🕸 ÖMÜR BOYUNCA 🕸

2K 103 49
                                    

BÖLÜM 5: ÖMÜR BOYUNCA

"Değmiyor bazen, uğruna yorulduklarımız.."

🕸

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🕸

"Aslında hiç de kötü birisi değildir hanımım. Korkutucudur ama melek gibi kalbi vardır majestelerinin."

Ben korkudan üç buçuk atıp koşa koşa odama çıkarken Manamin beni yarı yolda yakalamış ve sakinleştirmeye çalışıyordu.

Krov'un ne kadar efendi, ne kadar saygılı, ne kadar uygun bir eş adayı olduğu hakkında konuşuyor, evet. İşe yaradığını da söyleyemeyeceğim. İyice kararan hava elinde sonunda birazdan aynı odada buluşacağımızın haberini veriyorken bana, kesinlikle imkansızdı.

Ben hala anlamsızca hızlı hızlı yürüyüp kaçabilirmişim gibi bir psikolojideydim fakat Manamin zaten normalde bana uyum sağlayabilmek için aşırı yavaş yürüdüğünden şimdi bunu fark edemezdi.

"Bir keresinde odasında temizlik yapıyordum, sonra elimdeki pis suyu yerdeki aslan kürküne döktüm. Evet dedim işte şimdi öleceğim, benim kanımı son damlasına kadar içecek. Korkudan yerden başımı bile kaldıramadım..."

O kadar telaşlı anlatıyordu ki, sanki olayı ikinci kez yaşıyor gibiydi. Nefesleri bile anlattıklarıyla paralel hızlanıp yavaşlıyordu. Bu haline bıyık altından sırıttım çünkü hevesi kaçsın istemiyordum. Anlatırken oldukça keyif alıyor gibiydi.

"Tam başımı yerinden uçuracak sanmıştım, tepemde dikiliyordu. Sonra ne dedi bana biliyor musunuz?" diye konuştuktan sonra bir anda bana döndü.

"Ne dedi?" dedim bende kaşlarımı kaldırıp hızına uyum sağlamak isterken. Onun kadar heyacanlı göründüğümde daha da keyife geliyordu kız.

"Onu evine götür dedi. İnanabiliyor musunuz? İstese yıkayabilirdim ve eskisinden daha güzel kokardı ama o yine de o kadar pahalı bir eşyayı hiç düşünmeden bana verdi! Hala çeyizimde duruyor..."

Son cümleleri aptal aşık edasıyla söylediğinde daha fazla dayanamadım ve gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ne oldu hanımım?" diye saf saf sorduğunda "Hiç..." deyip başımı olumsuzca salladım kelimenin sonunu uzatırken.

"Size bir şey daha anlatacağım. Bir keresinde çok önemli bir toplantı yapılacaktı, hatta diğer kıtalardan bile krallar geliyordu ve Majesteleri o toplantı için üç hafta önceden terziye özel bir kıyafet hazırlatmaya başladı. Kıyafet o kadar pahalıydı ki, üzerindeki elmasları vampirlerin çıkartamadığı bile söylenir."

"Neden vampirler çıkaramıyormuş?" dedim çok ilgili olduğumu çaktırmayarak. "Çünkü vampirler kanla beslenen lanetli yaratıklarmış, saçmalık yani sizce ben lanetli miyim hanımım?" dedi çenesini masumca büzüp bana döndüğünde. "Hayır değilsin." Ellerimi de onaylamazca sallayıp bu düşünceyi kafasından atması için sesimi hafifçe yükselttim.

Şafakta Vampir Çıkmazı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin