5

56 10 29
                                    

Ertesi gün "Kalk! Kalk!" Sesleriyle uyanmıştım, hızlıca kalkıp botlarımı giydim. Hemen sabah koşusu adına dışarıya çıktık, sıraya geçip sağ baştan saymıştık boy sırasına göre.

"123, son!" Diyip öne bir adım attım ardından sağa dönüp ikişerli sıraya geçtik, koskoca binanın etrafında bu soğuk havada 45 tur atmıştık. Titreyen bacaklarımla soğuğu boş verip kendimi yere atmıştım, o sırada herkes kahvaltıya gidiyordu. Yarbay ise purosunu yakmış ve lacivert paltosunu giymiş, deri eldivenleriyle önümden yürüyordu. Ben olduğumu görünce ağzındaki puroyu çekip gülümsedi ve yerde üstünde soğuktan kırağı oluşmuş bol yeşil yapraklı ve ucunda bir sürü küçük renkli çiçekleri olan çiçeği kopartıp kulağımın üstüne bıraktı. Ardından beni yerden kaldırdı "Neyin var? Ve günaydın" diyip purosunu dudaklarına götürdü.

"Bacaklarım çok ağrıyor, 45 tur bütün binanın etrafını turladık. Üstelik çok açım... donuyorum" dedim, o ise hemen üzerindeki paltoyu çıkartıp bana giydirdi. Ardından paltonun içinde kaybolan elimi tutup beni peşine takarak "Hadi gel, benim odamda yapalım kahvaltıyı sonra gün uzun" dedi.

Onun odasına geldiğimizde sandalyesine oturup telefondan yemek katını arayıp iki kahvaltı söyledi. Benim ayakta dikildiğimi görünce de beni kucağına çekti ve belime sarıldı. Gülerek bende ona sarıldığımda "Bugün için çok heyecanlıyım ve gerginim. Eminimki Kuzey Kore tatbikatımızın haberini alacaktır... umarım yanlış anlaşılmayız. Tek amacımız çalışma yapmak" dedi.  Biraz düşündükten sonra "Amerikadaki askerlerin buraya gelmesi onlar tarafından yanlış anlaşılabilir" dedim.

  Çalan kapıyla ayaklanıp kapıyı açtım, gelen iki tepsiyi alıp kapıyı kalçamla kapadıktan sonra yarbayın yanına gidip tepsileri masaya bırakıp yan şekilde kucağına oturdum. Ona yemeğini yedirecektim ki başını olumsuz anlamda salladı, kendisi bana yedirmeye başladı. Bir eliyle de belime sarılmış beni ısıtıyordu, yemeğimi yedikten sonra onun yemeğini yemesini izlemek üzere omzuna yaslanmıştım ki yarbay beni ayağa kaldırıp kendisi de kalktı. Ona "Ne oldu?" Diye sorduğumda bir şey demeden belimde duran eliyle beni kendisine sıfırlayıp ardından arkamdan bir çekmece açtı. Bana bir şey yapacağı için gergin dolu bakışlarımı sundum ona, o ise bakışlarımı gizleyebileceğim bir kumaş. Yavaşça gözlerimi kapattı kumaşla, hala korkuyordum ve ona bunu belli edercesine "Sevişmeyelim şimdi... işimiz var" dediğimde gülüp "sevişmeyeceğiz şu an. Benim komutlarıma göre hareket edeceksin" demişti. Bunu bir görev olarak algılayıp "Elbette yarbayım" dedim

"Arkanı dön" dediğinde arkamı döndüm "Dört adım at" dört adım attım ve bir sonraki komutunu da harfiyen yerime getirip sağa döndüm. Şimdi ise "On adım at" demişti, on adım attığında ise "Adımların ne kadar küçük, bebek. 10 adım daha at. Senin yirmi adımda gittiğin yere on adımda gidiyorum ben" dedikleriyle gülerken on adım daha attım. Kapıya çarpmıştım. Bana "Kapıyı aç" dediği gibi kapıyı açtım, onunda arkamdan adımladığını duymuştum. "Şimdi ise yedi adım at" tam yedi adım attığımda "Olduğun yere otur" demesiyle dizlerimin üzerine oturdum "Şimdi ise hem dizlerinin hem ellerinin üzerinde dur" aynen dediğini yapıp ellerimi de yere yasladım. Elini çeneme götürü kafamı olabildiğince geriye atmıştı, kalbim korkuyla deli gibi atıyordu. Yarbay'ın kasıklarını kalçamda hissetmemle yüzüm kızarmıştı, kafamı eğerek saklamak istesemde sıkı sıkadıya tutuyordu. Gözümdeki kumaşı açtığında karşımda benim ölçülerimde bir kadın bale kıyafeti ve ayakkabısı olduğunu gördüğümde kahkaha atıp arkamdaki Yoongi'ye baktım ve "Bunlar... benim için mi?" Diye sordum

Önce kendisi kalkıp ardından beni de kaldırmıştı, kıyafetlerin ve ayakkabının asılı olduğu askıyı alıp benim elime tutuşturdu. İklim şartlarından dolayı kurumuş olsa da bana güzel gelen dudaklarını kulağıma dayayıp "Hadi giyin, ben kahvaltı yaparkende çalışma odasında çalışırsın" demişti. Gülümseyerek başımla onayladığımda üzerimdeki asker kıyafetlerimi çıkarttı ve kenarıya koydu. Bende üzerimde giyeceğim askılı beyaz bluzu giydim, ardından altıma bale eteğini de giymiştim, kısa bir pembe saten ve belinden bağlamalı bir etekti. Bir şeyi çıkarmayı unutmuş gibi "Aa" dedi ve bir kutu alıp açtı ve bana doğrulttu. İçinde ayakkabının ayağımı acıtmaması için silikonlar vardı. Teşekkür ederek onları da takıp ayakkabıyı giydim, kurdelelerini de bağladım ve hazırdım.

Military Wound'YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin