Bal rengi gözlerle daha sonrasında hiç karşılaşmadı. Kendine verdiği sözün aksine o gözlerdeki sıcaklığı aramıştı sürekli. Üç gün olmuştu otele yerleşeli. Tek düze geçiyordu günler. Hep aynı rutinde gerçekleşiyordu hayat. Yaptıkları tek farklı aktivite arada arkadaşlarla buluşmaktı.
Seminere hazırlanmak için son günleriydi. Sevde etrafında dolaşan kara gerginlik bulutlarının günden güne çoğaldığını hissedebiliyordu. Genç kızı boğan bu durum asla geçmiyor, en fazla zihninin derinliklerine itiliyordu. Kafasının dağılmaya, olabildiğince rahatlamaya ihtiyacı vardı. Başarısızlıktan korkmak başarısızlık getirirdi. Aklının bir köşesinde yankılanan bir gerçekti bu.
Giyinmiş Sevgi'yi bekliyordu şimdi. Yatağın ucuna oturmuş ayaklarını bir ileri bir geri sallıyordu. Hazırlanması niye bu kadar uzun sürüyordu bu kızın, hâlâ anlayamamıştı. Çantasından telefonunu aldı, sosyal medyada gezinmeye koyuldu. Onlarca insan, onlarca hayat, onlarca hikaye... İşi bu hikayeleri anlamaktı zaten.
"Ben nasıl altıda kalkıp geç kalabiliyorum ya?" Sevgi'nin sesini duyunca ona doğru döndü Sevde.
"Çok büyük bir yetenek işi,"dedi Sevde çantasını omzuna takarken. "Çıkalım artık Allah aşkına. Geciktik zaten."
Sevgi kafasıyla onayladı ve Sevde'nin peşine takıldı. Odadan çıkarken hızlıca taksi çağırmışlardı. Sessiz bir bekleyişten sonra gelen taksiye bindiler. Sevde tekrardan telefonunu çıkardı, mesajlarını ve maillerini son bir kez kontrol etti. Nil'den gelen birkaç mesaj, hasta randevuları, site reklamları... Alışıldık şeylerdi bütün bunlar, günlük hayatının bir parçasıydılar. Kendine ait küçük konfor alanı.
Alışveriş merkezi görüş alanına girince telefonu çantasına attı. Parayı ödediler, alışveriş merkezine girdiler. Hangi mağazaya gireceklerini önceden belirlemişlerdi. İçeriye girdikleri gibi etrafa bakınmaya başladılar.
Sevde'nin elbiseler ve eteklerin bulunduğu alana doğru yönelmişti adımları. Yavaş yavaş gezinirken göz gezdiriyordu kıyafetlere. Güzel parçalar vardı ancak yapacağı konuşmaya hangisi giderdi bilmiyordu. Kafasını kaldırıp etrafına bakındı ve istediği şeyi direkt buldu. Siyah, sade ama bir o kadar da şık bir elbise. Büyülenmişçesine elbiseye doğru ilerledi. Kendi bedenini buldu ve deneme kabinlerine ilerledi.
Elbise üstüne tam oturmuştu. Dizlerinin hemen altında bitiyor, vücut hatlarına iltifat edercesine yukarı kıvrılarak çıkıyordu. Kendine baktıkça mutlu oluyordu. Bal rengi gözler aklına geldi birden, sebepsiz yere. Hemen Sevgi'yi aradı. Elbiseyi almayı gerçekten çok istiyordu. Her şeye rağmen ikinci bir görüş almak mantıklı geliyordu.
Tık tık tık... "Sevde, geldim aç."
Sevde kapıyı açtı ve arkadaşının kendisini görmesine izin verdi. Sevgi, genç kızı gözleriyle süzdü ve kocaman gülümsedi. Genç kız kendini arkadaşının kollarında buldu. Sevgi geri çekildi ve arkadaşını tekrardan gözden geçirdi.
"Çok güzel olmuş sevgilim."
"Ciddi misin? Ben de çok beğendim ama,"
"Ama,"
"Fazla olur diye korkuyorum,"dedi Sevde bir çırpıda. "Hem üzerine giyecek bir şey getirmedim sanırım."
Abartılı bir şaşkınlıkla, "Hastir lan oradan. Millet neler giyiyor. Gayet de güzel üstündeki,"dedi Sevgi. "Ben krem rengi ceketimi veririm sana. Onu giyersin üzerine dengelenir."
"Peki,"
Kabinden çıktı Sevgi. "Diğer kabine gidiyorum kendime aldığımı deneyeceğim. Giyinince gelirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Hava Yolları
Storie d'amoreHayatta spontane seçimler insanı en beklenmedik anda yakalar. Bu seçimler yeni bir hobi edinmek kadar basit de olabilir, o anda, bir uçağın koltuğunda oturmuş kulaklıklarından yayılan müziğe mırıldanarak eşlik eden genç kızın arkadaşı sayesinde verd...