5. Bölüm

778 58 28
                                    

Okyanus bana yardım et demişti. Sesindeki o acı tonu iliklerime kadar hissetmiştim.

Kardeşimi ilk defa dinlemek istemiştim. Onu dinledim. Bana yaşadıklarını ağlayarak anlatmıştı.
Annem beni yanında istiyordu. Babamda izin vermişti. Bende hiç düşünmeden kabul etmiştim. Arkadaşlarımı çok özleyecektim.
Can ve selim...
Onlara veda bile etmedim. Çünkü ben vedaları sevmezdim. Babamı her zaman hafta sonu ziyarette gelecektim. Okyanusta benimle birlikte gelecekti.

Biz aile olmaya karar vermiştik. Bana göre geç kalınmış bir karardı.

İki hafta sonra yeni evimdeydim. Bu ev kocamandı. Havuzu vardı. Salonun ortasında kocaman bir piyano aleti vardı. Çalmayı bilmiyordum öylesine rastgele bir kaç tuşa bastım. Canım oynamak istemişti. Tuhaf sesler çıkınca hemen bırakmıştım.

Okyanusun durumu gayet iyiydi.
Onunla aynı odayı paylaşmak dışında herhangi bir problemim yoktu.

Tabii birde annem vardı. Onu görmezden geliyordum. Buraya geldiğime şükretmesi gerekiyordu. Kaydım alınmıştı. Tabii bu eski okuluma bomba gibi düşmüştü.

Hepsi beni çok severlerdi. Gittiğim için arkamdan direkt dedikodu malzemesi çıkarmışlardı.

Okuluma elbette bir gün geri dönecektim o zaman onların ğzına sıçardım. Hayatımı değiştirmem gerekiyordu. Çünkü okyanus iyi değildi. Kardeşimin saçlarını kazmışlardı.

Ben o okullu onların başına yıkardım. Annem, ben bu evde kalıyorum diye çok mutlu olmuştu.

Efsun denen bir abla vardı. Evin yemeklerini yapıyordu. Fazla bir muhabettimiz olmamıştı ama iyi birine benziyordu.

Okyanus okula gelmek istemiyordu. Korkuyordu.

"Lan ben yanındayım. Birisi sana dokunmaya kalksa oracıkta sikerim." Dedim. Sesimde güven duygusunu aşıladım.

"Hiç yanımdan ayrılma olur mu?" Dedi. Sesi titrek bir şekilde çıkmıştı.
"Ayrılmayacağım."

Okyanus saçları uzayana kadar kahverengi tonunda bir peruk takacaktı.

O pis koleje ait kıyafetleri giydi.
Ben etek giymedim. Yarım parmaklı siyah eldivenlerimi giydim. Siyah saçlarımı güzelce taradım. Uçları maviydi. Burada kalmayı ve o okula gitmeyi çabuk kabul etmiştim.

Bu evde kalıyordum çünkü okyanus iyi değildi. Biraz kendine gelince eski yaşantıma geri dönecektim.

Pirsing yaptırmıştım ama dudaklarıma değil. Ani bir karar değişiklikle sol kaşıma yapmıştım. Çok güzel olmuştu. Durmadan aynadan kendime bakıyordum.

Efsun abla kahvaltımızı hazırlamıştı. Okyanusa baktığı zaman gözleri dolmuştu.

"Yavrum bak sana pişi yaptım. Bol bol ye. Biraz daha iyi misin?" Diye sordu.

Portakal suyu ne?
Çay içmek istiyordum. Bunu istmeye nedense çekinmiştim.

"Günaydın," annemde buradaymış. Onu takmadan masaya geçip oturdum. Efsun abla bana baktı.

"Kızım sen ne seversin? Sana da onu yapayım."

"Ben kahvaltıda portakal suyu içmek istemiyorum. Tarzım değil. Çay yapar mısınız? Yanına da sucuklu yumurta var ya ne güzel olur." Böyle hevesli hevesli konuşunca Efsun hanım tebessüm etmişti.

Bakışları annemi bulunca annem başıyla onaylamıştı.

Bana çay demlemişti. Okyanus portakal suyu içmek yerine o da çaya içmişti.

"Okuldan sonra gezmek ister misiniz? Alışverişe gitmek isterseniz. Şöför emrinizde?"

Annemin iki amacı vardı. Birincisi arasını benle iyi yapmaya çalışıyordu. Bu mümkün değildi!

EZİK KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin