Sabah kapının deli gibi çalınmasıyla gözlerimi aralamıştım. Telefonu elime aldım ve saatin ona geldiğini gördüm. Bir sürü arama vardı Eliz den. Şu telefonu sessizde bırakmamalıydım artık. Lanet olası alışkanlık... Koşarak kapıyı açtım ve işte karşımdaydı. Biricik dostum... Ona kocaman sarıldım. "Günaydın uykucu, seni çok özledim" dedi bağırarak. "Ben de seni çok özledim Elizim" yanağına öpücük kondurdum."İyi ki adresini önceden atmışsın yoksa telefonunu duymadığın için sokakta boş boş gezecektim" dedi. Sesi sitemli çıkmıştı. "Haklısın" dedim üzgün bi sesle. "Ama napıyım çok yorulmuşum bi de dün geç yattım" dedim açıklama yaparak. Gülümsedi.
"Kızım bir yıldır görüşmüyoruz nerdeyse konuşacak çok şey var" dedi heyecanla. Ona katılır şekilde kafamı salladım. O en yakın arkadaşımdı her gün mesajlaşır ve bir şey olduğunda birbirimizi güncellerdik fakat yüz yüze olmanın verdiği haz bambaşkaydı tabiki. "Mesela dün başıma ne geldi bilsen"
"İstanbul'a gelir gelmez olay diyosun, en sevdiğim şey" diyip kahkaha attı. "Anlat çatlıcam hadi" diye ekledi. Uçakta olan her şeyi anlattım en son da o kişinin Barış Alper olduğunu söylediğimde gözleri fal taşı gibi açıldı. "Şaka değil dimi Derin" dedi emin olmak için. "Tabiki değil, ben de hala şaşkınım. Eskiden rüyalarıma kadar girerdi biliyorsun onu böyle tanımak hoşuma gitmedi açıkçası" dedim suratımı büzerek. Evet.. her takım tutan kızın hayali aşkı olan biri vardır mutlaka takımda. Benimki de Barış Alper di. Uzun süre aklımda gezinmişti kimi zaman rüyama girmişti hatta eski sevgilim Burak bundan oldukça rahatsız oluyordu. Bu yüzden şimdiye kadar hiç maça gitmemiştim. Kıskançlıktan deli oluyordu. Ama şimdi birkaç gün sonra derbiye gidecektim ve çok heyecanlıydım. (Tarihleri maçları hikayeye tam uyduramıyorum orasına takılmayın)
"Erkek değil mi kızım hepsi bir bana göre boşver en azından Barışla yan yana uçtum de geç,tatlı bi anı olarak kalsın" diyip güldü. "Ya tatlı mı can sıkıcı anı mı orası tartışılır" dedim.Aradan 3 saat geçmişti. Ev için alışveriş yapıp kahvaltı hazırlamıştık. Bir süre daha dedikodu yapıp arayı kapamıştık. Onun da flörtü olduğunu ve sevgili olma yolunda olduklarını söylemişti. Arkadaşımın adına çok sevinmiştim. "E hadi hazırlan da seni sahile götüreyim, biraz deniz havası aldıktan sonra bei yere oturur akşam yemeği yeriz ne dersin?" Dedi heyecanla.
"Olur bebeğim. Plan dediğin bu muydu ki?"
"Hayııır. Planımız 2 gece sonrası için"
"Gece?" Kaşlarımı kaldırmıştım.
"Seni Baran ve arkadaşlarıyla tanıştırıcam bi bara gideriz dedik"
Baran flörtü olan çocuktu. Belli ki beni arkadaşlarıyla tanıştıracaktı. Neden acaba?
"Elizcim ben yalnız mutluyum, eğer amacın çöp çatanlıksa" dedim imalı şekilde.
"Derin atlat artık şu Burak ı ve hayatına yeni insanlar sok. Sevgili ol demiyorum ama tanışmaktan zarar gelmez. Artık İstanbuldasın, Bodrumdaki gibi içine kapanık olmak işine yaramaz bu şehirde" dedi. Haklıydı sanırım. Biraz kalabalığa karışmaktan zarar gelmezdi. Tamam anlamında kafamı salladım ve hazırlanmaya gittim.
Siyah dar midi boy elbisemi giyip altına beyaz spor ayakkabılarımı geçirdim. Makyajım yok gibi bir makyajdı ama dudağıma kırmızı ruj sürerek odağı orada toplamıştım. Saçlarıma biraz hacim verdim ve açık bıraktım. "Hazırım!" "Kızım bomba gibi olmuşsun" "Sağol güzelim o senin güzel görüşün" diyip havadan öpücük attım.Sahile gelmiştik. İş güç konuşmuştuk biraz aynı zamanda da yürüyorduk. Hava da sıcak olduğu için yorulmuştuk. En yakın kafeye geçip soğuk bir şeyler içmek istedik. Girdiğimiz mekan oldukça lüks duruyordu. Genelde insanlar leptoplarıyla gelmişti. Ya iş yapıyorlardı ya toplantıya geliyordu burdaki insanlar. Deniz kenarı bir masaya oturup siparişimizi verdik. "Ee Derincim Burak konusunda ne yapmayı planlıyorsun?" Dedi Eliz. "Hiçbir şey" dedim omuzlarımı silktim. "Emin miyiz, bana yalan söyleme. Hala onu düşündüğünü biliyorum" haklıydı ama haksızdı da. "Evet düşünüyorum ama o manada değil. Onu geri istemiyorum,profiline bile bakmıyorum aksine o beni stalklıyor ve bunu açık açık yapıyor. Ben sadece pişman olup bana dönmesini istiyorum ki onu reddedeyim." "Seni hala stalklıyorsa geri dönmesi muhtemel. Hatta buraya taşındığını duyarsa kesin yazar" "Ben de öyle düşündüm. Bu yüzden dün o hikayeyi attım. Kesin bakmıştır salak" dedim. İçeceklerimiz geldi o sırada. Eliz birasından bi yudum almıştı ki birden gözlerini pörtletti ve öksürmeye başladı. "Helal Eliz helal" diye sırtına vurdum. Derin bi nefes aldı. "İyi misin?" Dedim korkuyla. "Derin" dedi. Ne var der gibi suratına baktım. "Burak karşıda" dedi. Siktir dedim içimden. Evet az önce dediklerimin farkındayım ama hemen görmeye hazır değildim. Üstünden çok zaman geçmişti. Görürsem hislerim canlanır mı bilmiyordum. "O bizi gördü mü?" Diye sordum telaşla. O tarafa bakmıyordum. "Hayır bize arkası dönük oturdu" dedi. Rahatladım. Önümüzde bira vardı. "Tamam Elizcim şimdi biralarımızı dikip seri bir şekilde çıkıyoruz burdan" dedim. Kafasını salladı ve olabildiğince hızlı içtik. Bunun başımıza ne getireceğini tabiki biliyordum. Çarpacaktı bizi. Yarım saate kalmaz sarhoştuk... Burak her şekilde zararsın gerçekten.
Hesabı ödeyip görünmeden çıkmayı başarmıştık. İçmeye başlamışken devam etmek istedik ve marketten birer bira alıp sahile çöktük. Onu daha yavaş içmiştik bu yüzden etkisi çok gelmemişti. Sarhoş değildik ama ayıkta değildik. Alkol bizi acıktırmıştı. "Az ilerde çok güzel bi restoran var,gidelim mi?" "Olur çok açım" dedim. Az ilerde demesine rağmen mekanı bulamamıştık ve resmen 40 dakika yürümüştük. Üstelik açtık. Sinirim tepeme çıkmıştı. "Eliz daha fazla yürümem lütfen bulamıyosan başka yere oturalım" dedim bıkkınlıkla. "Hayır hayır işte orada!" Dedi parmağıyla. "Sonunda" dedim. Beni çekiştirdi. Onun önceliği tuvalete girmekti ama ben açlıktan ölecektim. Mekanın girişinde durdum. Mükemmel gözüküyordu. En üst katında teras vardı manzarası kim bilir nasıldır dedim içimden. "En üst kata çıkalım" kafa sallayarak onayladı beni. O kadar yürümenin ardından üç kat çıkınca bir de halimi hayal edebilirsiniz. Nefes nefese kalmış şekilde tam terasa girecektim ki girişte beni garson durdurdu. "Hoşgeldiniz efendim" dedi. Eliz tuvalete koşmuştu direkt. Yalnızdım. "Hoşbuldum" dedim. Tam gidecekken tekrar durdurdu. Bir sorun varmış gibi bana bakıyordu. "Hanımefendi sizi alt kata alsak" dedi. "Sebep?" "Teras katımız yalnızca tanınmış kişiler için maalesef ki" dedi. Şaka mıydı bu. Artık sabrım taşıyordu. İstanbul için harekete geçtiğimden beri şanssızlıklar beni buluyordu. "Anlamadım şaka mı bu" dedim biraz yüksek sesle. "Üzgünüm" dedi. Girişten dışarıya göz gezdirdim. Çok kalabalık değildi. Saat altı buçuğa gelmişti. "Tanınmış biri göremiyorum ben" dedim garsona gülerek. Ama bu gülme biraz daha beni zorlarsa sinir krizi geçireceğimin belirtisiydi. Bir daha etrafa bakındım ve o elalarla göz göze geldim. Dikkatli bir şekilde garsonla bana bakıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS - BARIŞ ALPER YILMAZ
Teen FictionŞans eseri bir tanışma ile başlar her şey. Önce birbirlerine gıcık olsalarda hayat onları sürekli bir araya getirir ve birbirlerine aşık olurlar.