13.Bölüm: Mahperi

885 76 291
                                    

✧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şarkı: Anıl Emre Daldal - B.

Siz de buraya bir şarkı bırakır mısınız canlarımmm???

"Kaç üye kaldı şimdi?" diye sordum, odanın içinde gezinirken.

"7." diye yanıtladı beni, Marqius de Gramont. Yanındaydım, çünkü bir amacım vardı. Yanındaydım, çünkü kaybetmek istemediğim bir gelecek vardı. Ve bu geleceği sadece bir kişi oluşturuyordu.

"Nasıl hiç iz bırakmaz?" diye sordum şüpheyle. Gerçekten inanılmaz bir şeydi. Nasıl olur da yalnızca bir kişi tüm yeraltı dünyasının en büyük örgütünün üyelerini tek tek avlayabilirdi? Elbette bu kişi beyaz kurtsa, her şey mümkündü. Bunu bir kez daha anlamıştım.

"İnan bana bilmiyorum Milena." dedi sıkıntıyla ve oturduğu koltukta bana döndü. "Doğrusu, şaşırdığımı söylemeden edemem. Benim yanımda olmanı beklemiyordum."

Elbette garipsemişti. "Senin yanında falan değilim." dedim hemen. Tekrar önüme döndüm. "Yalnızca Yüksek Şura'nın bana daha fazla şey kaybettirmesini istemiyorum, o kadar."

"Sanıyorum ki bu kaybetmekten korktuğun şey ben değilim." dedi kısık sesle. Gözlerimi yumdum. Onu bitirmek için ne kadar büyük bir arzu duyduğumu bilseydi bunları söyleyemezdi.

"Elbette." dedim acımasızca. Yalnızca ucunun bana dokunmasını istemeden şu sorunu çözmek istiyorum." Ona döndüm. "Biliyorsun, senin yanındayken ben ve ailem birer hedef." Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı. "Ve bu sorunu çözdükten sonra da artık bu işte yokum, bunu da biliyorsun zaten." diye hatırlattım.

Başını salladı ve tekrar o özgüvenli duruşunu takınıp ayağa kalktı. Ellerini ceplerine sokup ağır adımlarla bana doğru geldi ve dibimde durdu. Geri adım atmadım.

"Umarım bir oyun çevirmiyorsundur Milena. Aksi takdirde isler senin ve ailen için hiç iyi olmaz." Her zamanki o güç hevesi... Güç tehlikeliydi. Çünkü bir kez sahip olduğunda hep daha fazlasını isterdin. Hastalıklıydı.

Aramızda mesafe kalmış gibi bir adım daha yaklaştım ve gözlerinin tam içine odaklandım. "Beni kendinle karıştırma, Gramont. Bu onursuzluğu ancak sen yapabilirsin."

Gözlerini yumarken yanından geçip gittim. Hala benden sakladıklarının, bana karşı çevirdiği oyunların hesabı yoktu ve benim yapacağım şey bunun devamının gelmemesi için son hamle olacaktı.

Elimdeki bitmiş kahve kupasını tezgahın üzerine indirip çıplak ayaklarımla balkona doğru yürüdüm. Bucky koltuğa yayılarak oturmuş, elindeki kahve bardağıyla düşüncelice etrafı seyrediyordu. Sonunda viski alışkanlığını biraz olsun geçirebildiğim için mutluydum. Kahveden haz etmeyen adam için kahve artık rutin olmuştu. Mükemmel bir şeydim ben.

Parabellum ■ Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin