8

43 7 31
                                    

Rütbesi yüksekten düşüğe doğru sıraya geçtik çünkü yarbay ve tümgeneral geliyordu. Kısa bir olay özeti yapan yarbaydan sonra tümgeneral cebinden bir şey çıkarttı, gözlerimi kısarak baktığımda bunun bir rütbe olduğunu görmüştüm. Tümgeneral'in sürprizi yarbay'ı albay yapmakmış. O da bir şey açıkladıktan sonra ertesi gün cenaze töreninin yapılacağını söylediler ve dağılmamızı emrettiler.

Üsteğmen Lee hemen yanıma gelip "Merhaba Jimin" dedi, ona bakıp "Merhaba Üsteğmen Lee" dedim resmiyeti korumak istediğimi belirtircesine. Bana olan bakışını biraz değiştirip "Sabahki olan olayı yeni duyuyorum ne oldu?" Dedi, bende ona kısaca olayı anlattım. Sonrasında hızla albayın yanına gidip "Tebrik ederim, en çok rütbe artışını siz hak ediyordunuz" dedim ve elini saçlarıma götürüp karıştırdı. Sonra da "Yemek yiyeceksen ye en geç bir saate yanımda ol. Malum yeni askerler geldi. Onların dosyalarını inceleyeceğiz" dedi bende başımla onaylayıp "Emir anlaşıldı yarbayım- Albayım" dedim gülerek. Albayda güldü ve ardından herkes yemek yemeğe içeri geçerken ben ve bir kaç kişi dışarıda kalmıştık. Bir kenarıya oturup etrafı incelerken o öldürdüğüm askeri düşündüm. Yanıma birisi oturdu, ilk başta oturanın albay olduğunu düşünsemde sonradan beni odasına çağırdığı için kendisinin gelmeyeceğini düşündüm. Hızla yanıma baktığımda Üsteğmen Lee'yi gördüm, bana bakıyordu.

"Sende mi yemek yemeyeceksin" dedi, başımı evet anlamında salladım. "Ben açıkçası aklıma ölen askerler geldiği için yemek istemiyorum" dedi, "Bende aynı sebepten" dedim. Bir süre sonra "oflayıp "Şimdi Yoongi albay oldu, sikecek bizi burada." Dediğinde ona baktım, o ise şikayet etmeye devam etti "Gerçekten ben dururken onun mu rütbesini yükselttiler... kesin tümgeneralle arkadaş diye, zaten emekli olacakmış generalde, kesin o yüzden. Yoksa o hak etmiyor"

Tam bir şey diyecektim ki Albay Min önünüze geldi, ikimizde ayağa kalktık. "Seni dün, bu akşam yemeğinden sonrası için odama çağırmıştım. Fikrimi değiştirdim, ertesi gün öğle yemeğinden önce gel" dedi ve hemen ardından bana dönüp "Sanırım erken gelmen gerekecek asker Park, fazlasıyla dosya var ve ben ilgilenemem onlarla" dedi. "Emrederseniz Albayım" dedim ve onunla bir odasına ilerledim.

Odaya geldiğimizde üzerindeki paltoyu çıkartıp kenarıya astıktan sonra rütbelerinin belli olduğu ceketini de çıkarıp kenarıya astıktan sonra gömleğiyle kalmıştı. Koltuğa oturup önündeki dosyalara bakındı, bana baktığında ise "Kucağıma gelmeyecek misin bebeğim" dedi, gülümseyerek üzerimdeki ceketi çıkartıp kenarıya koyduktan sonra albayın kucağına oturdum. Beraber dosyalara bakmaya koyulmuştuk ki içerisi giderek daha da sıcak olduğu için o gömleğinin önünü açmıştı bende altımdaki iki katı çıkartıp iç çamaşırımın üzerine tişörtümü salarak oturdum onun kucağında. Beraber dosyaların yarısını bitirmiştik ki yarbay ellerini bacaklarıma götürüp yavaşça bacaklarımı okşarken boynumu öptü, kulağıma dudaklarını götürüp "Açsan yemek yiyelim mi?" Dedi. Acıkmıştım ne yalan söyleyim, akşam yemeği saati gelmişti neredeyse. "Evet, çok açım sevgilim" dedim.

Masadaki telefonu alıp yemekhanenin numarasını girdikten sonra iki kişilik yemek getirmelerini istedikten sonra telefonu kapattı. Bir eli tişörtümün içinden sokmuş bacağımı okşarken diğerini de tişörtün üstünden karnıma götürmüştü. Bende kafamı geriye atıp onun omzuna yasladım, hafifçe kafamı ona döndürüp boynunu öptüğümde o bana yanaşıp boynumu emmeye başladı. Gözlerimi kapatıp mırıldanıyorken onun saçlarını okşadım, arada saçlarını da öpüyordum. Boynumdan biraz aşağıya indiğinde üzerime bol olan tişörtün yakasını çekiştirerek kendine daha çok yer açtı. Yavaş yavaş göğsüme inerken bacağımdaki eliyle de yukarıya, penisime doğru çıkıyordu.

Tam penisime gelmişti ki kapı çaldı, bana "Masanın altına gir" demesiyle bir hızlıca masanın altına girdim, o ise sandalyesiyle biraz yanaşırken "Gel" dedi. İçeriye giren asker iki tabldotu da masaya bıraktıktan sonra "Başka bir isteğiniz var mı Albayım" dedi. Ben aşağıda muzurluk peşindeydim, albayın bacak arasına yanağımı sürtüyordum. O biraz duraksadı ve bacağıyla kendini kastırdı. Yanağımı sürtmeyi bırakıp elimi götürdüm, yavaşça bacak arasını okşarken o elini elime götürdü. "Hayır yok" diyen albayın ardından kapı açıldı ve asker çıktı. O sırada bir anda geri çekilip beni aniden kaldırıp kucağına oturttu, bende gülerek ona yaklaşıp "Sevgilimm" dedim. Bir şey olmamış gibi yanağını öptükten sonra ayağa kalktım, tam sırtımı ona dönerek oturacaktım ki beni kendine çevirdi.

Military Wound'YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin