🕸 ÖFKENİN GÜNAHI 🕸

1.2K 65 21
                                    

BÖLÜM 9: ÖFKENİN GÜNAHI

"Belki başka bir zamanda, başka bir yerde yine yan yanayızdır."

🕸

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🕸

Sonunda ışık hızında ilerlemeye çalışırmışcasına giden gemi turunun sonuna gelmiştik, kaptanın mesleki defarmasyonuna bağladım hepsini. Alt güverteye indik Manamin ile beraber. Kaptan-ı derya karşımızda duruyordu ama bu sefer biraz farklılık vardı üzerinde. İki tane çırılçıplak kadını yapıştırması gibi.

İkisine de belinden sarılmıştı Pamir bey, gözlerim en sonunda dayanamayarak Manamin'e döndü. Belli etmemek adına bir tebessüm yerleştirmişti dudaklarına lakin gözlerinden hüzün akıyordu. Ben anlayabilmiştim, belki de sadece ben. Bu adamın bu kadar çapkın, arsız olduğunu en başında biliyordum zaten ve yanımdaki deli kızı burada tutup daha fazla üzemeye hiç niyetim yoktu.

Kaptan belli ki bir şeyler söylemek için yanımıza ilerliyordu fakat Manamin'i kolunda tuttuğum gibi gemiyi terk eden bahriyelerin arasına karışıp ikimizi de indirdim, arkama dahi dönüp bakmadım. Elinden çekmek suretiyle kalabalığa karıştırdım bedenlerimizi. Bir kaç zengin muhibin yüzü bize dönmüştü, kılık kıyafetleri benimkilere benziyordu, genel olarak kasvetli havaya sık sık yağmur eşlik ettiğinden yerler her zamanki gibi ıslaktı.

Önce seyyar tezgahlar sonra dükkanlar çıktı karşımıza, kalabalık git gide azalıyordu ve en sonunda sürüklediğim kızın kolunu bırakarak ona doğru döndüm. 

"Harika! Şimdi nereye gidiyorduk?" Manamin bana minneti yüzünden oldukça rahat bir şekilde okunurken mahçupça baktı. "Beni takip edin hanımım." Dedikten sonra önden ilerlemeye başladı. Saçlarımı bir kez geriye savurup hızlı yürümekten terlemiş ensemi ferahlattım, sonra da cüce gibi gözükmeme aldırmadan peşine takıldım.

Bir kaç tezgahın önünde durup elini attığı her ürünü dikkatle incelerken sabırla o çöp parçalarını elinden bırakmasını bekledim. Allah'tan almıyordu hiç birini.

Sonra tezgahları da çok gerimizde bırakacak kadar yol yürüdük, artık kısmen bayır çıkıyor sayılırdık. Manamin koluma girdi bu elbiseyle yürümemi kolaylaştırmak adına, bir yandan da anlatmaya başladı.

"Şu ilerideki dev heykeli görüyor musunuz hanımım?" Ses tonu bu sefer sakindi, ileriye bakıp onu mırıltılar eşliğinde onayladım. Gerçekten dev gibiydi, bizim saraydan bile fark edilecek kadar büyüktü belki de ama dağın arka kısmında kalması yazık olmuştu.

"İşte halk ile yapılan kutlamalar bu meydanda yapılır." Dedi tam da bir süslü taş duvarın altından geçtiğimizde önümüze serilen dev mekanla.

"Savaşlardan sonra eğlenceler düzenlenir, savaş sırasında da ücretsiz yemek dağıtılır halka." Her verdiği bilgiyi başımı sallayarak onayladım. "Bu heykel nedir peki?" Diye sordum ilgimin ondan olduğunu belli etmek için. Ardından adımları yavaşladı, başını kaldırarak heykele baktı. Sonra bir süre o heykele, ben ona bakakaldım. Ses seda çıkmıyordu ikimizden de. "Majestelerinin babasına son hediyesi." Diye mırıldandıktan sonra anlatmak ile anlatmamak arasında kalarak bana dönüp yüzüme kısaca göz gezdirdi.

Şafakta Vampir Çıkmazı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin