Bölüm 8 - İlk Öpüşme

3.2K 98 12
                                    


"Ah!"
"Noldu Derin?" Diye sordu telaşla. Ne olacaktı gerizekalılığım yüzünden ayağıma cam batmıştı. "A-ayağım çok acıyor" "dur oynatma bakıyım" dedi eğilip diz çöktü. Çıplak ayağımı tutup biraz kaldırdı. O sırada ağaca tutunuyordum. Birden kalkıp beni kucakladı. "Napıyorsun?" şaşkın bir şekilde sordum. "Bu şekilde yürümeyecektin herhalde. Hastaneye gidiyoruz" dedi ve kapıyı ben kucağındayken açıp beni içeri bindirdi. Daha sonra kendisi de sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. "Çok canın acıyor mu?" Diye sordu. "Evet" diye cevapladım göz yaşımı silerken. "Az kaldı dayan" dedi ve on beş dakika sonra varmıştık. Beni yine kucağına alarak acile taşıdı. "Barış böyle garip oldu. Senden destek alarak sekerek yürürdüm." Dedim. Kucağındayken suratı suratıma çok yakındı. Cevap vermek için kafasını bana çevirdiğinde burnumuz birbirine değdi. Gözünün içine bakıyordum. Yutkundu. Kafasını karşıya çevirip konuştu. "Gerek yok böylesi daha iyi ben taşırım" dedi. Beni sedyeye oturttu. Yardımcı olması için birini çağırdı. Ayağıma baktıktan sonra "işlem biraz canınızı acıtabilir" dedi. Kafamı salladım. Önce ayağımdaki camı çıkardı. Bunu yaparken gözlerimi kapadım. Barış yanımda dikiliyordu. "İyi misin?" Diye fısıldadı kulağıma eğilip. Gözlerim kapalı birden bu olunca irkildim. Nefesini bu derece yakın hissetmek iyi gelmemişti. "İyiyim" dedim ona dönerek. Suratımız yine çok yakındı. İçim gidiyordu. Acımı unutmuştum. Tam ben Barış'a odaklanmışken kanı temizlemek için bir şey sıktı ayağıma ve çok yaktı canımı. Yerimden sıçradım inleyerek. "Kardeşim uyarsana kızı haber vermeden hareket ediyorsun" diye kızdı hemşireye. "Kusura bakmayın" dedi. "Şimdi arkanızı dönüp yatmanız gerekiyor,dikiş atacağım" diye ekledi. Arkamı dönüp o şekilde yatmam mümkün değildi. Elbisem fazlasıyla açıktı. Ama Barış her zaman ki gibi bunu da düşünmüştü. Beni hastaneye taşırken bile bacaklarıma ceket örtmüştü ki kucağındayken altım gözükmesin. Bu ince düşüncesine düşmüştüm açıkcası. Ben söylemeden beni anlıyordu. "Tamam kardeşim sen iki dakika sonra gel" dedi. Kafasını sallayarak gitti. Ona baktım dolu gözlerle. "Canın mı acıyor?" Dedi sedyenin kenarına oturup. "Acıyor ama sorun değil." derin bir nefes aldım. "Sen... sen çok düşüncelisin Barış" dedim zorla. Gülümsedi. "Sadece yardım ediyorum" dedi. Bana özel değildi yani. Yardım ediyordu. Kim olsa yapardı. Yüzüm düşmüştü. "Ceketi tutabilir misin arkamı döneyim gelir şimdi" dedim. "Tamam" dedi ve arkamı döndüğümde ceketi bacaklarıma örttü.

İşlem bittiğinde beni tekrar kucağına almak istedi ama izin vermedim. "Senden destek alarak yürüyebilirim" dedim. "Derin ayakkabın bile yok hala tekrar bir sorun olmasın" dedi. Doğru. Acele şekilde çıktığım için ve kucağına aldığı için yine giymemiştim. "Getirebilir misin giyeyim?" Dedim. Sağlam ayağıma giyip destek alabilirdim. "Hayır getiremem" diyip beni birden kucağına aldı. "Barış!" Dedim kucağından inmeye çalışarak. "Hareket etme Derin bir yerin açılacak şimdi katil etme adamı" dedi sert bir şekilde. Durdum. Kapıyı açıp beni arabaya bindirdi. "Herkes bize bakıyordu rahatsız oldum ondan inmek istedim" diye açıkladım. Tabiki tek sebebi o değildi. "Evet ben de sana o yüzden katil etme adamı dedim" dedi arabaya binerken. Gözlerimi devirdim. "Çorba içmek istiyor musun hala?" Diye sordu. "Hayır iştahım kaçtı eve gitsem daha iyi" dedim soğuk bir biçimde. Aslında hiç ayrılmak istemiyordum ondan. Soracak çok şeyim vardı. Orda ne işi vardı? Hikayemi nasıl izledi? Burak ona kapıdan çıkarken ne dedi? Hepsinin sırası vardı. "Tamam bana gidiyorum o zaman" dedi arabayı çalıştırıp. "Ne? Neden?" Dedim. "En azından bu gece için yardımım dokunur diye düşünüyorum. Seke seke mi gezeceksin evde?" Dedi. O sırada telefonum çaldı. Eliz arıyordu. Açtığımda öyle bir bağırdı ki Barış gözlerini bana çevirdi. Duyduğuna emindim. Sesi kıstım. "Sana eve gidince beni ara dedim. Saat sabahın kaçı oldu. Neredesin? İyi misin? Burak bir şey mi yaptı?" Dedi. Burak ı duyunca tekrar bana döndü. Direksiyonu sıktı. "Eliz nefes al. Eve daha gidemedim ve hayır bir şey olmadı. Onunla değilim" dedim. "Ne? Nerdesin ,kimle-" "Elizcim merak etme ve korkma. İyiyim. Yarın konuşalım" dedim. "Tamam arada mesaj at" dedi. Onaylayıp telefonu kapadı. "Ben sana gidiceğimi söylemedim" dedim telefonu çantama koyarken. "O lavuk kim?" Dedi bana cevap vermeden. "Dediğim şeyin cevabı bu değil" dedim. "Seni düşündüğüm için kendi evime götürüyorum Derin başka bir şey anlama. Ama istiyorsan tamam tarif et diyerek olduğu yoldan çıktı sert bir dönüş yaparak. "Evet nerden?" Dedi. "Sana soracak çok şeyim var aslında" dedim. "Sorumun cevabı bu değil" dedi. Bu geceyi değerlendirecektim. "Tamam sana gidelim" dedim. "Sadece sana yük olmaktan sıkıldım Barış" diye ekledim. "Böyle düşünsem seni ilk fırsatta evine bırakırdım herhalde" dedi. Bazen ona kızmak istiyordum. Sonra hemen düşüncem geçiyordu.

ŞANS - BARIŞ ALPER YILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin