"Derin? Cevap verir misin güzelim?"
Kal gelmişti resmen. Cevap veremiyordum. Vücudum titriyordu,gözlerimden yaşlar geliyordu. "Doğduğuna pişman edicem o herifi" dedi kendi kendine. "Hadi elini yüzünü yıkayalım lütfen" dedi. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Yaralanmıştı. Kaşı ve dudak kenarı kanıyordu. Çok büyük değildi ama yine de benim yüzümden olmuştu. Benden bir cevap bekliyordu artık. "Hm hm" dedim. Sesim zar zor çıkmıştı. Kolumu omzuna attı ve diğer elini de belime koyup beni kaldırdı. Bu dokunuşu resmen bedenimi yakmıştı. Karşısında iyi hissetmiyordum. Beni lavaboya soktu. Aynada kendimi görünce iğrenç hissettim. Makyajım akmıştı. Daha çok ağlamaya başladım. "Deriiin Derin... lütfen ağlama. Onu öldürmediğime pişman ediyorsun" diyip bana sarıldı. Suratımı göğsüne yaslamıştım. Gözlerimi kapatıp kokusunu içine çektim. Çok güzel kokuyordu. Sanki az önce yaşanan şeyler hiç olmamış gibi huzur dolmuştum.Tam o sırada kapı açıldı ve içeri Eliz girdi. Bizi o halde görünce ağzı açık kaldı. Barış boğazını temizleyerek doğruldu. Ondan ayrıldım. "Neler oluyor burada? Derin bu halin ne?" Dedi telaşla. "Dışarısı karman çorman o çocuğu dışarı attılar o ise hala içeri laf atıyor,bağırıyor. Arkadaşı da yanına indi" diye ekledi. "Ha o yavşak hala aşağı da mı?" Diye sordu Barış. "Az sonra gelirim" diye ekledi. "Hayır gitmiyorsun" dedim tam çıkarken. Kolundan tutmuştum. "Eliz bize biraz izin verir misin? Hemen geleceğim." "Tamam ama çabuk ol" tamam anlamında kafamı salladım. Çıkmıştı. Barış ı yanıma çektim. Onu mermere oturttum. Şaşkın gözlerle bana baktı. "Ne yapıyorsun?" "Yüzündeki yaraları sabunla yıkayacağım mikrop kapmasın" dedim.
"Buna hiç gerek yok. Ayrıca elini yüzünü yıkayacağız dedik dimi" diye ayaklandı. "Boşver zaten makyajım aktı önce seni halledelim" "Ne olmuş aktıysa" "Baksana halime Barış" "Bakıyorum zaten Derin" dedi. Gözlerini gözlerime kilitlemişti yine. Bunu yapmaktan vazgeçmeliydi. 30 saniye kadar bakıştıktan sonra Gözlerim dudaklarına kaydı. Bunu fark etti ve dudakları yukarı kıvrıldı. Ve şimdi 32 diş gülüyordu. Elimi sabunlayıp aniden yarasına sürünce hafif bi inledi suratı düştü. "Ne oldu gülüyodun az önce" dedim. "Evet,hoşuma giden bir şey olmuştu" dedi. Mermerde oturur pozisyondaydı. Şimdi ben ondan biraz uzundum. Bacaklarını açıp birden beni belimden tutup arasına çekti. Çok yakındık. Fazla yakın. "Uzaktan olmaz. Böyle daha rahat halledersin" dedi. Tabi kesin ondandır dedim içimden. Biraz sabunla ovuşturdum. Kafası benim göğüs hizama geliyordu. Bilerek dikkat ettim. Etrafa bakınmaya çalışıyordu. Aferin sana. Başkası olsa başka yere kitlenirdi. Peçeteyi alıp kuruladım. "Burda bu kadar geliyo elimden" dedim uzaklaşırken. "Teşekkür ederim" dedi ben yüzümü yıkarken. Akan rimelimden kurtuldum. Suratımı peçeteyle silerken "önemli değil" dedim. Eliz. Siktir Eliz i unuttum. "Eliz beni öldürecek biraz daha bekletirsem" dedim. "Haklısın kız merak etmiştir, bizim çocuklar da aynı şekilde muhtemelen." Dedi. "Evet onlar hiç sana bakmaya bile gelmediler" dedim şaşırarak. "Masadan neden kalkıp buraya geldiğimi biliyorlardı çünkü. Yani tuvalete olmadığını. Kargaşayı da duyunca zaten anlamışlardır" dedi. Yani denk gelmemiştik. Tuvalete değil benim peşimden gelmişti. Bilerek. Mideme kramplar giriyordu. "Barış.. ben ne desem bilemiyorum. Bugün yaptığım kabalıktan sonra... üstüne bu olay. Çok teşekkür ederim. Sen olmasan neler olurdu kim bilir" dedim iç çekerek. "Teşekküre gerek yok. Yine olsa yine yaparım. Şimdi ben aşağı iniyorum neymiş derdi öğreneyim" "İnmesen?" Dedim yavru köpek bakışı atarak. Gülümsedi. "Merak etme kavga etmeyeceğim bu sefer. O bu mekana bir daha giremeyecek. Senden de özür dileyecek." Kafamı salladım. Beraber çıktık. İkimizde masalarımıza döndük. Çocuklarla kalktıklarında yanındakilerin Berkan ve Kerem olduğunu gördüm. Barış hararetli bir şekilde onlara olanları anlatıyordu tahminimce. Berkan elini Barış ın yarasına götürdü sonra bana baktı. Gülümsedi. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. Barış kasaya yöneldi. Garsonla bir şey konuştuktan sonra garson bize baktı. Anlam veremedim."Heyy kime diyorum?" Diye bağırdı Eliz. "Yarım saattir sana sesleniyorum Derin duymuyor musun?" Gerçekten duymamıştım. Konu Barış olunca kendimi kapıyordum sanırım dışarıya. "Pardon Eliz dalmışım" dedim sudan bi yudum alarak. "Şimdi bana neler döndüğünü anlat" dedi sert bir biçimde. O sırada Barışlar aşağı inmişti inerken de bana göz kırpmıştı.
Olan biten her şeyi anlatmıştım. Eliz küfür edip duruyordu. "İyisin dimi bak doğruyu söyle, seni tanıyorum geçiştirme beni boşuna" dedi. Haklıydı. Bu olay beni birkaç gün zorlayabilirdi. Muhtemelen tek başıma bir yere gitmekten bile çekinecektim. "Bilmiyorum. Tam algılayamadım. Sen gelmeden önce çok kötüydüm Eliz. Ama gördün bizi. Barış a sarıldığımda hepsi gitmişti sanki." Dedim. "Bir de bu konu var. Barış neden seni korumak istedi. Bir şey olacağını anlar gibi peşinden geldi. Kızım bu çocuk seni beğendi bence. Aranızda bir şeyler olsun istiyor olabilir." "Saçmalama Eliz. Çocuk peşimden gelince işte anlamış o yüzden yani. Altında yatan başka şey olduğunu sanmıyorum" dedim. "Ama olsun isterdin dimi" dedi bana sırıtarak. "Hayır Eliz. Bilmiyor musun beni. Erkek düşmanına döndüm zaten. Bir de Barış ı isteyeceğim öyle mi? Kim bilir kaç kişiyle takılıyordur aynanda o" dedim. "Dışardan öyle gözükmesi öyle olduğu anlamına gelmez günahını alma çocuğun" dedi. Bu da şimdi zorla aklıma Barış ı sokacaktı. "Barış Alper onu hayatıma almamı istiyorsa çok çabalaması lazım tatlım. Bir iki güzel söze kanacak değilim bu saatten sonra" dedim. "En doğrusu zaten, hadi hesabı ödeyip aşağı inelim" dedi. "Evet gidelim artık buradan" diye ekleyip kasaya yöneldik. Garsona masa numaramızı söyledik. "Efendim öncelikle yaşanan olaydan dolayı çok özür dileriz. Kendisi kesinlikle bir daha buraya giremeyecek." Dedi. "Sizlik bir durum değil, sorun yok" dedim zorla gülümseyerek. "Barış bey hesabınızı ödedi afiyet olsun" dedi gülerek. Eliz e döndüğümde oda bana gülüp göz kırpmıştı. Hay Allahım bir de hesap ödemesi çıkmıştı. Garsona teşekkür edip aşağı indik. Hepsi oradaydı. Çocuk sakinlemişe benziyordu. Sus pus duruyordu. Gözler Elizle benim üzerimdeydi. "Barış?" Dedim ona bakarak. "Bir problem mi var?" Diye ekledim. "Vardı ama çözdük dimi Kerem" diye çocuğun omzuna koymuştu elini sertçe. Çocuk kafasını salladı. Suratına baktım iğrenerek. Barıştan daha kötüydü hali tabiki. "Ben özür dilerim Derin" dedi. Barış omzuna vurdu sertçe. "Derin hanım" diye düzeltti. Yiyecektim bu çocuğu. Ne? Ne diyorum ben. "Bir şey demeyecek misin" dedi sonra. "Sorun değil diyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Karşımıza çıkma bir daha" dedim Barış ın yanına doğru yönelmiştim. Çocuğun suratına bakmıyordum. "Hesabı da ödemişsin. Kaç kere teşekkür ettireceksin bana? Hiç gerek yoktu" dedim gülümseyerek. "Bu yaşadığın rezillikten sonra bir de hesap mı ödeyecektin Derin" dedi. "Sanki sen sebep oldun, sen niye ödüyorsun?" "İçimden geldi" dedi omuz silkerek. O sırada çocuğun arkadaşı ona seslenmişti gitmeleri için. Ve son kez bize bakıp gitti. Ama öyle bi baktı ki sanki gözlerinden alev çıkıyordu. Fazlasıyla korkutucuydu.
"Biz de gidelim artık" dedim. Arkadan Berkan "biz sizi bırakalım gideceğiniz yere" diye seslendi. "Teşekkürler ama hiç gerek yok" dedi Eliz. Sonra bana dönüp "Baran geliyor bizi almaya" diye ekledi. Bundan haberim yoktu. Baran ismini duyunca Barış ın suratı düştü. Eliz e kafamı salladım tamam der gibi. "Dün de bırakma teklifimi kabul etmemiştin bugün de etmedin" diyip gülümsedi zorla. Kırılmış gibiydi. "Bakalım.. üçüncüde ederim belki" diyip gülümsedim. O sırada bi araba durdu yol kenarında. "Geldi Derin" dedi Eliz ve çocuklara dönüp görüşürüz arkadaşlar diyip el salladı. Çocuklar da aynı şekilde. Barış a sarıldım. Vedalaşma şeklinde tabiki yanlış almaması için dua ettim içimden. "Hoşçakal Barış. Tekrar teşekkür ederim her şey için" diyip ayrıldım. "Ne demek" Arabaya yöneldim.
Arkamdan seslendi. "Bir daha ki görüşmemize kadar hoşçakal" dedi. Arkama bakmadım çünkü 32 diş sırıtıyordum.Arkadaşlar oy ve yorum bekliyorum. Hiç yorum yok.
Belki bir sonraki bölümde karakterlerin görselini koyarım. Yorum da gelirse 🤭🤭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS - BARIŞ ALPER YILMAZ
Teen FictionŞans eseri bir tanışma ile başlar her şey. Önce birbirlerine gıcık olsalarda hayat onları sürekli bir araya getirir ve birbirlerine aşık olurlar.