2. BÖLÜM

33.5K 2.1K 371
                                    


Yeni bölüm geldiiiii

Bölüm sonunu okumadan geçmeyelim.

KEYİFLİ OKUMALAR

Sabahın ilk ışıkları pencereyi aşıp içeri süzülürken dün geceden beri uyumayan genç kızın yüzüne vurdu. Sırtını soğuk duvara yaslamış, dizlerini karnına çekip saatlerdir duvarı izliyordu.

Yanlış mı yapmıştı? Pişman olur muydu?

Derin düşünceleri peşini bırakmazken ne yapacağını bilmiyordu. Dün, annesine kabul ettiğini söyledikten sonra odasına girmişti. Saatlerdir odasında verdiği kararı düşünüyordu.

Düşünceleri içinde boğuşurken gözleri doldu. Ya mutlu olamazsa, ya evleneceği adam şerefsizin teki çıkarsa... Beyninde dolanan düşünceleri onu fazlasıyla korkutuyordu. Verdiği kararın dönüşü yoktu. Evet demişti bir kere. Fırat bey ile bir ömür geçirmeyi kabul etmişti. Ama ya o ömür bir cehenneme dönüşürse, diye ödü kopuyordu.

Kapı tıklanma sesi genç kızı kendine getirirken sessizce, “Gel,” dedi kapının arkasındaki kişiye.

Kapı yavaşça aralanıp içeri babası girdiğinde Günçiçek sessizce babasının yanına gelmesini bekledi.

Sadun bey içeri girdiğinde vakit kaybetmeden kızının yanına gidip, hiçbir şey söylemeden Günçiçek’i  göğsüne çekti.

Günçiçek bir elini babasının göğsüne koyup sıkıca sarıldı. Düşünceleri onu bir girdap misali içine çektiği şu anda babasına sarılmak iyi gelmişti.

“Çiçeğim,” dedi Sadun kısa bir sessizliğin ardından. “Gelen görücüleri kabul etmişsin... İstiyor musun, kızım? O adamla gerçekten evlenecek misin? Bak eğer istemiyorsan söyle babana. Gerekirse gideriz buralardan, yeter ki sen iste.”

Günçiçek babasını dinlerken ağlamamak için kendini zor tuttu. Babasın daha sıkı sarılırken, “İstiyorum, babam. Gitmek hiçbir sorunu çözmez. Benim için en hayırlısı bu olacak.”

Kendi bile bu düşüncelere inanmakta zorluk çekiyordu. Yaşadığı toplum onu yalnızca umutsuz düşünceleri itiyordu.

Sadun bey çaresizlik içine başını sallarken kızının sarı saçlarını öptü.

2 HAFTA SONRA

Zaman su gibi akıp giderken kendisiyle beraber tüm yaşanmışlıkları da alır götürürdü. Ama bazı şeyler vardı ki onları zaman bile alıp götüremezdi. Bir kambur gibi sırtınıza biner yıllarca yük olurdu.

Günçiçek’in yaşadıkları da bir kambur gibi binmişti sırtına. Ne yapsa da kurtulamıyordu. Olaylar üzerinden neredeyse bir aydan fazla geçmiş olsa da Günçiçek’in kabusları hala yerli yerindeydi.  

Derin bir iç çekiçle yerinden doğruldu Günçiçek. İki haftadır her zaman olduğu gibi uykusuzdu. Gördüğü rüyaların ardından bir türlü uyuyamıyordu. Sırtını soğuk duvara yaslarken saatin daha çok erken olduğunun farkındaydı. Yanında uyuyan iki kız kardeşini uyandırmamaya dikkat ederek yerinden doğruldu ve hemen pencere dibine gitti.

Yeni yeni doğan güneş gökyüzünü kızıla boyarken iki haftadır beşini bırakmayan düşünceleri tekrar zihnine doldu.

LALOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin