Sabaha karşı, tak diye bir gürültüyle yerimde korkuyla doğruldum. Kendi kendime " Ne oluyor be! Sabahın köründe kim bu?" Diye söylendim.
Tam geri yatıyordum ki tekrar aynı ses duyulduğu sırada oflayarak yerimden kalkıp cama ilerledim. Gece gece beni uyandıran şahıs kimse ben, ona bunun hesabını sorar mıyım? Sorarım!
Camı açtığımda kimin olduğunu görmek için etrafa baktım. Ama görünürde kimse yoktu.
Tam kapatıyordum ki o sırada " Asi! Buradayım. " Diyen bir ses duydum.
Bu, Tahir'in sesiydi. Tahir, benim çocukluk aşkım.... İlk aşkım...
Heyecanla onun nerede olduğunu görmek için etrafa baktığımda yan tarafta bulunan duvarın dibinde bana gülerek el sallayan sevgilimi görünce gülümseyerek " Tahir, ne işin var senin burada?"diye sordum.
Tahir ise sadece bana eliyle " Hadi, gel. " Diyerek gelmemi işaret etti. Yok, bu delikanlı kesinlikle kafayı yedi.
Göz devirirken " Ne olur, git buradan. Babam seni, burada görürse alnının çatısından vurur." Dedim.
Ama dinleyen kim. Tahir bana " Eğer gelmezsen, ben de oraya gelirim. " dediğinde onun gözünün kara olduğunu bir kez daha anlamıştım.
Oflayarak iç çektim ve
" Tamam, bekle orada. Geliyorum." Diyerek camı kapatıp, içeriye girdim.Sessizce parmak ucunda yürüyerek odadan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım.
Evde çıt yoktu. İnşallah yakalanmadan dönerim. Kocaman demir kapıyı yavaşça açtım ve bir hayalet gibi hızla dışarıya çıktım.
Bir yandan da biri geliyor mu diye arkama bakıyordum. Kimsenin gelmediğini görünce de kollarını açmış beni bekleyen sevgilimin kollarına atıldım.
Tahir'e bir yandan da
" Delisin sen. Ama çok vaktim yok. Bizimkiler uyanmadan gitmem lazım." Dedim.Tahir saçıma öpücük kondurdu. Bir süre el ele yürüdük.
Ardından da gitme vakti geldiğinde ise evin önünde durduğumuzda ona el sallayarak içeriye girdim.
Benim adım Asiye, annemin dediği gibi Asi.... Hani, adıma şarkılar yazılan, Asiye...
Ben, bu koca duvarlar olan hapishanede, kocaman bir ailede büyüdüm. Bizim buralarda erkeğin hükmü geçerdi.
Babam erkek olmuyor, diye annemin üstüne kuma getirdi. Benden başka iki kardeşim daha var... Sevmediği halde başkasıyla evlendirilmek zorunda kalan Asi...
Ama ben, onlara asla boyun eğmeyecektim. Gerekirse bu duvarları aşacak, yine de kadere boyun eğmeyecektim.
Babam bir gün beni karşısına aldı ve soğuk sesiyle " Sana, talip çıktı. Sen, yarın evleniyorsun. " dedi.
Kulaklarım doğru duyuyordu değil mi? Ben, sevmediğim bir adamla mı evlenecektim. En sonunda dayanamayıp babama " Baba, ben evlenmek istemiyorum. Sevmediğim bir adamla evlenmeyeceğim. " Dediğim sırada yüzümde patlayan sadece bir tokattı.
Babam salonu inleten gür sesiyle " Evleneceksin diyorsam evleneceksin. Ben, ne diyorsam o. Hem; onlar soylu bir aile. Soyumuzun devam etmesi için bu şart. " Dediğinde ise o an diyecek bir cevabım yoktu.
Günlerce odadan çıkmadım. Düğünden bir gece önce de Tahir gelmiş ve bana " Hadi, gel benimle. "Dedi.
O anın şokuyla ne diyeceğimi bilemiyordum. Tahir'e baktım ve " Nereye gidiyoruz, eğer bulurlarsa ikimizi de öldürürler. " Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi- Bir Mardin Hikayesi
ChickLitBir tarafta 3 kardeşi olan güzeller güzeli Asi, diğer tarafta ise toprakların sahibi aşiretin oğlu olan Mahir.... Asi, görücü usulü olarak tanıştığı adam, Mahir'e aşık olduğunu nereden bilebilirdi.