11: The sensitive heart tired of lies.
Aile yalnızca toplumun en küçük bütününü oluşturmaz, aynı zamanda çocukların; değerlerinin ve geleceğe dair fikirlerinin oluşum aşamasına katkı sağlardı. Bu bakımdan basite indirgenemezdi ve bu hataya düşen pek çok ebeveynin, bu yapıyı oluşturmada başarılı olamadığı görülürdü. Jungkook geçmişine dönüp ailesi yapısını incelediğinde, kendisinin bu tarz; başarılı olamayan ailelerin birinde yetişmiş olarak görüyordu.
Jungkook dokuz yaşındaki kızına ve dört yaşındaki oğluna, dürüst, kendilerine attıkları her adımda güvenen, hayatları boyunca başarılarla dolu birer çocuklar olarak yetişmesini istiyordu. Fakat Jungkook'un ailesi çocuklarını böyle yetiştirmemişti. Onları; kurşunun önüne atlayabilecek kadar cesur, devletin arkasından iş çevirebilecek kadar korkusuz, illegal işler yürütecek kadar soğukkanlı ve en önemlisi de insanlara acımasızca zarar verebilecek kadar duygusuz ve merhametsiz çocuklar olarak yetiştirmek istemişlerdi.
Bay ve Bay Jeon, bu düşünce sebebiyle başarısız oldular; Jungkook tüm bunları yapamayacak kadar korkak ve çekingen bir çocuk olarak yetişmişti. Seokjin ise ailesinin kendisine göstermiş olduğu değersizliğin karşısında, intikam almak arzusuyla, anne ve babasının bile tüylerini ürpertecek kadar korkunç derecede umursamaz ve tehlikeli biri haline gelmişti.
Bu aşamada Jungkook geçmişinden ders çıkarmak istiyordu. Kendisi böyle yapmamalıydı. Çocuklarına değer vermeli, onların psikolojisini olumsuz yönde etmemeli ve özgür, yaşama arzusuna sahip çocuklar yetiştirmeliydi. Kendisi böyle olamamıştı. Bugün ise ilk defa Jihyo'nun gözlerinin içine baktığında, kızında kendisinin bir yansımasını gördü.
Jungkook bunu fark ettiğinde, yoğun bir şekilde vicdan azabıyla mücadele etmeye başladı. Hem kendisi hem de eşi fark etmese de Jihyo, son zamanlarda oldukça etkilenmişti. Babalarının birbirlerine olan sevgilerini yitirdiğini ve aile kavramlarının sonlanacağını düşünüyor, bu da aklında korkunç fikirler gelmesine sebep oluyordu.
Babaları ayrılırsa ve Jeon ailesinin bütünlüğü bozulursa, onu geldikleri yere geri götürecekler; yetimhaneye mi bırakacaklardı?
Hiç kimse farkında değildi fakat Jihyo, ailesinde hissetmeye başladığı huzursuzluktan sonra sürekli aynı şeyleri düşünüyordu. Jihoon ailelerine geldiğinde henüz üç yaşındaydı. Yakın zamanda dört yaşına girmiş olan çocuk oldukça küçüktü ve hiçbir şeyin farkında değildi. Üstelik Jihyo'ya göre çok daha masum ve hayalperestti. Jihyo, kardeşinin üzülmesini istemediği için ona sürekli 'sen hep vardın.' Deyip duruyordu. Belki de bu sebepten Jihoon, kendisini, Taehyung babasının doğurduğu ihtimaline bile olumlu bakıyordu. Çünkü o sahiden de doğduğu andan itibaren bu evde olduğuna inanıyordu.
Fakat aynı durum Jihyo için söz konusu değildi. Jihyo beş yaşındayken yetimhaneden ayrıldığında, Jungkook ve Taehyung'un kendisini evlat edindiğini biliyordu. Zaten bunu bilmemesi ve hatırlamaması mümkün değildi. O gün, Jihyo'nun en sevinçli günüydü. Görünmez kanatları sayesinde mutluluktan uçtuğunu ve Jeon ailesinin evine ulaştığında ise cennete kavuştuğunu düşünmüştü.
Şimdi ise aile huzurları bozulmaya başlamıştı ve Jihoon, Jungkook ve Taehyung'un kendisini yetimhaneye bırakma ihtimalinden korkuyordu. Bu korkuyu besleme sebebi oldukça basitti. Jungkook ve Taehyung arasındaki yoğun aşk bile bir gün bitiyorsa, öz olmayan çocuklarını; kardeşini ve Jihyo'yu severler miydi?
Böyle bir durumda, ikisine de fazlalık gözüyle bakmazlar mıydı?
Jihyo tüm bunları kenara atmaya çalışıyor ve bu defa da yalnızca bir fikir üzerine yoğunlaşıyordu. Bu fikirde bir önceki kadar kötüydü. Jihyo, Jungkook ve Taehyung'un ayrıldıkları vakit, çocuklarıyla ilgili nasıl bir karar alacaklarını merak ediyordu. Kardeşiyle ve Jihyo'yu ayrı bırakırlar mıydı? Bu Jihyo için bir kabustu. Ablası, kardeşinden ayrı kalmaya dayanamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paradise | Taekook
Fiksi Penggemar"Eğer beni terk edersen, elimde, avucumda ne varsa alıp gideceksin. Benden çocuklarımı, ailemi ve biricik eşimi alacaksın, Taehyung. Düşünebiliyor musun? Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Beni öldürmenle, kapıdan çıkman eşdeğer. Ben zaten sen...