evde kendi kendime kuduruyordum. mesut yine arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı. söylediğine göre manzaralı tepe gibi bir yere oturmuşlardı ve bira içiyorlardı. benim yanıma gelmesini söylemiştim ama nazikçe reddetmişti beni. o da haklıydı çünkü sürekli benimle olmasını istiyordum. kendimi durdurarak bir şey dememiş trip atmamıştım. onu sıktığım için ayrılacak diye korkuyordum.
karşımda televizyon açıkken mesutu aradım. bir kaç çalıştan sonra açıldı telefon "aşkım?" mesutun sesini duyduğum da derin bir iç çektim. özlemiştim
"napıyorsun hayatım?" dedim koltukta sırt üstü yatarak
"aşkım yarım saat öncede söylediğim gibi oturuyoruz." dedi ses tonu sıkılmış gibi çıkıyordu. yada bana öyle gelmişti bilmiyordum.
"neyse tamam özür dilerim rahatsız ettiğim için." dedim pişman çıkan sesimle.
"ne rahatsız etmesi hayatım? saçmalama." dedi mesutta bana karşılık
"tamam tamam, sen kapat eve geçince ararsın konuşuruz." dedim sesimi normal çıkararak
"tamam bitanem seviyorum seni." dedi
"bende aşkım." dedim ve kapattım telefonu. böyle yapmam yanlıştı farkındaydım. ama paylaşmak istemiyordum onu.
derince ofladığım da kafayı yememek için zanioloya mesaj çektim bize gelmesi için. yarım saate burada olacağına dair kısa bir mesaj çektiğin de onu beklemeye başladım.
kapı çaldığın da mesutada haber vermiştim zaniolonun bana geleceğine dair. kapıyı açtığım da zanioloyla selamlaşarak içeri girdik. salona oturduğumuz da moralimin düşük olduğunu farketmişti.
"noldu lan? yine yüzünden düşen bin parça?" dedi sorarak
"olum ben çok kısıtlayıcı mıyım? yada çok mu kafamda kuruyorum?" diye sordum ona bakarak.
zaniolo güldüğün de "sence amk? öylesin." dedi kafasını sallayarak
cevabına ofladığım da "sevilmiyecek biriyim yani?" dedim üzülerek
"çıkarttığı şeye bak amınakoyayım." diye söylendi kendi kendine
"ya şimdi mesut arkadaşlarıyla çıktı yanıma gelmedi. benim de aklım kalıyor onda o yüzden arayıp duruyorum, sıkılmış mıdır benden?" diye sordum kaşlarımı çatarak
"kanka şimdi düşündüğüm zaman ferdi beni bu kadar kıskansa ve kısıtlasa hoşuma gider." ye dalgınlıkla konuştu. gözlerim şaşkınlıkla açılırken "ney?" dedim şokla
o da söylediği şeyi farkettiğin de "hassiktir ya!" dedi bağırarak
"ne ferdisi lan? ne diyorsun?" dedim kaşlarım hala çatıkken
ofladı ve "ferdiyle sevgiliyiz. sakın kimseye söyliyim deme ferdi ağzıma sıçar." dedi kafasını iki yana sallayarak
"sende mi ulan?" diye konuştum şaşkınlıkla
kafasını salladığın da aşık aşık gülümseyerek "bende ulan." dedi
onun bu haline güldüğüm de "demek ferdi ha?" dedim
"valla ferdi. sadece ferdim." dedi o da bana bakarak.
şoku üstümden attığım da "senin niye aklın kalıyor ki mesutta? bak ferdi de onun yanında ben hiç karışmıyorum. bana kalsa tabii ki gitmesin ama sonuçta onun da bir hayatı var." diye açıkladı
"ama hayatında bende varım?" dedim sorarcasına
"ohoo sen böyle düşünürsen.." dedi elini sallayarak.
"of ama zani ya! hiç yardımcı olmuyorsun." dedi şikayet ederek
"yav kankacım, biraz relax ol ya. fazla düşünüyorsun düşünme bu kadar." dedi beni rahatlatmak istercesine.
"iyi tamam." dedim ama hala aklım mesuttaydı. şuan burda olsaydı ne güzel kokusunu içime çekerdim işte.
biraz zaman geçtiğinde telefonumu elime aldım mesutu aramak için. zaniolonun dikkati direkt olarak bana çevrildiğin de "napıyorsun?" dedi tek kaşını kaldırarak. omuz silkerek "mesutu arayacağım." dedim
elimden telefonu çekerek aldığın da "lan biz seninle ne konuştuk daha şimdi?" dedi sinirli sesiyle
"merak ediyorum ama." dedim ona kaşlarımı çatarak
"tamam bak ben şimdi ferdiyi arayacağım ona sorarım. hem buraya geldiğimden haberi yok onu da söylerim." dedi tamam mı dercesine bana bakarken
kafamı salladığım da telefonunu çıkartarak ferdiyi aradı. telefon ikinci çalışta açıldı ve ferdinin sesi geldi "efendim?"
"napıyorsun canımın içi?" dedi zaniolo da ona karşılık. arkadan hışırtı sesleri geldiğin de ferdinin ortamdan uzaklaştığını anladık.
"oturuyoruz öyle aşkım sen?" dedi ferdi
"bende nelssona geldim oturuyoruz öyle." dedi açıklayarak
"lan biliyor mu?" dedi ferdi sinirli sesiyle. sanırım öğrenilmesini istemiyordu.
zaniolo onun gereksiz sinirine bozulurken "bilmiyor, yanımda değil şuan." dedi
"he iyi." dedi ferdi de ona karşılık.
"neyse tamam görüşürüz." dedi zaniolo bozulmuş ses tonuyla
"zanim, yapma böyle." dedi ferdi de ona karşılık.
"bir şey yapmıyorum." dedi tripli çıkan sesiyle
"neyse sonra konuşuruz canım." dedi ve zaniolonun cevabını beklemeden kapattı.
zaniolo dumura uğramış suratıyla bana baktı ve "al işte." dedi sinirle gülerek
"sikinde değilmişim gibi hissediyorum." dedi üzülerek
ona yaklaştığım da dostça omzunu sıktım "eğer ilişkinizi saklamak istemiyorsan ona söylemelisin bunu." dedim
"söyledim, ama kesinlikle reddediyor. istemiyor kimsenin bilmesini." dedi bana bakarak
"nedenini söyledi mi peki?" dedim bende ona karşılık
"utanıyormuş." dedi
bu işte bi bokluk vardı. bende utanıyordum ama mesutun kalbini kırmaktansa yüzümün kızarmasını tercih etmiştim. ama tabii ki bunu zanioloya söylemeyecektim. çocuğumun morali zaten bozuktu.
"mesutun durumunu öğrenemedim o yüzden hiç itiraz etme arayacağım." dedim ve telefonumu geri alarak mesutu aradım.
ilk çalışta açıldığın da "bebeğim?" dedi sesi biraz da olsa sarhoş olduğunu belli ediyordu.
"napıyorsun yavrum?" dedim gülümseyen yüzümle. sesini özlemiştim.
"kalkacağız az sonra eve dağılcaz." dedi açıklayarak
"bana gel." dedim direkt olarak
"tamam aşkım." dedi o da direkt kabul ederken
"öpüyorum aşkım dikkat et." dedim
"bende aşkım." dedi ve telefonu kapattım.
zanioloya gülümseyerek baktığım da "çok seviyorum be." dedim aşk dolu sesimle
o da bana güldüğün de "belli kardeşim belli." dedi
arkadaslarrr ben geldim
vaktim yok diye düzeltme yapamadım arada yazım yanlısları varsa ozur dılerım😔