4. Bölüm

785 61 21
                                    

Bugün okul yoktu. O yüzden sadece uyumak istiyordum.
Babam mis gibi bir kahvaltı hazırlamıştı. Sucuklu yumurta kokuyordu. Yatağımdan bunun için çıkabilirdim.

"Baba sen bir efsanesin!" Diye bağırdım. Babam mutfak önlüğüyle karşıma çıktı.

Gözleri sinirli bir şekilde çıplak kollarımı buldu. Doğru ondan habersiz yine dövme yapmıştım.

"Ada seni uyarmaktan bıktım. Okul müdürü her gün beni okula çağırıyor!"

Masum bir şekilde gülümsedim ve yatağımdan çıkıp Babamın yanaklarını sıktım.

"O kel kafalı adam sinirlerimi bozuyor. Onun ağzını sikeceğim. Seni bir daha rahatsız ederse onun ebesini..."

Babam eliyle ağzımı kapatıp,

"Ne yapacağım seninle." Dedi. Kaşlarımı çattım.

"Gül gibi bir evladın var. Sevmekten başka ne yapabilirsin?" Diye sordum.

Olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Seviyorum zaten sevdiğim için hep altan alıyorum. Gül gibi değil serseri gibi olacaktı."

Babam söylenirken ben kendimi banyoya atmıştım. Aynadaki yansımama baktım. At kuyruğu yaptığım saçlarım dağılmıştı. Almadığım kaşlarım bana merhaba diyordu.

Kız olmak çok zordu.

Elimi yüzümü yıkayıp hazır olan masaya oturdum.

"Lan babalık sen olmazsan ben ne yaparım."

Çatala sucuğu alıp ağzıma attım. Ekmeği yumurtaya bandım. Babamın telefonu çaldı. Arayan kimse babam heyecan yapmıştı. Ne o yoksa cici Anne mi geliyordu?

"Alo sevim, ne İntihar mı etmiş. Hemen geliyorum!"

Babam apar topar ayağa kalktı.

"Kardeşin intihar etmiş" dedi. Babam bunu söylerken sesi titremişti. Bende olayın şaşkınlığını yaşıyordum. Sadece şaşkın bir şekilde babama bakıyordum. Okyanus, iki gün önce beni aramıştı. Meğersem kardeşimin bana ihtiyacı vardı.

Babamla birlikte ayağa kalktık. Üstümüze başımıza bakmadan hemen bulduğumuz taksiyle Hastaneye gittik.

Annem bizi görünce bize doğru geldi ve Babama sarıldı. Ah ne kadar da duygusal bir sahne.

"Ok-okyanusa bir şey olursa ben" dedi. Konuşmasının devamını getiremedi. Babam hemen annemi omzuna yasladı.

"Sakin ol," dedi teselli eden sesiyle. Bu kadın sevilmeyi hakketmiyordu.

Annemin gözleri beni buldu. Bana sarılacakken uzaklaştım.

"Sana sarılmak istemiyorum." Dedim.
Babam bana uyarı dolu bakışlar atarken ben umursamaz bir şekilde omzumu silktim.

"Ada, lütfen sana sarılmama izin ver. Benim sana ihtiyacım var."
Alay edercesine gülümsedim. Benimde sana ihtiyacım vardı! Hasta olduğum zaman gelmedin.

Ellerimi yumruk haline getirip hastane duvarına sert bir şekilde vurdum. Bana doğru koştu elime bakmak istedi ama geri çekildim.

"Sakın bana yaklaşma." Diye uyardım. Hastane kantinine gidip kendime çay aldım. Ayaklarımın birini masaya doğru uzatım ve çayımdan bir yudum aldım.

Kardeşin intihar etti!
Durumu belli değil ve sen burada rahat bir şekilde çay mı içiyorsun?
Vicdanın nerede?

İçimdeki sesi susturmam mümkün değildi. Gözlerim duygusuz bir şekilde karton bardağına bakıyordu.

"Ada!" Babamın sesini duyunca ona baktım.

"Telefonuna niye bakmıyorsun."

"Noldu?"

Babam karşıma geçip oturdu ve elimi tutup küçük bir öpücük bıraktı.

"Annenle biraz konuştuk. Ona kötü davranma."

Oturma pozisyonumu gösterdi.
"Herkes sana bakıyor. Oturma şeklini düzeltir misin?"
"Böyle iyiyim." Dedim ve çayımdan bir yudum daha aldım.

"Ne olursa olsun o senin Annen!"
Babama kızgın bir şekilde baktım.

"Annem değil! O kadın benim bir şeyim değil! O bencil bir kadın. Söylesene baba okula giderken kim saçlarımı yaptı? Ben düşerken kim kaldırdı? Keşke başka bir kadınla evlensen. Üvey annemi ondan daha çok seveceğim."

Babam gözlerini bir noktaya dikti. Kafamı kaldırdığım zaman sevim Hanımla göz göze geldim.

Sevgili Annem demek ki her şeyi duymuştu. Aşırı üzülmüştü ama umrumda olmadı.

"Elini bir daha duvara vurma canın acır." Diyen babam yara olan elimi üflüyordu.

"Emin ol şuan bu yaradan çok başka yerlerim acıyor."

Sevgili annem bize doğru geldi ve elindeki zarfı masaya koydu. Hüngür hüngür ağlıyordu. Babam ona su almak için ayağa kalkmıştı.

"Kardeşin bir veda mektubu yazmış okurken içim acıdı. Kızım, sende baksana" deyip zarfı önüme koydu. Yüzsüz! Hiçbir şey olmamış gibi gelip karşımda oturuyordu.

Bu kadının varlığı beni rahatsız ediyordu.

Zarfı açtım ve okudum.

Sevgili Ailem,
Ben hepinize bu acıyı yaşatığım için özür dilerim. Biliyorum benim için çok üzüleceksiniz. Kendinizi suçlayacaksınız bunun için bile ölmek istemezdim. Canım o kadar yanıyor ki... Kafamda bir sürü düşünce var. Benim yaşamaya cesaretim yok. Zayıf olduğum için hepinizden özür dilerim.

Bu kızın kafası güzeldi. Uyansın ona gününü gösterecektim.
Kendini öldürmekte neyin nesi?

"Okyanusun senin kızın olduğu çok belli. Baksana ne kadar bencil! İntihar edeceği zaman onun arkasında ağlayacak insanların olduğunu bildiği halde böyle bir şeye girişti. O yüzden o aptal için üzülmeyeceğim." Sesim acımasızdı.

"Ada!"

Babam ilk defa bana sesini sert bir şekilde yükseltmişti. O ikisini orada bırakıp okyanusun yanına gittim.

Doktorlar çok güzel ilgileniyordu. Sonuçta özel hastaneydi. Ben hasta olduğum zaman devlet hastanesine gidiyordum.

Bunu niye kıyasladım bilmiyorum.
Hemen kafamdan bunu attım.

Durumu iyi olmadığı için bir hafta boyunca hastanede kalacaktı. Saatler geçti. Ne babam geldi ne de sevgili annem.
Doktor, okyanusun odasından çıkınca gülümseyerek bana doğru geldi.

"Hasta uyandı ve Ada adında birini istiyor." Dediğinde şaşırdım. Onun yerinde olsaydım ben kendimi istemezdim.
***
Okyanusun yanına gelince derin bir nefes aldım. Onunla nasıl bir konuşma yapacağımı bilmiyordum.

"Ada," dedi yorgun bir sesle.
Bu kız nasıl bu kadar dibe batmıştı?
Yok olmuştu.

"Seni dinliyorum. Böyle bir şeyi neden yaptın diye sormayacağım. Umrumda değilsin!"
Umrumdaydı.

"Gözlerin öyle demiyor."
"Kısa kes"
"Ayrıca pijamanla direkt benim için buraya gelmişsin."
Lanet olasıca iyi bir gözlem yeteneğine sahipti.
Tam gidecekken beni durdurdu.
"Bana yardım et."

***

Evet yeni bölüm nasıldı?

Ada hemen Garcia kolejine gitsin ve hepsine güzel bir ders versin değil mi?

EZİK KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin