Muhtemelen gecenin üçü civarıydı. Soğuk hepten bedenimi uyuşturunca sessizce içeriye girdim. Evin Işıklarını çoktan söndürmüştüm. Ortam şömine sayesinde aydınlanıyordu. Kapıyı kulpundan tutarak usulca çekerek kapattım. Kapandığından emin olduktan sonra koltuğa geçmek için arkamı döndüğüm anda bir şeye çarptım. İstemsiz çığlık atarken sendeledim. Korkuyla Yağız'ın gözlerine bakarken buldum kendimi. Ev cılız şöminenin alevleriyle aydınlanmasına rağmen Yağız'ın gözlerinin kızardığını ve şiştiğini görebiliyordum. Öfkesi geçmişti ama hala kendince çözemediği bir şeyler var gibiydi. Daha fazla yüzünü incelemeyerek uzaklaşmak istedim ama izin vermedi. Beni belimden yakalayarak kendine çekti. Bedenim gövdesine yaslanırken kulağıma doğru yaklaştı. "Birlikte uyuyalım mı?" Fısıldıyordu. Bütün tüylerim diken diken olurken bu soru yersiz yere hoşuma gitsede ondan uzaklaştım. "Hayır, ben burada koltukta uyurum sen de yukarıya çık." Beni duymuyor gibiydi.Bir kaç adımda tekrar yakınlaşarak aniden kucağına alarak koşar adımlarla yukarıya doğru yürüdü. Sesimi yükseltmemeye çalışarak direndim. "Yağız ne yapıyorsun ya?" Omzundan sarsarak yüzüne baktım. "İndirsene beni!" Kesinlikle duymuyordu.
Beni yatağa bırakırken kendi de usulca yanıma uzandı. Kalkmaya yeltendiğim her an beni tekrar kolları arasına alarak yatağa yatırdı. "Seni yemeyeceğim sadece uyuyacağız." Beni kendine çekerken saçlarımı kokladığını hissettim. "Çünkü bize bir tek bu iyi gelir." Tam ağzımı açacaktım ki hızlı bir öpücük kondurdu dudağıma. Geriye çekilerek gülümsedi. "Konuştuğun her an öpeceğim seni." Beni tehdit ediyordu. Ellerimi gövdesine koyarak ittirmeye çalıştım ama asla kıpırdamıyordu. "Bak sinirleniyorum bırak beni!" İki elimi tek eliyle tutarak başımın üstüne birleştirerek tekrar öptü. "Yağız..." Tekrar.
En sonunda pes ederek içimdeki bütün sesleri susturdum. Öylece Yağız'ın göğsüne uzanarak gözlerimi kapattım. O da benim gitmemden korkuyormuşçasına sarılmıştı.
Gece karanlığında boğulurken bizde hislerimizin yoğunluğunda boğuluyor gibiydi. Bedenlerimize hiçbir ses hâkim değildi. Sadece hislerimizin doğrultusunda yaşıyorduk geceyi. Bir süre sonra bedenlerimiz uyudu, kalbimiz ise uyanıncaya kadar yüksek sesle konuştu.
3 sonra...
Müziğin sesini biraz daha açıp eski yerime geçtim. Gözlerimi kısarak hiza kontrolü yaparak, minik gümüş incileri özenle pastama yerleştirdim. Gümüş inciler irili ufaklı olmasına rağmen belirli bir denge ve çizgi üzerine yerleştiriyordum. Bunu elbette göz kararı yapıyordum. Beyaz krema üzerinde her katın bitişinde gümüş inciler yer alıyordu. Diğer kısımları sade bırakacaktım. Gözlerimi kısmaya devam ederek usulca geriye adım attım. İki elimi de birleştirerek gülümsedim. Harika görünüyordu. "İşte bu!" Saatlerdir bu pasta üzerine çalışıyordum. Daha doğru saatlerdir birçok pasta üzerine çalışıyordum. Siparişler ve müşteriler o kadar yoğundu ki bazen yetişmekte zorlanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERKESTE ONU ARAMAK
Novela JuvenilBir kelebeğin ömrü kadar kısaydı geçirdikleri vakit. Peki ya unutmaları, o ne kadar sürecekti? Adam sevecek kadın bilmeyecek, adam her bedende kadını arayacak kadın hissetmeyecekti. Herkeste onu arayacaktı. Sevdiği kadınla her gün karşılaştığı hald...