27: "Are you aiming to kill me with your red hair?"
"Sence mayın mı suçlu? Yoksa onun üstüne basıp onu patlatan ahmaklar mı? Bu sorunun cevabını kendine ver, Seongho. Verdiğinde, bu zamana kadar "aptal" diye suçladığın adamın aslında kim olduğunu çok iyi anlayacak, aynanın karşısına geçtiğinde ise asıl aptalla karşı karşıya kalacaksın."
Babası ile kocası arasında yaşanan tartışmaya en başından beri kulak misafirliği yapan Taehyung, kocasının sözlerini işittiğinde şaşırıp kaldı.
Jungkook'un bu yüzünü daha önce hiç görmediği için meraklı bir şaşkınlıkla, mutfak kapısının önünde dikilerek babasını ve kocasını dinlemişti. Bunu yaptığı için önce biraz utandı, hemen sonra ise hayatında yer alan iki adamın da yeterince dürüst olmadığını ve onun arkasından defalarca kez iş çevirdiğini anımsadı... Bu da Taehyung'un kaygılarını sonlandırmıştı.
Damadının sözlerini işittiğinde, Seongho'nun kan beynine sıçradı. "Sen bana aptal mı diyorsun? Hah! Bu özgüveni kendinde nasıl bulabilirsin? Hiç mi korkmuyorsun? Ahmak! Geçmişini hatırlayıp derste mi çıkaramıyorsun? Seni tekrar ve tekrar o sefil haline döndürebilirim!"
Jungkook keyifli bir kahkaha patlattı. "Öyle mi? Nasıl olacakmış bu? Söylesene? Sahiden çok merak ediyorum... Bana ait olan şirketi mi elimden alacaksın? Yoksa mirasıma mı göz dikeceksin?" Duraksadı ve Bay Kim'in konuşmasını bekledi. Cevap alamayınca, "İçini dolduramadığım bomboş cümlelerinden sıkıldım artık." diyerek, devam etti. "Defol git evimden. Seni kocamın etrafında görmek istemiyorum."
Konuşmalarının bittiği düşünen ev sahibi, kapıyı Seongho'nun suratına kapatmak için hareketlendi. Damadı karşısında defalarca kez yenilgiye uğramasına rağmen hırsına yenik düşen Seongho ise, tekrar saldırıya geçmek adına konuşmaya başladı, "Bundan çok değil birkaç ay önce yoksulluk çekiyordun. Sonra birdenbire eğlence şirketinin genel müdürü olduğuna dair haberler yayılmaya başladı... Kimi kandırıyorsun sen? Yasadışı işler çevirdiğin basbayağı ortada. Şirket ailenden miras kalmış... Peki, öyleyse ailen nerede? Şirketin sana ait olduğuna dair ailenden tam yetki aldın mı? Hiç sanmıyorum. Yaptığın tüm işler yasalara aykırı olarak ilerliyor ve ben bunun peşini asla bırakmayacağım."
Jungkook kılını bile kıpırdatmadan Seongho'yu seyretmeye devam etti. Onun sözlerini bomboş ve anlamsız buluyor, en ufak bir endişe ibaresi göstermiyordu. Çünkü Seongho, Jungkook'un başına bela açacağını iddia etse bile damadının gözlerinin içine tereddütle ve korkuyla bakıyordu.
"Karşımda benden korktuğu için titreyen bir adam var. Bu adam nasıl olur da benim başıma bela olacağını söyler? Sana acıyorum sahiden..." Karşısındaki adamdan tiksindiğini belli eden bir ifadeyle yüzünü buruşturdu. "Benim olduğum konumu bile kabul etmekte zorluk çekiyorsun... Aslında, tüm mesele bu değil mi? Haberleri görünce çılgına döndün çünkü artık beni aşağılayabileceğin bir konumda değilim. Senden ve senin çevrendeki herkesten daha üstünüm. Bunu kendine yediremiyorsun. İçten içe aklını kaçırıyorsun. Beni gördüğün ilk anda filizlendirdiğin o nefret tohumları büyüyüp bir orman haline geldi. Şimdi de o ormanın içerisinde sıkışıp kaldın... Boğuluyorsun. Yazık."
Seongho'nun solukları müthiş derecede hızlandı ve sahiden de onu boğacak hale geldi. Zavallı adam, senelerce hor gördüğü damadı tarafından yerin dibine sokulduğunda, bunu kaldıramamıştı.
"Senin gibi niteliksiz, ahmak, küstah ve ezik bir adam... benimle nasıl böyle konuşabilir? Aklım almıyor!"
Jungkook sıkıldığını belli etmek adına sesli sesli ofladı ve göz devirdi. "Evet, evet... Hazmedemediğin çok belli. Bilemedim ki ne yapsak? Bu hazımsızlığa ne iyi gelir acaba? Ah! Buldum!" Ellerini yüzü hizasında birleştirdi ve çıkan sesle Seongho'yu yerinden sıçrattı. Keyifli keyifli kıkırdayarak konuşmaya devam etti, "Önünde ezilip büzülmemi ister misin? Genelde bu terapi işe yarıyordu. Hani sen... canın sıkıldıkça benim çalıştığım büroya gelirdin. Beni herkesin ortasında beceriksiz olmakla suçlayıp, diğer avukatlara göre ne kadar vasıfsız olduğumu söylerdin. Sonra da benden utandığın için bürodan hemen ayrılırdın. Hatırlayabildin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paradise | Taekook
Fanfiction"Eğer beni terk edersen, elimde, avucumda ne varsa alıp gideceksin. Benden çocuklarımı, ailemi ve biricik eşimi alacaksın, Taehyung. Düşünebiliyor musun? Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Beni öldürmenle, kapıdan çıkman eşdeğer. Ben zaten sen...