Arabaların yanına geldiler. Kim hangi arabayla gidecek diye konuşmaya başladılar. Selma "Feyyaz sen Füsun ve kızları al bizde birlikte gidelim" Feyyaz "Olur. Füsun sen hastaneye mi?" Füsun "Evet , hastam taburcu olacak imza atacağım" Alya "Biz size rahmet vermesek şuradan otobüsle giderdik" Kıymet "Olmaz kızım iki tane araba var niye otobüse binesiniz" Saliha "Aynen öyle hem ayarladık iste binin bakıyım" dedi herkes arabasına bindi. Önce Füsun'u bıraktılar. Sonra kızlara geldi sıra. Feyyaz "Çok zaman oldu dimi. İkinizin hala arkadaş olmasına şaşırdım" Alya "Ya çok oldu biliyor musun bende size şaşırdım" dedi kinayeli bir şekilde. Feyyaz sustu bir şey diyemedi. Altan "Bakma sen Alya'ya. Geçmiş geçmişte kaldı." Alya "Aynen geçti gitti. Şuradan sola dönüp düz gideceksin" Feyyaz "Tamam" sonra müzik açtı. Kimse konuşmadı konuşmak istemedi. Bu konu Altan'ı üzüyordu. Alya da bildiği için sustu kapattı. Feyyaz da kendini suçlu hissettiği için konuşmadı. En sonunda eve vardılar. Alya teşekkür bile etmeden indi gitti. Altan "Teşekkür ederim. Alya'nın kusuruna bakma." dedi ve cevap vermesini beklemeden gitti. Duymak istemiyordu. Alya "Ne söyledin o yalancıya" Altan "Aman ne diyebilirim teşekkür ettim" dedi ve odasına gitti. Alya' operasyon günü karşılaştıklarını anlattığı için ikisini görünce şaşırmamıştı.
3 gün sonra
Toplantı odasında oturmuş Çetin komiserin gelmesini bekliyordu. Alya ve Cihangir yarı uyanık yarı uykuluydu. Bu halleri Altan'ın gülmesine sebep oldu. Çok yorgunlardı. Dün gece yine Kara nöbeti vardı. Bu Kara bunları bitirecekti. Telefonun sesiyle ikisi de sıçradı. Altan bu sefer kahka attı. Çalan telefon onundu. Açtı. Altan "Derin" Derin" Efendim abla" Altan "Nasılsın bakalım. Sabah aramışsın telefon çantadaydı duymadım" Derin "İyiyim, sen nasılsın? Hem bana diyorsun aradın mı aç diye hem de kendin açmıyorsun. Nasıl bir iş bu" dedi güldü. Altan "İyiyim canım özledim seni. Ben ablayım o yüzden" Derin "Ya abla geleli 3 gün oldu ne ara özledin" Altan "Özledim demek ki sen özlemedin" Derin "Saçmalama abla. Sabah açmayınca korktum. İyisin dimi bir şey yok" Altan "Yok canım. İyiyim toplantı odasında Çetin abiyi bekliyoruz. Alya ve Cihangirle" Derin "Selam söyle" Altan "Söylerim. Neyse sen ne yaptın çok yorucu mu?" Derin "Senin iş kadar olmasa da biraz yorucu. Onun dışında bura baya güzel. Sende gelsen keşke bayılırsın." Altan "Bu bir teklif mi? Dikkat et kedine. Yemeklerini ye. Şimdi kapatıyorum Çetin abi geldi" dedi ve kapattılar. Çetin komiserin gelmesiyle toplantı başladı. Önce gece nöbetten bilgi aldı. Sonra da başka plan yapmaya karar verdiler. Alya "Şimdi biz bu adamı kovaladıkça adam bir şekilde kaçıyor. Biz adamlarıyla iletişim kursak. Mesala Muratla. Silahımızı sınırdan geçirmesini istesek. Murat da izin için Karayla konuşur. Onu takip etsek" Cihangir "Yada birimiz Murat'ın yanında çalışmaya başlaya biliriz" bu fikri Çetin komiser beğendi. Çetin "Peki olacak bu kişi". Hemen kim olsun diye düşündüler. Cihangir çalışmak istedi ama Çetin izin vermedi. Bu operasyonun dışarıdaki kısmı için lazımdı. Hem de fiziksel olarak fazla dikkat çekiciydi. Altan "Aslında Cumali bu iş için olur. Tecrübeli. Fiziksel olarak da uygun. Saf duruyor." Çetin "Hemen Cumali'yi çağırın. Bakalım bu sefer olacak" dedi. Cumali gelene kadar hırsızlık ile ilgili dosyayı konuştular. Bulmaları an meselesiydi. Bu usta hırsızı. Altan'ın tekrar telefonu çaldı. Açtı telefonu karşıdaki kişiyle sessizce konuşmaya başladı. Çetin ve diğerleri ne olduğunu merak ettiler. Telefonu kapatınca Altan hırsızın bir restoranda olduğunu söyledi. Acil çıkması gerektiğini ekibin onu beklediğini söyleyerek çıktı.
Yarım saat sonra restoranın oraya geldiler. Ahmet kapıda, Pınar da arabada hazır bir şekilde beklemesini istedi. Kendi de Ali ile birlikte indi içeriye doğru yürüdü. Kapıda ki garson konuşacaktı ki Altan cebinden kimliği gösterdi. Sustu. Ali de içeriyi gezmeye başladı arkasında da Altan. Köşede biriyle oturduğunu gördüler. Sessizce oraya gittiler. Ali arkasından omzunu sıktı. Neye uğradığına şaşırdı ve ayağa kalktı. Bağırmaya başladı. Hırsız "Ne oluyor oğlum sen kimsin" dedi. Ali "Polis" deyince kaçmaya çalıştı. Altan da hemen kolundan tuttu. Restorandakiler korkmaya başladı. Ali "Sakin olun arkadaşlar polis" dedi ama herkes daha çok korkmaya başladı. Hırsızda hala kurtulmaya çalışıyordu. Ali ve Altan kapıya doğru giderken herkes den özür diledi. Kapıyı açıp dışarı çıkacaklardı ki elindeki bıçağı Altan'ın bacağına sapladı. Altan acıyla bağırmaya başladı. Ahmet hemen Altan'ı tuttu. Bıçağı çıkardığı için kan akıyordu. Masaların arasından ben doktorum diye biri geldi. Kafasını kaldırıp gelene baktığında Füsun'u gördü. Garsonda temiz örtü istedi ve yaraya bastırdı. Füsun Ahmet'in yanına gitti. Örtüyü bastırması için Selma'yı çağırdı. Kendisi ambulans ekibiyle konuştu. Altan yerde acıdan kıvranırken bir taraftan da Ahmet'e komutlar veriyordu. Altan "Ahmet siz gidin sorguya başlayın." Ahmet "ben o zaman söyleyeyim onlar gitsin ben sizinle kalayım" diye arkadaşlarının yanına gidecekken Altan bağırmaya çalıştı. Altan "Sen de git ben iyiyim kimseye bir şey söyleme. Hemen dikiş atarlar gelirim" dedi Ahmette tamam dedi gittiler. Füsun ise neden böyle yaptığını yarasının derin olduğunu söyledi. Selma da etraftan temiz örtü topluyordu. Füsun "Altan kımıldama" dedi. Selma'nın telefonu çaldı. Füsun "Kim Mihran mı?" dedi Selma da evet dedi açtı telefonu. Selma "Efendim" dedi konuşmak için biraz ileri gitti. Füsun "Nasıl sapladı bıçağı kaşla gözün arasında" Altan "Bilmiyorum ama bıçağı çıkarmaya çalışırken aşağı kaydı" Füsun "Dayan ambulans geldi. Sakin gözünü kapatma" diye uyarırken Selma da geldi. Hemen ambulansa binip gittiler.
Artık Gülce ailesiyle tanışma vakti. Çok özledim onları. O atışmalarını, yerleşme problemlerini, uzun yemek masalarını, koşuşturmalarını...
Güzel Günler'e....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişmez Aşk
FanficBazı duygular üzerinden zaman geçmesine rağmen değişmez tıpkı yarım kalmak gibi. Yarım kalan şeyleri tamamlamak çok zordur. Ya hiç beklemediğin anda karşına çıkarsa bu yarım kalan duygu. İnsani bilinmeze sokar. Altan ve Atakan gibi. Kavuşma arzul...