Ya küllerimden doğacaktım ya da külüme gömülecektim.
Sezen Aksu & Biliyorsun
Sakin nefes alışverişlerim bir köze basmışçasına hızlandı. Göğüs kafesimin altında bir hengâme vardı. Kalbim bütün bedenime karşı bir savaş açmış gibiydi. Gürültülü bir şekilde çarpıyor, göğsümdeki bıçak yarasını acıtıyordu. Henüz kendimi uykudan alıkoyamamıştım. Gür kirpiklerimin arasından yastığa bir yaş süzüldü. Uzun bir süre sonra ilk defa oluyordu. İlk defa bir yaş dökülüyordu gözlerimden. Bu uyurken olmuştu. Bir terslik vardı. Göğsümdeki yara uyurken ağlamama sebep olacak kadar derin değildi.
Buna rağmen bedenim bütün kötülüklerden arınmış gibiydi. İlk defa bu kadar derin ve huzurlu bir uykuya dalmıştım. Uykunun verdiği sersemlikle henüz nerede olduğumu kestirememiştim. Bedenime öyle bir gevşeme hâkimdi ki gözlerimi açamıyorum. Lakin rahat olmayan bir organım vardı. Kalbimin varlığını ilk defa bu kadar yakından hissediyordum.
Kalbimin bu kadar hızlı atmasının sebebi ölmek üzere olduğum için miydi acaba? Ya da yaşamak üzere olduğum için mi?
'Sen yaşayamazsın Bade. Sen sadece annenin istediği kadarını yaşarsın, o da seni dalları kesilmiş; çıplak gövdeli bir ağaca çevirdi. Senin bir yaprağın bile yok.'
Derin bir nefes aldım. Aldım ama o nefesi aynı rahatlıkla geri veremedim. Göğsümdeki acı müthiş bir şekilde kendi varlığını hatırlatmıştı. Kurumuş ve çatlamış olan dudaklarımdan bir inilti dökülürken gözlerimi açtım. Tek elimi hızla ağzıma götürerek sakince verdim nefesimi.
Etrafta kısaca göz gezdirdim. Hayatım boyunca uyuduğum en rahat uykuydu. Yumuşak yastığa elimi koyarak oturdum. Gözlerimi ovalayarak karşımdaki adama baktım. Hala koltuktaydı. Boynu göğsüne düşmüş dingin nefes sesleriyle uyuyordu. Tek eli ise hala benim uyuduğum yataktaydı. Uyuduğum iki saat içerisinde işaret parmağını hiç bırakmamıştım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. İlk defa yabancı bir erkeğe bu kadar yakın davranmıştım. Bugün yeni bir şeyi daha anlamıştım. Güven zamanla kazanılmıyordu. O kendiliğinden hissettiriyordu varlığını.
Koltukta öylece uyuyor olması merhametimi körüklüyordu. Büyük ihtimalle oradan kalkınca sırtında ve boynunda ağrı olacaktı. Başımı hızla sallayarak kendime gelmeye çalıştım. 'Bade, hiç tanımadığın adamı neden bu kadar ince düşünüyorsun?' Kendime öfkeyle tıslayarak konuştum. 'Yeteri kadar erkeklerden zarar görmedin mi?' Üzerimdeki yorganı hızla atarak yataktan kalktım.
'Ama o sana zarar vermeyen ilk erkekti', dedi iç sesim. Tam onun karşısında öylece beklerken başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Tüm bedenim zangır zangır titrerken onu inceledim. Cevabını bilmediğim birçok tepki olurken sadece ondan kaçmak istedim. Ona olan güvenin burada kalsın, uzasın istemedim. Ben umut etmekten korkuyordum. Ona karşı en ufak umudum, güvenim olsun istemiyordum. Çünkü annemin tek bir tokadıyla hepsi tuzla buz olurdu. Her şey anlamını yitirirdi. Ben bugün bu adamın hissettirdiği şeyler anlamını yitirirsin istemiyordum. Her şey burada kalsın, masumiyetini korusun istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERKESTE ONU ARAMAK
Dla nastolatkówBir kelebeğin ömrü kadar kısaydı geçirdikleri vakit. Peki ya unutmaları, o ne kadar sürecekti? Adam sevecek kadın bilmeyecek, adam her bedende kadını arayacak kadın hissetmeyecekti. Herkeste onu arayacaktı. Sevdiği kadınla her gün karşılaştığı hald...