Alışılmışın dışında bir Bucky Barnes kurgusuna var mısınız?
Bu hikayede Bucky ve Milena hiç de iyi bir başlangıç yapmamışken zorlu bir görev için bir araya gelmek zorunda kalır.
İkisi aslında tek bir görev uğruna çalıştıklarını düşünürken perdenin a...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✧
Buraya bir şarkıbırakılır misiniz canlarım💗💗
✧
Yüksek Şura senin hayatını istiyor. Rüzgâra karşı nasıl savaşabilirsin? Dağları nasıl parçalayabilirsin? Okyanusu nasıl gömebilirsin? Işıktan nasıl kaçabilirsin? Elbette karanlığa gidebilirsiniz. Ama onlar da karanlıktalar.
✧
Eve dönmüştüm. Marqius, Yüksek Şura'da krizin başladığını, üyelerin kiralık katilleriyle harekete geçtiğini, o adamı, hatta ona kalırsa örgütü bulmaya çalıştığını söylemişti. Çünkü ona göre tek bir adam bu kadar profesyonel olamazdı. Öldürülen kişiler de normal insanlar değildi.
Benden istediği şey de tetikte olmamdı. Çünkü bela beni de bulabilirdi. Yüksek Şura'daki herkes birnevi tehlikedeydi.
Akşam olmuştu ve giysi odasında bir yandan yarın giyeceklerimi seçiyor, bir yandan da elbise seçerken dağıttığım yerleri toparlıyordum.
Bucky geldi ve kravatını çıkarıp kendine giyecek bir şeyler seçti.
"Sakallarını kes bugün." dedim elbisemi askıya asarken.
Elini sakalına götürüp aynadan yüzünü inceledi. "Haftasonu keserim."
"Yarın Paramellum'da davetimiz var, farkındasın, değil mi? Ben kimseye bu kadın kocasına hiç bakmıyor mu dedirtmem."
Sırtını dolaba yaslayıp kollarını bağdaştırdı. "Öyle mi oluyormuş?"
"Evet beyefendi, öyle oluyormuş. Biraz bakımlı ol."
"E sen kesersin o zaman sakallarımı."
Bir gömleği daha asıp ona döndüm. "Ne?"
Dudak büzdü. "Madem insanlar bu kadın hiç kocasına bakmıyor mu diyor, sen kes sakallarımı."
Gözlerimi kıstım. "Onu bile kendin yapamıyorsun, değil mi?"
Sırtını yaslandığı dolaptan çekti. "Hadi banyoya gidiyorum ben." dedi ve ağır adımlarla kapıya yöneldi. Çıkmadan da bana dönmeden: "Bekliyorum."
Yaklaşık 5 dakika sonra banyoya gitmiş, üzeri çıplak Bucky ile karşılaşmıştım.
Dikkatimi başka yere vererek ellerimi belime yerleştirdim. "Nasıl yapacağımı göster." Lavabonun üstündeki tıraş köpüğü ve jilete baktım.
"Önce tıraş köpüğünü süreceksin, sonra keseceksin, basit. Üstesinden gelebilirsin." Gülümsedi.
"Pekala..." Tıraş köpüğünü elime sıktım ve bana dönen Bucky'nin yüzüne harıl harıl sürmeye başladım. Gözlerini yummak zorunda kalmıştı. En sonunda ellerimi havluya sildim ve jileti elime aldım.
