Bölüm 9 - İtiraf

2.6K 98 18
                                    


Berkan daha ağzını açmadan Barış araya girdi. "Ben bırakırım" "Hayır gerek yok" dedim ve Berkan'a döndüm. Bana ve Barış'a anlamsız gözlerle bakıyordu. Barış'ın sert bakışlardan bi anlam çıkarmış olacak ki "üzgünüm gerçekten bırakırdım ama acele işim var Barış sana taksi çağırır" dedi kapıya yöneldi. "Görüşürüz brom" diye ekleyip el salladı Barış'a. Kapı kapandığı gibi Barış yanıma geldi. Merdivenin dibinde duruyordum. O bana yaklaşınca bi geri adım attım ama merdivene takıldım. "Oturalım mı koltuğa?" Dedi. Az önce o koltukta üstümdeydin Barış demek geldi içimden. "Hayır ben gidiyorum" dedim. Önünden geçip kapıya yürümeye başladım. Beni birden belimden tutup duvara yasladı. Nefesim kesildi. "Naptığını sanıyorsun?" "Anladım ki beni dinleyeceğin yok ben de zor yolla hallediyorum ne yazık ki" dedi. "Zor yola başvursan da dinlemeyeceğim" dedim. Ellerini kafamın yanından duvara dayamıştı. Onları itmeye kalktım ama gücüm yeterli gelmemişti tabiki. Hiçbir hareketlenme olmamıştı. Telefonum çaldı. Bu anı bozmamak için açmadım. Ama ısrarla iki kez daha çaldı. "Kimse önemli herhalde" dedi Barış. Telefonumu çıkardım arayan Buraktı. "Efendim" diyerek açtım. "Dünkü konuşmamız yarım kaldı hatta üstüne konuşmamız gereken şeyler eklendi" dedi. Hala aynı pozisyondaydık. Muhtemelen her şeyi duyuyordu. Gözleri sorgulayıcı bir şekilde bana bakıyordu. "Hayır bir şey eklenmedi" dedim ona cevap olarak. "Neden Barış Alper Yılmazlaydın? Elde mi ettin sonunda yoksa onu?" Dedi bana. "Ne saçmalıyorsun sen? Kıskanıyorum demiyorsun da?" Dedim sinirle. "Kıskanıyorum zaten Derin. Eskiden de kıskanıyordum." "Beni kıskanmaya hakkın bile yok arama beni artık Burak" dedim tam kapatacaktım ki "Barış'a çıkarken ne dediğimi merak etmedin mi?" Diye sordu gülerek. "Etmedim" diyip kapadım. "Burak kim Derin?" diye sordu sinirle. "Önce benim sorularım var Barış" dedim. "Tamam sorularından sonra bana cevap verecek misin?" Evet anlamında kafamı salladım. "Gel oturalım" dedi ve koltuğa geçtik. "Seni dinliyorum" dedi. "Dün orda ne işin vardı?" Dedim ilk olarak. "Berkan ordaydı bir kızla. Mesaj attı ve seni gördüğünü söyledi. Benzettiğini düşündüm. Çünkü bu kadar tesadüf fazlaydı. Mekanın etiketlerine baktım bilerek belki hikaye ya da post atmışsındır diye ve tahminim doğru çıktı. Hikayeni gördüm. Muhtemelen bunu da soracaktın zaten" dedi. "Evet onu da soracaktım" dedim onaylayarak. "Seni orda görünce bilmiyorum gelmek istedim. Şansıma da geldiğim gibi gördüm seni" dedi. "Anladım" dedim sadece. Ne kadar sevinsem de bu açıklamalara az önce yaşadığım daha sonra da duyduğum şey yıkmıştı beni. "Peki Burak sana ne dedi çıkarken?" Dedim. "Pezevenk" dedi kısık sesle. Gözlerini devirdi. "Barış" dedim imalı bir şekilde. "Derin sinirlenmek istemiyorum konuşmayalım bunu" dedi. "Az önce bana onu soruyordun soruma cevap ver" dedim. Nefes aldı. Sinirlenmişti. "Gece seni çok yormamamı narin olmamı söyledi" dedi. Bana bakmıyordu. "Yormamak mı?" Dedim anlamayarak. "Derin,şey işte." İnanmıyorum resmen sevişmekten bahsetmişti. Hem ben onla sevişmedim diye benden ayrılmıştı hem de yanımdaki erkeğe terbiyesizce bunun yalanını söylüyordu. Bacaklarımı fark etmeden sallamaya başlamıştım. Elini bacağıma koydu sakinleşmem için. "Orda olay çıkmaması için kendimi tuttum ama seni rahatsız edip duruyor karşına çıkarsa yaşatmam onu'" "Barış ben onunla o şeyi yaşamadım" dedim. Aslında bir önemi yoktu ama o doğruyu bilsin istiyordum. "Geçmişinin benim için önemi yok Derin. Ama bunları sakin bir kafayla detaylı konuşmamız gereken zamanlar gelecek." Ne demekti bu? Evine attığı her kızla bunları mı konuşuyordu. Duyduğum şey aklıma gelince sinirlendim. "Evine attığın her kızla aynı şeyi konuşuyorsun sanırım?" Diyip kalktım. "Derin lütfen. Öyle bir şey yok. Berkan ı tanısan anlarsın. Tamamen dalgasına söylediği şeyler hem onun ağzından ciddi bir şey çıkmaz" dedi. İnanmak biraz zor geliyordu açıkcası. Kapıya yöneldim. "Sen benim soruma cevap vermedin. Burak kim?" Dedi. "Eski sevgilim" şimdi bana lütfen bir taksi çağırır mısın? "Ne kadar süre beraberdiniz? Neden ayrıldınız?" "Sanırım beni duymuyorsun. Barış.." dedim ve duraksadım. "Aramızda yaşananları olmamış gibi sayalım. Kendimi kaptırdım yapmamam gerekirdi. Birbirini tanıyan iki insan olarak devam edelim hayatımıza" diye ekledim. "Böyle mi istiyorsun gerçekten?" "Kendime bir sözüm var. İşime odaklanmak istiyorum. Kafamı karıştıracak ve ya beni üzecek bir insanı hayatımda istemiyorum" dedim. "Nerden biliyorsun seni üzeceğimi? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" Cevap vermedim. "Fazlasıyla kırıcıydı bu. Ama tamam istediğin gibi olsun zorlayacak halim yok. Ben sana bir taksi çağırayım" dedi. Kafamı salladım.

Sonunda eve gelmiştim. Bir günde neler yaşamıştım yine. Her şey çok hızlı gelişiyordu ve ben buna hazır değildim. Ayakkabılarımı çıkarıp kutusuna koydum. Yürümek zordu ayağım sızlıyordu. Hemen elbisemden kurtulup kendimi duşa attım. Düşmeden yıkanmayı başarabilmiştim. Aynada kendime baktım. Gözlerimden akan makyaj yüzünden pandaya benziyordum. Kalan makyajımı çıkardım ve kendimi yatağa attım.

Çalan kapının sesine uyandım. Uyuyakalmıştım. Saat kaç olmuştu? Yataktan kalktım ve yavaş adımlarla kapıya ilerledim. "Anlat neler oldu?" Diye içeri daldı Eliz. "Sana da merhaba" dedim. "Derin! Burakla da konuştum Barışlaymışsın?" "Burakla mı konuştun? Neden?" "Dün senle konuştuktan sonra bana yine haber vermedin Derin. En son da onla olduğun için onu arayıp sordum. Barışla çıktığını söyleyince inanamadım. Bir şeyler zırvaladı. Kıskanmış belli." "Beter olsun" dedim fısıldayarak. "Barış'a ne demiş biliyor musun? Bana narin davranmasını söylemiş beni yormamasını?" Bunları konuşurken odada tur atıp duruyordum sinirden. "Nasıl yani ne yorması?" Diye sordu. "İlk bende anlamamıştım. Ama sevişmekten bahsediyor Eliz!" "Yuh! İnanamıyorum bu ne saygısızlık. Senin imajını resmen kötü göstermeye çalışmış Barış'a" dedi. "Eliz" dedim durdum. "Derin?" devam etmemi bekledi. "Biz Barışla öpüştük" "NE? Nasıl oldu anlat hemen ayrıca sen neden topallıyorsun?" "Hepsini anlatıcam ama önce bi türk kahvesi yapmalıyız" diyip güldüm.

Sonunda dedikodumuzda kahvemizde bitmişti. Eliz olanların şokunu atlattıktan sonra "Barış senden çok hoşlanıyor ve Berkan gelmese ne olacaktı acaba?" Diyip göz kırptı. "Eliz!" Diyip kolunu cimcirdim. "Berkan'ın dediğini unutma. Kalbim kırıldı. O büyülü an bozuldu resmen" "Barış'ı savunmak gibi olmasın ama arkadaş arasında söylenilen bir şey de olabilir Derin. O gün Berkan seni görünce haber vermiş zaten Barış onun için gelmiş." Haklıydı. "Ama Eliz istese beni daha çok ikna etmeye çalışırdı evden çıkmama izin vermezdi." Dedim. "Seni sıkmak istememiş diye yorumladım ben. Bence peşini bırakmaz. Maça geleceğini de biliyor mutlaka bi iletişiminiz olur diye düşünüyorum" "Olmasa da olur Eliz. Kendime yoğunlaşmış olurum" "Onu ne kadar istediğini bir de benim gözümden görsen keşke Derin" dedi. "İtiraf et ondan fazlasıyla hoşlanıyorsun" diye ekledi. Gülümsedim. "Direniyorum biraz sanırım" "Hem baksana nasıl kıskanmış seni Buraktan" "Evet ona ben de çok şaşırdım. Burak ta bir daha karşıma çıkmasın. Haddi olmayan şeylere karışıyor." "Maymun ne olacak" kahkaha attık. "Eee senin Baranla nasıl gidiyor anlat" "Her şey harika. Çok uyumluyuz. Seni de çok sevmiş bu arada." "Çok sevindim adına bebeğim hak ediyosun. Ben de onu sevdim. Seni mutlu ettiği sürece de severim" yanağıma öpücük kondurdu. "Bu arada da Eray seni baya beğenmiş. Bir kez daha buluşalım falan demiş" gülümsedim. "Eray da tatlı,kibar biriydi. Ama o şekilde bakacağımı sanmıyorum ona. Biliyorsun malum aklım da fikrim de dolu. Arkadaş olarak görüşebilirim tabiki" "Mesaj alındı güzelim. Baran'a iletirim" dedi.

İlerleyen saatlerde Eliz sevgilisiyle buluşmak için gitmişti. Bense kendime bi salata hazırlamıştım. İştahım yoktu. Dışarı çıkıp hava almak istiyordum ama malum bu ayakla yapamazdım. Eve tıkalı kalmıştım. Keşke yanımda Barış olsaydı. Onu düşünmeden yapamıyordum. Öpüşünü,kokusunu,bana sarılışını... çoktan kaybetmiştim kendimi. Ben aşık olmak istemiyordum. Instagrama girip biraz stalk yapmak istedim ama çok aktif değildi zaten. Hikayesi de yoktu. Kendime kızıp telefonu koltuğa fırlattım. İki gün sonra maç vardı. Ben bu ayakla nasıl gidecektim? Belki gitmezdim. Görmesem daha iyiydi. Ama görmek istiyordum. Ne yapacaktım ben?

Evett sizce ne yapsın nasıl ilerlesin olaylar? Fikirlerinizi eklemek isterim hikayeye 🫶🏼🫶🏼

ŞANS - BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin