Bölüm 10

2.3K 94 16
                                    


Aradan 2 gün geçmişti. Ayağım çok daha iyiydi. Yürüyebiliyordum. Ama o iki gün evden adım atmamıştım ve patlayacaktım. Buraktan ses seda yoktu peşimi bırakmıştır diye düşündüm. Akşam maç vardı. Ona hazırlanacaktım. Barış'ı tekrar göreceğim için mutluydum. Umarım o da beni fark ederdi. Hemen Eliz'e akşamı hatırlatacak bir mesaj attım çünkü beraber gidecektik. 53 yazan bir formayla gitmek isterdim aslında ama arkasında sadece adım yazılı formam vardı. Neyse çokta egosunu tatmin etmemek lazım. Kendi kendime saçmalıyordum. Neyse... Arabamı almaya gidecektim. Ordan da maça. Formamı giyip altıma kot şort geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım ve önlerden biraz bıraktım. Hafif bir makyajla tamamladım görüntümü. Akşama hazırdım.

Saçın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçın

Makyajın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Makyajın

Sonunda arabamı almıştım. Zaten bu trafikte gidip gelmek bile çok uzun sürmüştü. Maça çok az kalmıştı o yüzden direkt stada doğru yola koyuldum. Yaklaşık 2 saat sonra varmıştım. Çok kalabalıktı. Maça yarım saat kalmıştı ve ben yerimi almıştım. Eliz benden önce gelmişti. Direkt yanına gittim. "Nerde kaldın kızım ya seni bekliyorum" "ne yapayım çok trafik vardı" "nasıl? Beğendin mi arabanı?" "Tam hayal ettiğim gibi" gülümsedi. "Artık özel şöförüm olursun" kahkaha attım. "Baran'a ne oldu?" "İşi gücü çok" diyip omuz silkti. "Ayağın geçti dimi?" "Evet. Zaten çok az dikiş vardı. Eridi gitti sorun yok" "sevindim. Seninki çıkar şimdi ısınmaya" "çok heyecanlıyım Eliz. Kalbim yerinden çıkacak" o sırada ısınmak için sahaya çıkmışlardı. Taraftarlar bağırmaya ve alkışlamaya başlamıştı. Gözüm Barış'ı aradı ama göremedim. Sanırım henüz gelmemişti. Gözüm kulübeye kaydı. Kramponunu giyiyordu. Tam önümdeydi. Bağcıklarını bağladı ve kafasını kaldırınca göz göze geldik. Birkaç saniye öyle kaldı. Gülümsedim. Hiçbir tepki vermeden sahaya koştu ve ısınmaya başladı. Üzülmüştüm. Yerime oturdum. Eliz kolunu omzuma atıp beni kendine çekti ve sarıldı. "Neydi şimdi bu?" Dedim. "Ben de anlamadım." "Aksine beni ne kadar istediğini göstermesi gerekmez miydi?" "Sen istemeyince sanırım kendine yediremedi,zorlamaz gibi" "bir gülümsemeyi hak ettiğimi düşünüyorum Eliz" "belki gergindir. Fenerbahçe derbisi kızım bu" "off of!"

Maç başlamıştı çok iyi gidiyorduk. Barış yedekteydi onun oynaması için can atıyordum. İlk yarı 1-0 önde bitmişti içeri girerken de gözünün içine bakmıştım ama o bana bakmıyordu. Modum düşmüştü. Ama haklıydı da. Birkaç koltuk yanımızda üç kişilik bi kız grubu vardı. Barış'ın adını geçirmişlerdi ama umursamadım. Hayrandır diye düşünmüştüm. İkinci yarı başlamadan önce Barış onlara yönelip el salladı. Özellikle kızın biri "çıkışta bekliyorum" diye bağırdı. Barışsa "tamamdır" dedi ve sahaya yöneldi. Nasıl yani çıkışta onla mı olacaktı? Kıskançlıktan ölecektim. "Noluyo kızım bu kim acaba?" Dedi Eliz. "Bilsem... çıkışta görürüm umarım" "görüp ne yapacaksın?" "Barışla konuşucam" "ne diye?" "Neden beni görmezden geldiğini sorucam Eliz. Geçen gün öperken öyle demiyordu ama" "haklısın ayrıca bakalım kimmiş bu kız. Sonuna kadar arkandayım aşkım" gülümsedim. Maç başlamıştı ve Barış girmişti. Pür dikkat onu izliyordum. Deli gibi bağırıyorduk. Barış tam çalım atacakken faul yapıldı ve yere düştü. Bacağını tutuyordu herkes oraya koştu. Bir şey olmasından çok korkutmuştum ama o birden ayağa kalkıp sinirle oyuncunun yakasına yapıştı ve kavga başlattı. Hakem ikisine de sarı verdi. Zorla sakinleştirdiler. Endişeyle onu izliyordum ve göz göze geldik. Evet bana bakmıştı. O kıza değil bana bakmıştı. Baktığımı fark ettiği gibi gözünü çevirdi ve hakem maçı devam ettirdi. 80. Dakikada yine benzer bir şey yaşandı ve Barış ikinci sarıdan kırmızı yemişti. Yedek kulübesini yumruklayarak içeri geçti. "Neden bu kadar gergin?" Dedi Eliz. "Barış hep gergin oynuyor" "evet ama baksana bu sefer çok farklı" "geleceğimi söylediğimde şans getirirsin belki demişti ama aksine şanssızlık getirdim sanırım" dedim üzülerek. On dakika sonra maç bitmişti ve 1-0 kazanmıştık. Gözüm kızlara kaydı. Henüz ayaklanmamışlardı. Biz de onlar kalkınca çıkacaktık. Aradan 20 dakika geçmişti. "Benim de beklememi ister misim gideyim mi?" Diye sordu Eliz. "Sen git ben hallederim" "tamam mutlaka bana haber ver" "tamamdır." Eliz de gittikten sonra kızlar da kalkmıştı ama otoparka gidiyolardı. Gözüm etrafta Barış'ı aradı. Diğer futbolcular bir bir ayrılıyordu. Berkanın çıktığını gördüm beni görünce durdu. "Aa merhaba Derindi değil mi?" Dedi. "Evet" diyip gülümsedim. "Tebrik ederim çok güzel mücadele ettiniz" "teşekkürler...Barış'ı mı bekliyorsun?" "Evet aslında onu görecektim ama çıkmadı sanırım daha?" Yalan söylemiştim. Teknik olarak yalan değildi ama Barış beni beklemiyordu sonuçta. "Soyunma odasında biraz morali bozuk malum maçtan dolayı" "Başkası kaldı mı odada? Girebilir miyim acaba ayıp olur mu?" Diye sordum. "Hayır hayır sorun olmaz. Hatta belki Barış'ın keyfi yerine gelir. Ben seni götüreyim gel" dedi. "Çok iyi olur teşekkürler" dedim ve onu takip ettim. "Barışla aranızda bir şey mi var?" Dedi sessizliği bozarak. "Evet. Yani hayır" ne saçmalamıştım ben? Durdu ve bana güldü. "Emin de değiliz sanırım" "Barış'a sorman daha doğru olur sanırım çünkü ben de bilmiyorum" dedim. "Konuştum zaten" diyip göz kırptı. "Geldik gir sen istersen ben de gidiyorum" dedi kapıyı göstererek. "Tamamdır çok teşekkür ederim tekrar" "ne demek,iyi şanslar." Güldüm. "Şans.. ben de ne arar" kendi kendime mırıldandım ve kapıyı tıklattım. Kalbim yerinden çıkacaktı. Ses gelmediği için tekrar tıklattım. Ses yine gelmeyince içeri girdim. Su sesi geliyordu muhtemelen duştaydı. Ses kesildi ve Barış belinde havluyla içeri yöneldi. Beni görünce şaşkın bir şekilde "Derin?" Dedi. "Konuşmak istiyordum ama müsait değilsin sanırım" dedim. Gözlerimi vücudundan alamıyordum. Yutkundum. Tam ağzını açmış cevap verecekti ki kapı birden açıldı ve "Barıışş" dedi uzatarak bi kız içeri girerken. İkimizde kafamızı ona çevirdik. Bu o kızdı. Barış'a seslenen. Beni görünce birden yüzü düştü. "Sen kimsin? Noluyor Barış bu halde?" Dedi. Resmen sevgilisi vardı. Başka bi açıklama düşünemiyordum. Ne konuşacaksın sanki Derin? Sen onu reddettin ve hemen başkasını buldu. "Pardon yanlış odaya girdim de çıkıyordum tam" dedim ve kapıya yöneldim. "Derin dur!" Diye seslendi Barış arkamdan. Kapıyı sertçe kapıyıp çıktım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Hızlı hızlı yürürken birine çarptım. "Ah!"

Evett bebekler özür dilerim gecikti biraz ama çok yoğun geçiyor şu birkaç günüm. Dikkat edicem bundan sonra 😇😇

ŞANS - BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin