bugün mesutla dışarı çıkacaktık. iki haftadır evde durduğum için artık dışarı çıkmamız gerektiğini düşünmüştü.
ilk önce bana duş aldırmış ardından da üstüme güzel bir şeyler giydirmişti. zar zor arabaya bindiğimiz de mesut arabayı çalıştırarak yola koyuldu. radyoyu açtığın da güzel bir şarkı çalıyordu. yaptığımız hiç bir aktiviteden eskisi kadar zevk almıyordum ve ister istemez moralim düşük geziyordum.
mesut şarkının sesini kısarak "benim biricik aşkım ne düşünüyor böyle kara kara?" dedi gülümseyerek
gülümsemeye çalışarak "bir şey düşünmüyorum aşkım." dedim
"canımın içi, moralini bozma artık. bak ne güzel dışarı çıktık gezicez eğlenicez." dedi neşeli sesiyle
"ya mesut ben mutlu muyum bu durumdan? isteyerek mi moralimi bozuyorum?" diyerek çıkıştım ona. kendimi mutlu olmak için zorlasamda olmuyordu. mutlu olduğum an sahaya tekrar geri dönememe ihtimali aklıma geldikçe deliriyordum.
ani çıkışımla kaşları çatıldığın da bozuntuya vermeyerek "tamam canım bir şey demiyorum." dedi ve sustu.
gözlerimi kapatarak derin bir nefes verdim. niye mesuta çıkışıyordum ki ben amk?
"özür dilerim aşkım." dedim mesuta bakarak
mesutta kısa bir an bana baktığın da "özür dileme yavrum." dedi ve tek elini yüzüme atarak çenemi okşadı
bu hareketine gülümsediğim de bir mekanın önünde arabayı durdurdu. beni arabadan indirdiğin de içeriye doğru yürüdük. içeri girdiğimiz de kimsenin olmadığını gördüm. çalışan bile yoktu.
kaşlarım çatılırken "niye kimse yok burda? kapısı niye açık?" diye sordum mesuta doğru.
"baş başa vakit geçirelim istedim." dedi mesut omuz silkerek. burayı kapattırmış olamazdı heralde?
"kapattırdın mı?" dedim şaşkınlıkla
kafasını salladığında bizi masaya doğru götürdü ve oturduk. yemekler direkt geldiğin de çalışana "gidebilirsin sen." demişti. çalışan çocuk saygıyla kafasını salladığın da çıkmıştı.
gülümsediğim de "ne bu şimdi? romantik taraf benim bu ilişki de." dedim
"insanlar içinde sana rahatça dokunamıyorum. güzel gözlerine rahatça bakamıyorum." dedi
"yaa mesut." dedim uzatarak. böyle düşünceli davranması gerçekten hoşuma gitmişti.
"sonunda." dedi gözlerime derin derin bakarken
"ne sonunda?" dedim yüzümden düşmeyen gülümsememle
"sonunda hasret kaldığım gülüşünü görebiliyorum." dedi elimi eline alarak
"of mesut ben çok aşığım sana." dedim bende onun elini okşarken
"senin kalbini yerim ben." dedi o da bana karşılık
yemeklerimizi yemeye başladığımız da mesut gülerek beni izlemeye devam ediyordu. "ne gülüyorsun ya? yesene yemeğini." dedim ters çıkarmaya çalıştığım ses tonumla ama yüzümde ki gülümseme hala yerli yerindeydi
mesut bu halime gülerek yemeğini yemeye devam etti. kısa bir süre sonra yemeğimiz bitmişti.
"böyle bir şey düşünmen çok hoşuma gitti." dedim mesuta bakarak
"başka neler neler düşünüyorum da dua et hastasın." dedi dudağını yalayarak
"hasta değilim?" dedim tek kaşımı kaldırarak. her şekilde sevişirdim onunla.
"zorlama beni, zaten kaç haftadır zor tutuyorum kendimi." dedi yutkunarak
"tut diyen yok." dedim omuz silkerken
"olmaz nelsson saçmalama, canın acır." dedi
"iyi, sen bilirsin." dedim kaşlarımı kaldırıp indirerek.
derin bir nefes verdikten sonra "sabrımı sınama." dedi gülmemeye çalışarak.
"allah allah? sınarsam nolur?" dedim bende ona ayak uydurarak.
ayağa kalkarak yanıma geldi ve beni yerimden kaldırdı. kaşlarım çatılırken "noluyoruz?" dedim ona bakarak
beni kapıya doğru yürütürken "sınama demiştim." dedi ve ciddi bir şekilde yürümeye devam etti.
arabaya bindiğimiz de arabayı çalıştırarak eve doğru yok aldı. eve geldiğimiz de arabayı durdurdu ve arabadan inerek beni de indirdi. aceleyle eve doğru yürürken "mesut arabayı kilitlemedin." dedim gülerek.
ciddi yüz ifadesini bozmayarak arabayı kilitledi ve "bu akşam için planlarımı suya düşürdün." dedi.
evin kapısını açtığın da içeri girdik. salona geçtiğimiz de mesut yanıma oturarak dudağıma yapıştı. hırsla dudağımı öperken onun hızına yetişmeye çalışıyordum.
nefes nefese kaldığım da ondan ayrılırken "mesut noluyor sana?" dedim. hiç bir şey söylemeden beni eve getirmişti.
"bana mı ne oluyor? azdırdın beni işte, hepsi senin yüzünden." dedi ve küsmüş gibi kollarını birleştirerek arkasına yaslandı.
onun bu haline güldüğüm de elimi yanağına koyarak kendime çevirdim ve "bir tanem." diyerek tekrardan dudaklarına yapıştım.
mesut öpüşmeyi hızlandırırken ağırlığını vermeden kucağıma yerleşmişti. anlık olarak dudaklarımdan ayrıldığın da "ağrıyor mu bacağın?" diye sordu
"hayır." dedim kısaca ve tekrardan dudağına atıldım. mesut dudağımı serbest bırakarak boynuma indi ve izlerini bırakmaya başladı. bir elim kafasına gittiğin de ensesinde ki saçları okşuyordum.
gözlerim aldığım zevkle kapandığın da kısıkça inlemiştim. mesut boynumu bırakarak tişörtümü çıkarttı.
meme ucumu emmeye başladığın da bu sefer sesli bir şekilde inlemiştim. göğsüme öpücükler kondurduktan sonra kendi tişörtünü de çıkartmıştı.
"çok zor bir durumda bıraktın beni." dedi dudağını yalayarak
"niyeymiş o?" dedim bende ona bakarak
"nasıl sevişeceğiz şimdi? ayağını hareket ettiremiyorsun." dedi üzüntüyle.
mesutun bana hatırlattığı gerçekle yutkundum. "sevişmeyelim o zaman." dedim bende üzgün sesimle. sevişemeyecek olmamıza değil, hala ayağımı hareket ettiremediğime üzülmüştüm.
mesut yüz ifademden anladığın da "aşkım o anlamda demedim." dedi hemen telaşla
kafamı salladığım da "biliyorum." dedim sadece
mesut gözlerini kapatarak derin bir nefes verdiğin de üstümden kalkarak altıma giydiğim pantolonu çıkartmaya başladı. ona yardımcı olurken "napıyorsun?" dedim
"sen bana bırak kendini." dedi gülümseyerek.
baksırımı da çıkarttığın da hiç beklemeden eğildi ve penisimi ağzına aldı. onun ani hareketiyle inlediğim de elimi saçlarına atarak tuttum.
kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi mesuta diktim. bir insan sakso çekerken bile mükemmel olabilir miydi amk.
bir süre sonra dayanamayacağımı anladığım da "mesut..." dedim nefes nefese
geleceğimi anlamasına rağmen ileri geri yapmaya devam etti. "mesut geliyorum." dedim tahrik olmuş sesimle
bana bir bakış atarak kafasını çekmeme izin vermedi ve bende daha fazla dayanmayarak boşaldım. ağzına gelen menilerimi yutarken ayağa kalktı ve yanıma oturdu.
bir kaç dakika nefeslendikten sonra "niye böyle bir şey yaptın şimdi?" dedim gülümseyerek
"canım çekti." dedi omzunu silkerek. ona güldüğüm de bana yardım etti ve duş aldıktan sonra giyindik. uykumuz geldiği için yattığımız da mesut tek kolunu bana atarak beni kendine çekmişti. uyandığım da mesutun güzel yüzünü görmek kadar güzel bir şey yoktu.
yb?
cok uzun sureden sonra hellllllooo