Seninle konuşabilecek kadar heybetli değildi belki kelimelerim.
Nazım Hikmet
Cihangir "Neredesin sen? Korktum. Acil şubeye gitmemiz lazım" Altan "Açıktım simit almaya geldim. Mihranları gördüm selam verdim. Ne oldu hadi gidelim" dedi arabaya gittiler. Atakan Altan'ın gitmesiyle biraz rahatladı. Tayfun "Bu o dimi gizemli sevgilin. Bunca zaman iyi sakladın. Şimdi tanışma vakti" Atakan sinirden kudurmuş bir vaziyette yumruklarını sıkarak "Salak salak konuşma. Gizemli sevgilim falan değil. Uzak dur kızdan" Tayfun "Belli. Uzak durma konusunda söz veremem. Kız da polis mi yazık. Mafya ve polis aşkı. Filmeler deki gibi" dedi güldü. Ortalığın iyice karışacağını anlayan Mihran Atakan'ı kolundan tutup uzaklaştırdı. Arabaya bindiler. Mihran Atakan'ın biraz sakinleşmesine izin verdikten sonra konuşmaya başladı. Mihran "Ne olacak abi böyle. Kızın başı belaya girmez umarım" Atakan "Hele bir yaklaşsın bakıyım ben onu nasıl gömüyorum" Mihran "Nereden de anladı. Öyle bakıyorsun ki anlamamak salaklık olur" dedi Atakan verecek cevap bulamadı. Kendine söz geçiremediği için kızdı. Ya başına bir şey gelirse kendini nasıl affederdi. Hiç iyi olmamıştı bu karşılaşma.
2 gün sonra
Her zaman olduğu gibi o sabahta evde koşuşturmaca vardı. Atakan ve Mihran işleri olduğu için hızlıca kahvaltı yaptılar. Füsun da izin günündeydi ama Kıymet sultan eve misafir çağırmıştı. Aleyna ve Selma, Saliha mutfaktaydı. Kıymet Hakimi de evden göndermeye çalışıyordu. En sonunda dayanaman Hakim Atakanların arkasına yetişmeye çalıştı. O günden beri aklı Altandaydı. Feyyaz arada gizlice kontrol ediyordu ama içi rahat değildi. Geçen Derin ve Ayşim'i görmüştü ayak üstü sohbet edip hal hatır sormuştu. Tayfun da ses yoktu. Kim bilir nasıl bir kötülük düşünüyordu. Füsun'a da söylemişlerdi. Eski nişanlısının peşine takılma ihtimaline karşı hep evdekiler ya da Feyyaz işe getirip götürüyordu. O da iyi değildi ne kadar iyi durmaya çalışsa da. Zamanın da bırakıp gitmiş sonrada başına bela olmuştu. Kötü şeyler yaşamıştı. Sonunda ofise gelmişlerdi. Önce odalarına gittiler. Yapılacak işleri yapıp çıkacaklardı. Bugün önemli bir toplantı vardı. Babaları ile oraya gideceklerdi. Özel serginin yapıldığı salondaydı. Gizlilik için böyle bir fikir bulmuşlardı. Masanın önde gelenleri ve Aleyna'nın babası katılacaktı. Zaten onu ikna etmek için gitmişti. Feyyaz'ı aradı istediği arabayı alıp şirkete gelmesini istedi. 2 saat sonra herkes hazırdı. Hemen yola çıktılar. Uzun zaman sonra ilk defa masa toplanıyordu. Herkes şık ve sertti. Feyyaz dışarıda bekleyecekti. Cemre toplantıya katılacaktı. Toplantı yaklaşık 1 saat sürdü. O sırada Feyyaz da sergiyi gezdi. Atakanlar toplantıdan çıkarken içeri Alya ve Cihangir girdi. Feyyaz hemen arına gitti. Polisin geldiğini hızlıca dağılmaları gerektiğini söyledi. Onlarda bazıları arka kapıdan bazıları sergiden çıktılar. Atakan ve Mihran tekrar sergiye geleceklerdi o yüzden arka kapıdan çıktılar. Feyyaz Hakim'i şirkete bırakacaktı. Hep birlikte arabaya gittiler. Giderken Atakan'ın duyacağı şekilde "Ato bak her seferinde kıl payı kurtuluyoruz. Fazla uzamaz bu hırsız polis oyunu deyim sana" Atakan "Sus Feyyaz ödüm kopuyor" Mihran "Ne fısıldaşıyorsunuz. Bir problem yok dimi" dedi ikisi de yok manasında kafa salladılar. Tam arabaya binecekken Altan'ı gördü. Gizlendi ama görmüş müydü acaba. Sakince arabaya bindi. Tekrar serginin önüne geldiler. İkisi indi ikisi de yola devam etti. Ortada kimse gözükmüyordu. Demek ki gittiler diye düşündü. Sergiyi gezdikten sonra Selma'nın modaevine gittiler.
3 gün sonra (Altandan)
Alya gelince o da nöbete gitmek için kapıya yöneldi. Altan "Alya dolapta yemek var. Derin de birazdan gelir yiyin. Ben çıkıyorum" dedi ayakkabısını giydi. Hızlıca sahile doğru gitmeye başladı. Sinirleri tepesindeydi. Kötü hissediyordu. Hatta aptal yerine konmuş hissediyordu. 40-45 dk yürümenin sonunda sahile vardı. Telefonu çıkarttı tam arayacakken Atakan karşısındaydı. Ne hal hatır sormaya hali vardı ne de yüzüne bakmaya. Atakan da anlamış olacak ki hiçbir şey demeden arabaya doğru gittiler. Altan "Feyyaz yok mu? Nasıl ayrıldınız" Atakan "Onun işi var gelmedi. Sen niye çağırdın" dedi Altan histerik bir kahkaha attı Atakan şaşırdı. Altan "Kusura bakmayın baya meşgul birisin dimi Kara" dedi o an Atakan başından aşağı kaynar sular döküldü. Ne karası bile diyemedi. Her şeyi öğrenmişti ama nasıl. Altan "Nereden öğrendim diye merak ediyorsun dimi" Atakan "Altan ben..." dedi kaldı. Altan "Sen konuşma boşver ben konuşuyum sen dinle. Ne zaman Kara ile ilgili operasyon var siz oradasınız. Başta restoran, sonra büro, en sonunda da sergi. Alya'nın dün gördüğünü unuttum. Hep karşılaştık. Hiç anlam veremedim ta ki kamere kaydına bakana kadar. Sergi günü giriş var çıkış yok tekrar geliş var biz çıktıktan sonra. Seni görür gibi oldum ama benzettim sandım. Sendin kıyafetten tanıdım. Ben artık seninle ilgili neye şaşıracağıma şaşırdım. Neden her defasında ben yanılıyorum. Yok dedim bırakmaz bıraktın. O değildir dedim sen çıktın. Amerika'ya gidiş tarihinle Amerika da ki büyük toplantı tutmasıyla dedim artık kendini kandırma. Niye Atakan söylesene niye her defasında hayal kırıklığısın benim için " Atakan "Kara ben değilim ama oğluyum. Haklısın tesadüf değildi hiç biri. Altan ben seni üzmemek için seni kırdım. Evet şimdi üzülecek ama geçecek dedim. Başka dünyanın insanısınız dedi Feyyaz aşarız dedim. Aşamadım ben yapamadım. Yapmak istediklerimle yaptıklarım ters oldu. Beceremedim. Şu hayatta her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Ne mafyanın oğlu olabildim ne de sıradan biri. Atakan bile olmadım ki." Altan "Ne saçmalıyorsun sen ya. Farklı dünyaymış ta, Atakan olamamış ta falan filan. Atakan yeter bir de kendini acındırma." Atakan "Bırak ta anlatıyım" Altan "Anlatma. Sana geçmişin hesabını sormuyorum. Ne haddime Bay Kara" Atakan "Neyi soruyorsun o zaman" Altan "Hiç bir şey. Git teslim ol. Beni seninle uğraştırma. Karşıma da çıkma acımam." Atakan "Alya bilmiyor dimi. Hatta kimse bilmiyor. Niye bu yükü de yükledin omuzlarına. Bul delilini at beni hapse. Belki o zaman sana olan sevgim biter" dedi Altan dediğini anlamaya çalıştı. Sanki beyni durmuştu. Hala seviyor muydu gerçekten. Altan "Aynen baya seviyorsun. Hatta aşkından başkasıyla nişanlandın. Aşkın gözü kör derlerdi inanmazdım. Bak" Atakan "Seni sevmediğimi düşünmüyorsun değil mi? Kızım, babam dedi ki onun hayatını mahvedersin bizim gibiler bizim gibilerle evlenmeli, sevmeli dedi." Altan "Sende tamam mı dedin" Atakan "Ben onsuz yapamam dedim. Bırak beni dedim. Ben senin gibi olmayacağım dedim. Biz mutlu oluruz dedim ama nasıl sana gel mafyanın karısı ol diyeyim. Çok düşündüm babamı ikna etmeye çalıştım. Düşündükçe haklı olduğuna karar verdim. Senin huzurlu, temiz hayatından koparıp kirli, karanlık bir hayata sürükleyemedim. Altan ben günlerce yemek yemedim, düşünmekten kafayı yedim. Nefes alamadım. Bu hayattaki tek doğrum sendin. Sende olmayınca kayboldum, yanlış biri oldum." Altan "İyi ki babanı dinlemişsin. Benim sevdiğim adam bu değildi. Ben senin için doğru değildim kocaman bir yanlıştım. Her neyse bundan sonra on kere dikkat et peşindeyim" Atakan "Olur, hala boks okulu açmak istiyor musun Altan Kaplan"
Günler çabuk geçiyor 120 gündür yoklar. Ben kıyamıyorum eski bölümleri izlemeye. Gözlerim doluyor. küçük bir yüzleşme yazdım.
Güzel Günler'e :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişmez Aşk
FanfictionBazı duygular üzerinden zaman geçmesine rağmen değişmez tıpkı yarım kalmak gibi. Yarım kalan şeyleri tamamlamak çok zordur. Ya hiç beklemediğin anda karşına çıkarsa bu yarım kalan duygu. İnsani bilinmeze sokar. Altan ve Atakan gibi. Kavuşma arzul...