Ama yeter yani! İkidir bu kolonya kokusu ile uyanıyordum. Yüzümü ekşittim.
"Çekin şunu be!" Diyip gözlerimi açtım. Zeynep yanıma oturmuş Bukette diğer tarafıma Leyla ise ayakta duruyordu.
Bir dakika... Ben buraya nasıl geldim? Yine dejavu yaşıyordum ama bu sefer gerçekleri öğrenmiştim en azından o kurtun gerçek olduğunu..."Umay sen aptal mısın yavrum!? Gece gece niye ormandaydın?" Leyla'nın sorusunun cevabını bekleyen kızlar,hadi cevapla bakalım dercesine bekliyordu.
Yutkundum. Şimdi ben ne yalan bulacağım?
"Umay!Cevap ver,cevap." Buket sinirle kalktı.
Yerimde doğrulup belimi yatak başlığına yasladım.
"Bakın..." Cümlemi tamamlamama engel olan Zeynep'in söyledikleri idi.
"Allahtan Aybars oradaymış!"
Nasıl yani!? O orada ne geziyordu? En önemlisi beni nasıl buldu?
"Aybars derken?" Diye sordum büyük bir şaşkınlıkla.
"Evleri ormana yakınmış,tesadüf ormandan geçerken seni bulmuş baygın bir şekilde sonra telefonun da şifre yok mu senin? Neyse bu önemli değil bizi aradı,geldik." Diye açıklama yaptılar.
Beynim yine karman çorman oldu,azıcık aklımda bu olaylarda uçup gidecek galiba!
"Niye ormana gittin Umay?" Evet bu soruya artık cevap vermeliydim...
"Ben,şey. Hani kampa gitmiştik ya o gün ben şeyi mi kaybettim."
"Neyi?"
Güzel,neyi tabi?
"Şey ya,bilekliğim!" Ha evet.
Leyla gözlerini devirdi. "Bir bileklik için bu kadar aksiyona gerek var mıydı sence?"
"Leyla haklı Umay ve üstelik başına bi şey de gelebilirdi." Dedi Buket.
"Biliyorum ama onu doğum günümde siz almıştınız,benim için önemli." Dedim. Bluzumun kolunu tutup indirdim. Bilekliğin olmadığını görmemeleri için. Aslında yalan değildi ben o gece bilekliğimi de kaybetmiştim.
Onu da bulmam gerekiyor ya!"Senin canından kıymetli değil ama." Dediler.
"Benim için değerli lütfen kızmayın biliyorum aptallık ettim ama söz bi daha olmayacak." Dedim. Güven verircesine gülümsedim.
"Ah be Umay! Olmasın bi daha tamam mı?" Zeyno'nun elini tuttum.
"Söz." Dedim üçünde de gözlerimi gezdirip. Bana biraz daha söylenip odamdan çıktılar. Rahat bir nefes verip yatağa geri uzadım,yorganı kafama kadar çektim ve gözlerimi kapattım. Valla bu olay yılan hikayesine dönmüştü artık! Daha fazla düşünmeyecektim ve yarın onunla konuşacağım. Evet,en iyisi onunla konuşmaktı...
♤
O günün üzerinden tam bir hafta geçmişti ve günden beri o. Aybars Arat. Okula hiç gelmemişti. Düşünüp duruyordum o gün yaşadığım her şey tek bir detay atlamadan beynimde dönüp duruyordu. Neden? Niçin? Niye ben? Bunlar nasıl gerçek olabilir? O kurt gerçekten bir insandı da üstelik ama bu nasıl olabilirdi? Bu sorular beynimi yiyip bitiriyor,bitmeyen döngünün içinde dolanıp duruyorum ama çözüm yoktu. O çözüme kavuşmam için onunla konuşmam gerekiyor. Aybars Arat'ı bulmam lazımdı. Cama vuran yağmur damlaları ile düşüncelerimden sıyrıldım. Çok güzel yağıyordu yağmur. Yavaş ve acelesiz...
Yatağımdan kalkıp paltomu giydim. Telefonumu cebime koydum,çantamı da alıp çıktım.
Botumu giyerken kızlara seslendim.
"Ben hava alacağım!" Diyip çıktım evden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Kırmızı
Lobisomemİzlediğimiz dizi,film ve okuduğumuz kitaplarda ki kurt adamlar gerçek olsa ve buna tanık olsanız nasıl hissedersiniz?