Hayvan mı İnsan mı¿
Geçiyorlardı. Öylesine bir hiçmiş gibi zavallı cesedin yanından geçiyordu, kalbi olduğunu iddia eden insanlar. Yerde son ruhunu çoktan veren zavallı hayvanı ezmek umurlarında bile değilken ona üzülmek kalbi olduğunu iddia edenler için fazlaydı belki de.
Yere çömelip siyah kuşun kanadına baktı, Ömer. Kuşun bedenindeki yarayı hemen görmüştü.
Ortaktı acıları ve ortak acılar daima daha erken fark edilirdi.
Siyah kuşun, karganın bir kanadı eksikti... Etrafına bakındı. İleride bir kan gölü daha vardı. Zavallı hayvanın oradan buraya nasıl geldiğini merak etti. Biraz daha dikkatli baktığında orada kana bulanmış siyah ve kandan parlayan bir kanat gördü. Zavallı hayvanın kanadı oradayken kendisi buradaydı.
Etraftaki insanlara baktı. Kuşların burada tüneyemeyeceği kanaatine gelmişti. Bu kadar çok kalabalık insanın içine dengesini kaybetmeyen bir karga giremezdi. Biri onu tutmuş ve buraya doğru getirmiş olmalıydı. Zavallı hayvanın kanadını da kökünden koparıp atmışlardı.
Şehrin en işlek caddelerinde birinde birileri küçük bir katliam yaratmış ve başarmıştı.
Ömer bir siyah kuşa baktı bir de ilerideki kan gölüne. İç çekip sol koluna taktığı çantayı sırtından indirdi. Sol eli ile çantasının içini karıştırırken bugün terlediği için çıkardığı tişörtü gördü.
Kötü ve pis koktuğu için çıkardığı tişört şimdi bir cansızın bedenini gizlemek ve korumak için kullanılacaktı. Onun için pis ve önemsiz olan bu bez parçası birileri için kefen olacaktı.
Ömer başını kaldırıp etrafındaki insan seline baktı. "Ne kadar da çok insan!" diye içinden geçirirken bir an duraksadı. Çantasının içindeki eli durdu. Bir kez daha etrafına baktı.
İnsan?
İnsan tam olarak neydi? Bilimsel olarak hayvanlar aleminde olan, dinde ise akıl ile hayvandan ayrılan bu insan müstevesi de neydi?
Önündeki kargaya bakındı sonra da etrafındaki insanlara bir kez daha. Bilimsel olarak hayvanlar aleminde yer alan bu insanların, bir hayvan gibi davranması gerekmez miydi? Yırtıcı bir aslan gibi ölü bir cesede saldırıp avlamak ya da bir ayı gibi bulduğu bu et parçasını yavrularına götürmesi gerekmez miydi?
Gerekirdi. Yapmadığına göre insanlar tam olarak bahsedilen hayvan aleminde değildi.
Peki, ya dinde insan ve hayvanı ayıran bu akıl, insanda var olmasına rağmen hayvanlardan ayrılmasına yeterli miydi?
Sokak ortasında bir cesedin kaldırılması gerektiğini hayvanlar akıl edemezken insanlar akıl edebiliyor muydu? Akıl edebiliyorlardır belki de. Peki eyleme dökülmeyen her bir düşüncenin bizi hayvandan ayırdığını nasıl söyleyebilirdik.
Ömer aklı karışmış gibi insanlara baktı bir kez daha. İnsanlar ve hayvanlar belki de aynı düzeydeydi. Belki de insan ve hayvanları ayıran şey eylemler ve vicdanlardır.
Sol eline aldığı tişörtü kuşun üzerine attı ve onu örttü. Bu kirli dünyadan onu korumaya çalışmıştı. Sol eli ile iyice hayvanı örtükten sonra çantasını sol koluna çapraz bir şekilde taktı ve sol eline aldığı hayvan ile diz çöktüğü yerden ayaklandı.
Sol eline kanlar bulanmıştı bile. Kanın o sıcaklığını hissediyor ve elindeki cansız varlığın daha önce de var olduğunu bu varlığında daha önceden bir varlık ile yaşamına son verildiğini hissedebiliyordu. Belki de düşünebiliyordu. Belki de normal bir insan gibi ilk önce akledip sonra da hissedebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILDAYANLARIN ÇIĞLIĞI (Kısa Hikayeler)
ContoKitapta kısa hikayelere yer verilmiştir. .