13.05.1920
Sonsuz Sevdiğim Kadına,Bugün bir adamla karşılaştım. Aynı cepheye gidiyormuşuz. Ah, bunu söylediğimde senin de aklına gelen ilk şey onunla aynı safta olduğumuz değil mi?
Ama değil, sevgilim. İkimiz de bu tren yolculuğunda birbirimize nasıl dost olduysak bu sonun başlangıcında da birbirimize düşman olacakmışız.
O, o kadar iyi bir insan ki... Tanrım, onu düşman olarak göremiyorum.
Söylesene bana, sonsuz sevdiğim, onun yüzündeki bu çocuksu masumiyet dururken ben nasıl ona düşman diyebilirim? Tanrı aklımı ve kalbimi korusun ki içimdeki insan yok olmasın.
14.05.1920
Sonsuz Sevdiğim Kadına,Yolculuğun bitmesine sayılı günler kaldı. Belki de bu, Tanrı'nın bana bu hayattaki en büyük cezasıdır.
Ben burada bu gencecik, masum delikanlıyı gördükçe yüreğim dağlanıyor, sonsuz sevdiğim.
Ona sordum. "Neden bu savaşın içindesin?" diye. Yanıtı ile yüreğim bir kez daha dağlandı. "Ah Bay W. Evimde otururken birden köyü askerler bastı. Hayır, hayır, endişelenmeyin. Düşman askeri değil. Bizim askerlerimizdi gelenler. Onları görünce nasıl gururlandığımı size anlatmak ile hikayemi uzatmak istemem ama onlara karşı nasıl gurur duyduğumu ve saatler içinde gururlarını nasıl yok ettiklerine şahit oldum. Onlar acımasızlar, Bay W. Onlar kendi halkına bile kinle yaklaşanlardır. Her kapıyı tek tek çaldılar ve herkesten para istediler. Nedeni ise savaştan dolayı boşalan hazineymiş. Onlar bizim kanımız ile savaşırken bizim paramız ile silahları ellerimize veriyorlar. Diğer insanların çığlıklarını duymamak için evin pencerelerini, kapılarını kapattık ve öylece kendi sonumuzu bekledik. Biz fakiriz Bay W. İki kuruşumuz varsa da bu daha cebimize gelmeden gider. Tarımdan ne kadar elde edebilirsin ki? Hele de savaşta olan bir ülkenin toprağındaysanız?
Ah yine, çok uzattım. Üzgünüm. Sıra bizim eve geldi. Kapıyı kırarcasına çalıp bizim çıkmamızı beklediler. Benim bir babam yok ama benden küçük iki kardeşim var. Cesur Luca ve güzeller güzeli Alis. Ah onları koruma görevi bendeydi ve zavallı annemede kapıyı açma görevi düşmüştü.
O kapıyı açtıktan bir dakika sonra annemin keskin ve acı çığlığı kulaklarımıza doldu. Ardından da küçük odamıza giren askerler. Gözleri ben ve Alis arasında gidip geliyorlardı ve o an birinin eli Alis’in üzerine doğru gitti.
Tanrım, ne çok korkmuştum o gün. Kardeşimi benden alacaklar diye kalbim kendini unutmuştu, annemin tekrar yükselen çığlığı ve kardeşlerimin bağırışları ile yeniden kendime gelip onu, o pis ellerden çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILDAYANLARIN ÇIĞLIĞI (Kısa Hikayeler)
Short StoryKitapta kısa hikayelere yer verilmiştir. .