12

26 3 0
                                    

Albay Lee'nin teklifini düşünürken aklıma aylar öncesi, Yoongi'nin beni aldattığı geldi. Adamı hafifçe süzdüm "Eğer..." diyip boğazımı temizledim "Eğer benim zevkime de öncelik verecekseniz... olur" dediğimde güldü. "Bebeğim... nasıl istesen. Senin gibi küçük bir adama yumuşak davranmak lazım. Haklısın..."

Boğazını temizleyip "O zaman... yarın sabah saat 10'da. Benim odamda" dedi, Albay Lee'ye bakıp "Elbette... uygun" dedim. O sırada adım sesleri duyduk, Lee hemen çekildi. Odaya giren Albay Min gülümseyerek "Albayım..." dedi, Albay Lee ayağa kalkıp "Bende gidiyordum..." dedi ve gitti. Albay Min'e bakıp "Yoongi~ uyuyalım mı beraber?" Dediğinde direkt botunu çıkartıp yanıma uzandı, sarılarak uyuduk.

Ertesi gün Yoongi ile beraber uyandım, Yoongi "ben duş alacağım" dedi ve onu onayladım. O duşa giderken ayaklandım, odadan sessizce çıkıp Albay Lee'nin odasına adımladım çünkü saat 09.45'i geçiyordu. Odaya geldiğimde derin nefes alıp kapıyı tıklattım, "gel" komutu ile içeriye girdiğimde "erken geldin bebeğim" dedi. Gülerek yavaşça yanına gittim ve kucağına oturup dudaklarını öptüm.

[...]
Yaklaşık bir saat sonra odadan çıktım, Albay Min'in odasının kapısını çaldım ve direkt "Gel!" komutu duydum. İçeriye geçtiğimde "Yoongi" diyerek kapıyı kapadım, Albay Min "Jimin, şu asker için yazdığımız dilekçe kabul edildi. Başka şubeye alındı ve para cezasına çarptırıldı" dedi. Gülerek bana baktı, yavaşça sırıtışı düşerken gözleri seyridi ve ağzını açtı ama konuşamadan kapadı.

Yavaşça yanına geldiğimde "Boynun... biri mi dövdü?" Dedi, başımı olumsuz anlamda sallayıp "Hayır, seviştim" dedim. Gülerek "Biz sevişmedik Jimin" itirazına cevap olarak "Biz demedim, seviştim dedim" dedim, ayağa kalkıp korkak bir adım attı ve "Sen... bunu neden... neden..?" Dediğinde "Sen bir açıklama yapmadan beni aldattığında bende aynısını yapayım ödeşiriz dedim, hak kalmasın. Sevmem" dedim. Yoongi elleriyle kendi saçlarını tutup masaya kalçasını yasladı, içindeki ağrıyı bastırmak için öne eğilerek oturuyordu. Onun acınası halini izleyip "Her şeyin bedeli vardır... şanslısın ki bağlayıp seni siktirtmeyeceğim, şimdilik" dedim ve sinirle odadan çıktım.

Yaptığım şey doğru hissettirmiyordu ama yanlışta hissettirmiyordu, sadece bir an kendimi tanıyamaz halde buldum. Ne ruhuna ne de bedenine aşık olmadığım bir adamla sırf çıkarım ve intikamım için birlikte olmuştum.

Öğlen koşusu için tüm askerlerle birlikte dışarı çıktığımızda askerleri yöneten onbaşıları izliyorduk diğer teğmenlerle bir. Albay Min'in bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama ona dönmedim, yaptığı hatayı anlamasını istiyordum. Dışarıdaki ilkbahar havası ve çiçeklerin taze kokusu ciğerlerime dolsa da düşüncelerimden ötürü kaşlarım çatıktı. Güneşi cildimde ve kirpiklerimin arasından geçip gözlerime girerken hissediyordum, gözlerimi kısıp askerleri izlerken teğmenlerin konuşmalarımı dinledim.

2 ay sonra
  Bu geçen iki ay içerisinde Albay Lee sayesinde askerliğim dört ay daha kısalmıştı ve artık geriye 5 ayım kalmıştı. Yavaşça son düzlüklere yaklaştımı hissedebiliyordum, sonunda biricik annemle özlem giderip işime ve tutkularıma devam edecektim. Ama sürekli Albay Min'in varlığı kafamı kurcalıyordu, sürekli özür mektupları ve kurutulmuş çiçekler verip duruyordu bana.

  Öğlen, teğmenlerin çocuğunun koğuşta olmadığı zamanda odadan çıkıp Albay Min'in odasına gittim, kapıyı çaldığımda "Gel" komutunu duydum. Ben içeri girdiğimde kapıyı kapatıp kitledim, ona yaklaşıp "Bekle beni..." dedim. Onun yatak odasına gittim, içeride benim eşyalarıma ayrılmış bölümü açtım. Üstüme sırtı açıp kırmızı bir askılı elbise giyip kırmızı ruj sürdüm, saçlarımı hafifçe şekillendirdikten sonra parfümümü giydim, kırmızı topuklu ayakkabımla beraber yavaşça odadan çıktım.

Military Wound'YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin