BÖLÜM 14: KAN VE GÖZYAŞI
"Bir yılda olmayan, bir anda olur."
🕸
Esen her rüzgar ruha dokunuyordu, evimin çatısı üşüyordu, daha yalnız kalıyordu da kimseye anlatamıyordu içinde karmakarışık bir karış odanın zavallı esiri yenik düşmüş bu acıya ki bu acı tarafından takılmış kelepçelerine bir darbe vursun da ayrılık kapısını çalsın, oradan kurtulsun, kendini sarsın ve artık üşümesin. Rüzgar tenini kesmesin, saçlarını okşasın, yumuşak bir yatak sersin, üzerini örtsün.
Neredeydi bu aziz hayallerin insanlara bahşedildiği o ülke? Artık kaçamazdım, önüme cenneti serseler tek bir adım atamazdım. Çabanın çapası taşa takılmıştı, çünkü yeterince uzağa atamamıştım. Yazıktı, çok yazıktı.
Bu aidiyetsizlik, itaatsizlikler, hepsi benim suçumdu. Bir haftadır odamda duruyor, yemeğe de inmiyordum artık öyleki kralımız kendine yeni bir eğlence bulduğundan gerek duymuyordu artık beni ezip bükerek oyunlar oynamaya. Artık koynuna bile alabileceği, sıcaklığına gömüleceği bi kadın vardı yanında. Kanımı ne yapacaktı?
Parmağım camın çerçevesinden aşağı doğru kaydı, tırnaklarımın tahtaya sürtünüşü midemi bulandırıyordu. Yine de elim yanıma düşene kadar devam ettim bu işkenceye.
Manamin ve Calarus artık bana hizmet etmiyordu. Hizmetçi parçaları tarafından reddedilmek mi? Rezilliğime daha fazla yakışan çok az şey vardı.Kibir dolu o tebessüm dudaklarıma doldu, yansımasını camdan çok iyi bir şekilde görüyordum. Gözlerimin bu kibire ortak oluşu vücudumun benden bağımsızcasına desteğini hissettiriyordu. Bu bedende iki kişi gibiydim.
Arkamdaki kapı açıldığında usulca çevirdim başımı, omuzumun üstünden onu görmesem de diyeceğini bekledim. Ses gelmedi, hizmetçilerden biriydi. Odayı temizlemek için geldiğini anladığımda tekrar camdan dışarıyı izlemeye koyuldum. En azından saray sıcaktı.
Bir kaç küçük planım vardı fakat her akşam, yanıma gelecek mi diye düşünmekten vakit kaybediyordum, cezam sadece tutsaklık mıydı? Buna ceza diyorsa ancak dudak büzülürdü. Adımı falan da söylememezlik edecek miydi kendimi değersiz hissetmem için?
Ne kadar da tatlılar... Onları ana yemekten sonrası için saklayacağım.
"Adın ne senin?" Diye seslendim hizmetçiye dönmeden, kesilen hışırtılardan işini bıraktığı anlaşılıyordu. "Karaz, efendim." Dedi duygusuzca, bu ses tonu... Şaka mı yapıyordu, bunu bekliyordum?!
Yüzüme bir tatlı tebessüm yerleştirip ona döndüm, bir ölü kadar soğuk bakıyordu. Fakat ne dersem yapmak zorunda olduğu gibi bir hazza sahipken duyguları kimin umurundaydı?"Karaz, bu akşam yemekte ne vardı?" diye sorduğumda gözleri bir kaç saniyeliğine yere düştü, düşünmeye başladı. Bende sabırla bekledim, ne de olsa çok zamanım vardı. "Kaz var efendim, birazdan getireceğim." Kafamı onaylamak için salladım.
"Tabii ki getireceksin, ondan bahsetmiyorum. Canım, daha tatlı bir şeyler yok mu?" Hemencik onaylar anlamda salladı başını. "Ne istersiniz efendim?" İşaret ve baş parmağım çenemde gezerken bakışlarım tavanda kaldı bir süre. Hala gülüyordum, çıldırdığında neye benzeyeceğini kesinlikle merak ediyorum. "Sütlü bir tatlı olabilir, neyiniz var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şafakta Vampir Çıkmazı (+18)
VampirosBir vampirin kucağına düştüm. Burada kalmam için her şeyi yapabilecek bir vampir... Bir gece ansızın duyulan o ses Kulağımı tırmaladığında, Ne olacağını bilemedim Ve kaçtım kucağına. Beni kullanıyor, hemde kanımın son damlasına kadar. Çünkü ben on...