettim ve sonrasında o el sarılmaya dönüştü.

"Geçicek sadece güçlü dur."

Kafamı kaldırıp bunu diyen kişiye baktım....

Ne...
Ama o nasıl?

                                     ***

Sarılan kişiyi görünce kal gelmişti. O nasıl...? Yani nereden bulmuştu ki beni? Dudağım istem dışı kıvrıldı. Az da olsa tebessüm etmiştim. O'nun benim üzerimdeki etkisi... Kalbim nedensizce hızlanmıştı. Sanırım ilgiden dolayı. Kafamı başka şeylere yormak istemiyordum. Hâlâ karşılık vermediğimi farkedince hafiften kollarımı beline sardım ve boğuk çıktığını farkettiğim sesimle 

"T teşekkür ederim"

Bunu duymasıyla hafif bir kıkırtı sundu ve geri çekildi. Bana gülümseyerek baktı. 

"Üzülmeni istemiyorum" demesiyle ağladığımdan dolayı titrek bir nefes verdim. Beril'den duyduğum onca laftan sonra bunu duymak garipti. Oysa bu sözü Beril'in bana söylemesini isterdim. Ama söyleyen kişi... Ömür'dü. Ömür bana bakıp 

"Üzülme demek olmuyor Çağıl. Ben böyle saçma bir şey duymadım daha önce. Ama onun yerine üzülmeni istemiyorum desem olur mu"

gülümsedim. Gerçekten tatlı biriydi. Tatlılığın yanında çekiciliği de vardı. Kız olsaydım peşinde olabileceğim bir tipti. Hâlâ cevap vermediğimi fark edince

"Olur" dedim. Gülümseyip saçlarımı karıştırdı.

"Uslu çocuk" deyip olduğu yerden kalktı. Kaşlarımı çattım.

"Çocuk değilim" bana garip bir bakış atıp kahkaha atmaya başladı. O an durdum. Çok güzel gülüyordu. Bence hep gülmeliydi. 

"Evet değilsin" dediği şeyle gülümsedim ve devam etti.

"Daha çok tatlı bir bebeği andırıyorsun" ağzım açık kaldı. Kan yüzüme toplanırken sıcak bastı. Bütün karizmam gitti bir gün de ya. Çağıl sen bu değilsin koçum hani nerde o senin haşin kişiliğin. Ona attığım garip bakışla daha çok gülmeye başlayınca kendime geldim. Kaşlarımı çattım. 

"Ya bak işte" deyip üstüne doğru yürüdüm. Boyu benden uzundu. Pek fazla olmasa da yanında cüce gibi kalıyordum diyebilirim sanırım. Olsun hâlâ çok yakışıklıyım.  Üstüne doğru daha fazla gittim. Sırtı tribünlere çarpmıştı ve sırıttım. İyice dibine girdim. Çatmış olduğum kaşlarımla ona doğru baktım. Göz bebekleri büyümüştü. Yutkunduğunu görmemle bende yutkundum. Boğazını temizleyip

"Ç çağıl o kadar yakına gelmesen mi" dediği şeyle yutkundum. Haklıydı. Ne diye dibine girmiştim ki çocuğun. Ama istediğimi dedirtmeden ayrılmayacaktım dibinden. 

"Bebek değilsin de çıkıcam" diyerek daha da dibine girdim. Bu hareketimle göz bebekleri simsiyah olmuştu. Bir kere daha yutkundu. 

"Değilsin" dedi zor duyduğum sesiyle. Daha da yakınına girdim. Artık vücutlarımız temas ediyordu. Gözlerini sıkıca yumdu.

"Duyamadım" dedim. Derin bir nefes alıp

"Değilsin Çağıl bebek değilsin tamam lütfen çık artık" dedi. Gülümsedim. Neden bu kadar tepki vermişti ki? (salak çocuk) Tam çıkacağım sırada

"Ne oluyor burda!" diye çıkan gür bi sesle korkudan yerimden sıçradım ve Ömür'e mümkünmüşçesine daha da yapıştım. 

"Ah" Ömür'den gelen inleme sesiyle göz bebeklerim olabildiğince açıldı. Bir dakika hissettiğim şey... Hızlıca geri çekildim. Gözüm istemsizce oraya kayıyordu. Olabildiğince.... Yutkundum. Gözlerim hâlâ oradayken 

My Team -bxbxbxb-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin