sabah nelssonun kokusuyla uyanmak kadar güzel bir şey yoktu şu hayatta. kafam nelssonun çıplak göğsündeydi ve nelsson hala uyuyordu. göğsüne küçük küçük öpücükler kondurduğum da kıpraşmaya başladı.
"günaydın." dedi uyku sersemi sesiyle
o kadar tatlıydı kı dayanamayarak ağzını elimle büzüp dudağına öpücük kondurdum. "günaydın aşk bahçem." dedim enerjik sesimle
"hayırdır nelsson aşkıyla mı uyandın?" dedi gülerek
"ben her zaman nelsson aşkıyla dolaşıyorum." dedim doğrulurken.
o da doğrulduğun da dudağına öpücük kondurarak "sarım benim." dedim sevgi dolu sesimle
"dün bana kızmadın dime aşkım?"dedim sorarak
"yok bebeğim niye kızayım sana?" dedi normal çıkarttığı ses tonuyla
yüzüm düştüğün de elini enseme atarak "noldu?" dedi kaşlarını çatmıştı.
"yok bir şey kahvaltı edelim hadi." dedim ayağa kalkıp pantolonumu giyerken.
"noldu yavrum bir anda?" dedi o da ayağa kalkıp hemen yanımda durarak.
"bir şey yok gerçekten." dedim ve inanması için gülümsemeye çalıştım.
ellerini nazikçe tuttuğum da "noldu mesut söyler misin?" dedi ciddi çıkan ses tonuyla
ellerimi ellerinden kurtardığım da ellerimi birleştirerek kafamı aşşağıya eğdim ve "dün için kızmamışsın?" dedim dudaklarımı büzerek.
"anlamadım?" dedi gerçekten anlamayarak
"dün kızmamışsın ya, normalde hep kızardın. umursamıyor musun artık beni?" dedim yüzüne bakarak
gülse mi şaşırsa mı bilememişti sanki. ellerimi tekrardan ellerine aldığın da "aşkım saçmalama. dün kızdım evet, ama sana kızmaya hakkım yok sonuçta senin de bir hayatın var. arkadaşlarınla çıkmak istemen çok normal bir şey. seni sık boğaz ederek kendimden uzaklaştırmak istemiyorum." dedi kendini açıklayarak
"senin benim üzerimde her şeye hakkın var. ayrıca sık boğaz etmiyorsun, böyle düşünmen güzel ama ne biliyim işte. her zaman kızdığın için şuan kızmaman garip geldi." dedim ona bakarak
alnıma öpücük kondurduğun da "oy benim bir tanem. sen iste ben her zaman kıskanırım seni." dedi gülerek.
bende ona güldüğüm de "erkeğim benim." dedim
giyinerek aşşağıya indiğimizde her zaman ki kahvaltıcıya gittik. her ne kadar burda ki selin denen kızı sevmesem de nelsson bu mekanı ve yemeklerini seviyordu. tek göndermiyordum ama beraber geliyorduk buraya.
kız gelip siparişlerimizi aldığın da nelssona bakarak "kıza bakmamak için kendini yedin aşkım." dedim gülerek. ben yanlış anlamayayım diye sipariş verirken bile yüzüne bakmıyordu.
"yoo, öyle bir şey yapmıyorum ki." dedi omzunu silkmiş ve masanın üzerinden elimi tutmuştu. zaten kimse olmadığı için rahattık.
onun bu haline güldüğüm de siparişlerimiz gelmişti. kıza bir saniyelik bir bakış attığın kaşlarımı çatarak beklemeye başladım ama kendimi gülmemek için zor tutuyordum.
kız gittiğin de nelsson bakışımı görüp yutkundu ve "noldu aşkım?" dedi korkarak
"gördüm." dedim sinirli çıkartmaya çalıştığım ses tonumla
"aşkım vallahi bakmadım ya, yanlışlıkla gitti gözüm gerçekten." dedi hızlı hızlı konuşarak
onun bu haline dayanmayarak güldüğüm de "aşkım şaka yapıyorum ya." dedim
rahat bir nefes verdiğin de "şakanı yesinler, böyle şaka mı olur vicdansız." dedi
"bende seni yiyim." dedim öpücük atarak
"mesut yapmasana insan içinde." dedi sıkıntılı ses tonuyla
"utanıyor musun benden?" dedim dudaklarımı büzerek
"tövbe haşa ne haddime." dedi bana bakarak
onun bu hareketine güldüğüm de "hep insan içinde yapıyorsun, birazda evde göstersen şu hareketlerini." dedi kaşlarını kaldırarak
"allah allah?" dedim bende kaşlarımı kaldırarak
"tamam aşkım sen ne zaman istersen o zaman yap." dedi yüz ifademi gördüğünde. hemen r yapıyordu canım sevgilim.
"sarım benim çok seviyorum seni." dedim aşka geldiğim de
"mesut seni var ya.." dedi ve ardından dudağını ısırarak kafasını iki yana salladı.
masada ki eline vurduğum da "çüş!" dedim ve hemen ardından "ye yemeğini hadi." diyerek yemeğimi yemeğe başladım.
kahvaltımızı güzelce ettikten sonra hesabı ödeyerek kalktık. her zaman ki gibi nelsson ödemişti. asla ama asla ödettirmiyordu bana hesap.
arabaya bindiğimizde beni antreman olan yere bırakmak için sürmeye başladı nelsson. ilk önce beni bırakacak ardından da kendisi gidecekti antremana.
"aşkım neden hiç hesap ödettirmiyorsun bana? ara sıra da ben ödeyeyim gerçekten kötü hissediyorum." dedim nelssonun karizmatik suratına bakarak
"ne gerek var yavrum? ben senin elini sıcak sudan soğuk suya sokmam." dedi burnunu çekerek.
"erkek yaa." dedim dayanamayarak. her ne kadar kızsam da böyle sözler söyleyince etkiliyordu beni şerefsiz.
antremanın olduğu yere geldiğimiz de arabayı durdurarak bana döndü. bende ona döndüğümde sıkıca sarıldı ve boynuma öpücük kondurarak ayrıldı benden.
"iyi antremanlar iki gözümün çiçeği." dedi dudağıma öpücük kondurarak
"sana da benim salak kekom." dedim iltifatından dolayı. bende ona son kez bir öpücük verdiğim de arabdan inerek kapıyı kapattım.
arkamdan camı açtığında "hey yavrum benim be!" dedi bağırarak. ona güldüğüm de yürümeye devam ettim. içeri girdiğim de ise güçlü egzoz sesini duydum.
evet ben geldim
çok şaşırdınız dime bende şaşırdım agahahshw
aşkın olayıma yeni bölüm atınca buda eksik kalmasın dedim agahahshs